Ben bulutlara bakıp onlar üzerinden yeni felsefeler türetirken Taylan'ın sesini duydum.
"Bulutlar..."
Hemen ona döndüm.
Gözleri gözlerime değince konuşmaya devam etti.
"Hepimizin merak ettiği o bulutlar... sevgi, muhteşemlik, barış, huzur ve en önemlisi özgürlüğü temsil eden o bulutlar. Çok güzeller değil mi? -tıpkı senin gibi- insanların açıklayamadığı muhteşemliğe sahip o bulutlara sen, ben, herkes hayran; sen, ben, herkes merak ediyor; sen, ben, herkes onları seviyor ve belki de herkes onlara biraz olsun dokunmak istiyor. Ama kimse yapamıyor. İmkansız mı peki?.. kimisine göre imkansız, kimisine göre mümkün. Ama açıklayabilen yok..."
"T-taylan?" dedim soran ve şaşkın gözlerle ona bakarak.
Kafasını salladı. "Ne oldu bana ya?!" dedi.
Güldüm. "İ-içinden felsefeci çıktı! Sen ve bulutlar..."
"Sen, ben, herkes... ve bulutlar." dedi.
Yaklaşık beş saniye gözleri gözlerimden ayrılmadı. O benimkilere ben onunkilere bakıyordum.
Bir süre sonra ben pes ettim. Fazla göz teması kurmakta iyi değildim. Telefonumu çantamdan çıkarıp baktım. Bugün mezuniyet günüydü ve lisedeki çoğu arkadaşımı hâlâ takip ediyordum dolayısıyla fotoğraflarını gördüm. Hepsini ayrı ayrı seviyordum ama aralarında benim de fotoğrafım olabilirdi...
Gözümden birkaç yaş süzülüyordu. İstemsizce ağlıyordum. Hem mutlukuktan hem üzüntüden...
"Hazal? Ne oldu?" dedi Taylan bana bakarak.
Gözlerimi sildim. "H-hiç."
"Bir hiçlik yüzünden mi ağlıyorsun?!"
"Evet. Çünkü ben her zaman bir hiçliğin içindeyim Taylan. Her zaman boşluktayım. Hiçbir şeyim tam olmadı. Üniversite okuyabildim mi? Hayır. Avukat olabildim mi? Hayır. Ee ben ne işe yarıyorum?.. bu mu istediğim hayat... bu mu yaşamak istediğim hayat Taylan!" dedim gözyaşlarım hızlanırken.
Başımı omzuna koydum ağlamaya devam ederken.
"Sakin ol. Ben senin için elimden geleni yapacağım. Sen avukat olacaksın tamam mı?" dedi yüzümü ellerinin arasına almış gözlerini gözlerime sabitlemişken.
"Olamam."
"Olacaksın."
"Olamam. Baksana arkadaşlarım, yaşıtlarım mezun oldu. Yirmi altı yaşına geldim, daha nasıl okuyayım?"
"Bunun yaşı yok. Sana söz veriyorum sen en güzel avukat olacaksın." dedi gözlerime bakarak.
Tam bir şey söyleyeceğim sırada uçağın iniş anonsu yapıldı. Ne ara gelmiştik anlamadım.
Taylan eliyle gözyaşlarımı sildi. "Ağlama." dedi ve bir şey söylememe fırsat vermeden klasik sertliğiyle kemerini açmaya başladı.
Ben hâlâ ânın şokundaydım.
"Uçakta mı kalacaksın?" dedi Taylan.
Hiçbir şey söylemeden sadece kemerimi çözdüm ve ayağa kalktım.
"Ayağa kalkm-" derken bir anda dengemi kaybettim ve Taylan'ın KUCAĞINA düştüm.
Gözlerim şaşkınlıktan fal taşı gibi açılmışken Taylan konuşmaya başladı.
"Bak şimdi, birtakım kurallar vardır. Uçağın iniş anonsu yapılır, kemerini açarsın ama ayağa kalkmazsın. Eğer kalkarsan da şu an bulunduğumuz konumda olursun. Ve istersen şimdi üzerimden kalk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorlama| Taylan Antalyalı
RomanceNeden..? Ben neden sana yardım etmek için kalan hayatımdan vazgeçiyorum!?