"Tebrik ediyorum sizi, her ne kadar bu görevi Barış beye vermiş olsam da, yardım etmeniz çok hoş Afra Hanım."
Uğur'a kısa bir tebessüm ettim ve dosyalarımı alarak odadan çıktım.
Alt tarafı arkadaşıma işinde yardımcı olmuştum, sabahtan beri yaptığım davranışı övüyordu.
Birden fazla kez aynı şeyleri duymak sıkıcıydı, özellikle Uğur söylediğinde çok daha sıkıcı olabiliyordu.
Derin bir nefes verdim ve odama girdim. Şirkette üst seviyede bir mimar olmak, kimseyle odanı paylaşmak zorunda kalmayacağının ayrıcalığıydı.
Aslında iş arkadaşlarımı seviyordum, çok yakın olduğum isimlerde vardı.
Sadece konu iş olduğunda ciddiyetimi ve özverimi koruyan bir insandım, işimi yaparken sohbet etmek hiç benlik değildi.
Koltuk tarzı sandalyeme oturduğumda önümde dizili duran dosyaları sırasıyla incelemeye başladım.
Çoğunlukla iç dekorasyon ve yenilik projeleri olsada Uğur birkaç projeyi dış tasarım olarak ayırtmıştı bana. Bu alanı istediğimi nerden biliyordu, merak etmiştim.
Sıkıntılı bir nefes verdim, gerçekten bunaltıcı bir şekilde inatçıydı bu konuda.
Kapım tıklatıldığında dikkatimi oraya verdim ve "gel" diye seslendim. Barış'ın yüzünü görmem ile gülümsemiştim.
Gülümsememe karşılık verirken müşteriler için ayırtılan sandalyelerden birine oturdu ve minnet dolu bakışlarını gizlemeden konuştu.
"Duymaktan sıkıldın biliyorum ama tekrardan çok teşekkür ederim Afra. Sen olmasaydın bitiremezdim. Kovardı bu beni ayrıca."
Dediklerine sesli bir şekilde güldüğümde o da kendini tutamamıştı.
"Çok büyük bir şey yapmışım gibi konuşma sen de, arkadaşız biz. Zor zamanlarında ben sana yardım edeceğim tabi ki de."
Başını hafif salladı ve gıcık olmuş bir tavırla konuşmaya devam etti.
"Bir sorun yok değil mi? Sıkmıyor o herif seni."
"Sana yardım ettiğimi öğrenmiş, sabahtan beri yaptığım şeyin çok güzel olduğunu söylüyor. Bıktım çok ısrarcı, gerçekten."
"Başkası yapsa bunu kovardı. Zaten canım burnumda. İştir, patrondur dinleyemeceğim bir gün çok fena benzeteceğim onu."
Dediklerine surat asarken sıkıntılı bir nefes verdim. Barış'ın bakışları yüzümde sorgularcasına gezerken konuşmaya başladı.
"Senin neyin var? Birkaç gündür dalgınsın sürekli."
Başımı iki yana sallarken gerilmiştim.
"Bahsetmiştim sana Merih, bilmiyorum o gün fazla sıcaktı bana karşı. Sonra-"
"Barıştınız mı yoksa!?"
Heyecanla ve yükses sesle konuşmasına karşı tebessüm etmiştim. Barışmamızı benden daha çok istiyordu canım arkadaşım.
"Yok ne barışması allah aşkına, bana mesaj attığında yanımda o da vardı. Yanlış anladı büyük ihtimalle."
"Hadi ya, tam da atacak zamanı bulmuşum. Allah beni bildiği gibi yapsın."
Dediğine sesli bir şekilde güldüğümde hayret içinde konuştum.
"Manyak mısın arkadaşım sen?"
Başını salladığında kahkaha atmıştım. Neşem yerine gelmişti çok şükür.
"Sıkma canını, tanıştır bizi ben durumu anlatırım ona. Sonra yüzük takarız bir ara, çok beklediniz malum."
Ben şok içinde ona bakarken kahkaha attı, ellerini teslim olur gibi kaldırdı ve devam etti.
"Şakaydı Afracığım ama tanışmak isterim seninkiyle, maşallah çok övüyorlar futboldan falan azıcık bilgim var."
"Barışcığım sen değerli vaktini futbol yorumcularını izleyerek mi geçiriyorsun? Şimdi anlaşıldı projeleri neden geciktirdiğin."
Gülerek başını salladı ve ayağa kalktı, ardından konuştu.
"Hiç öyle küçük görme, çok fena sarıyor."
"Haşa canım ne küçük görmesi, Rasim Ozan Kütahyalı hayranıyım ben lütfen."
İkimizde güldüğümüzde kısa bir görüşürüzden sonra Barış kendi odasına çekilmişti.
Masadaki dosyalara bakışlarımı çevirdiğimde, bir tarafım hepsini sonraya bırakmamı söylüyordu.
Dinlemedim ve yorgunluğumu bir kenara bıraktım, ardından çizim kalemimi elime alarak tasarıma başladım.
☾
Kaçıncı olduğunu unuttuğum esneme tekrar gelirken gözlerim yorgunluktan kapanıyordu.
Oturduğum yerde biraz gerindim ve kendimi toparlayarak ayağa kalktım.
Dosyalarımı sırasıyla raflarına yerleştirirken saate bakmıştım. 22:48 olduğunu gördüğümde sessiz bir küfür savurmuştum.
Yine kendimi kaybedip saatlerimi harcamıştım burada, kendimle iç savaşımı bir kenara bıraktım ve hızlı bir şekilde eşyalarımı topladım.
Odamın kapısını kilitledikten sonra hızla asansöre bindim ve otopark katına bastım. Şu ana kadar Uğur'u görmemem büyük şanstı.
Arabama bindim ve soluklandım, rahatladığımı hissettiğimde vakit kaybetmeden yola koyuldum.
Eve yakın bir mesafede telefonuma bildirim gelmişti fakat kızlardandır diye düşünüp bakmamıştım.
Birkaç sakin müzik eşliğinde biten yolculuğun ardından arabamı park ettim ve yan koltuktan eşyalarımı alarak dışarı çıktım.
Telefonumu elime aldığımda birden çok bildirim vardı. Bunların çoğu Barış, Uğur ve kızlardan olsa da bir tanesi dikkatimi çekmişti.
Merih ismini görmem ile heyecanım kendini belli ederken bildirimin üstüne tıkladım. Gördüğüm şey beni biraz germiş ve ürkütmüştü.
Merih :
Artık konuşmalıyız Afra. Seni bekliyorum, her şeyin bittiği yerde.
Kafamı kaldırdığımda en az benim kadar gergin olan Merih ile göz göze geldim.
Bugünün güzel bitmesi için içimden dua etmeye başladığımda usulca ona doğru yürümeye başladım...
Demir adam, kan görüntüsü bitirdi beni.
Ciddi ciddi yazmayı özlemişim-
Sizleri seviyorum, görüşmek üzere. 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia | Merih Demiral
Ficción GeneralQuerencia : İnsanın kendini en güvende, en güçlü ve evinde hissettiği yer. ‧͙⁺˚*・༓☾ ☽༓・*˚⁺‧͙