Bölüm 2, Kısım 1

570 27 6
                                    

  Jungkook ve Yoongi'nin bir oyun planı vardı.

  Daha doğrusu planı olan kişi Jungkook'tu. Yoongi Jungkook'un oyun planı terimini kullanmasından tam olarak hoşnut değildi ("Çıkıyoruz desek daha iyi olmaz mı?" "Hiç eğlenceli değilsin Hyung." "Yah, sana eğlenceli olmayan bir şey gösterirdim ama -" ). Aralarındaki şeyi anlatmak için hangi terimi kullanırsa kullansınlar, bu sonraki iki gün boyunca boş günleri olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Beraber geçirecekleri boş günlerinin...

  "Bir gün seks, sonraki gün dinlenme," Jungkook ciddi bir ifadeyle söylediğinde Yoongi güldü. Jungkook'la beraber uzandıkları koltuktan doğrularak koluna hafifçe vurdu. Jungkook Yoongi'yi dürüm halinde bir battaniyeye sarılı uyuklayan halini gördüğünde ona katılmadan edememişti. Yoongi'nin yarı uykulu itirazları tabi ki de Jungkook'un ona katılmasına engelleyememişti. Zaten Yoongi'de çok sürmeden onu battaniyesinin altına çekmiş ve ellerini saçlarında gezdirmeye başlamıştı bile. Kısık bir sesle boş günlerinde ne yapacaklarını konuşmaya başladıklarında, televizyonda açtıkları Netflix dizisi çoktan unutulup gitmişti.

  "Şu an övüyor musun, yoksa gömüyor musun anlamadım. Çok sert olacağımı düşündüğünden mi dinlenebilmek için ekstra bir güne ihtiyacın olacağını düşünüyorsun?"

  Jungkook kızardı."Hayır, ondan değil - cidden onu kastetmek istememiştim," dedi Jungkook koltukta uzandığı yere biraz daha gömülürken. Dudaklarını utançla dişlediğinde kapüşonlusunun yüzünü biraz bile olsa gizliyor olduğuna şükretti. "Bu benim ilk seferim ve nasıl olmasını beklemem gerektiğini bilmiyorum aslına bakarsan. Sadece -" .

  "Jungkook-ah, sadece takılıyorum," diye ekledi Yoongi çabukça. Sesinin yumuşak tonu içini ısıtırken, Yoongi ellerini Jungkook'un sırtında rahatlatıcı bir şekilde gezdirdi. "Sonunda ne yapmak istersen iste, Hyung seninle en iyi şekilde ilgilenmek için orada olacak. Bunu sakın unutma, tamam mı?"

  "Biliyorum," dedi Jungkook, gerçekten öyle düşündüğünü anlaması için Yoongi'nin gözlerine baktı. Yüzü hala kıpkırmızıydı ve büyük ihtimalle Yoongi de bunu farketmişti, ama şu an önemli olan bu değildi. Yoongi'nin onun ne hissettiğini görmesiydi. "Biraz sert olsan... Şikayet etmezdim gerçi. Ya da sonrasında ağrılı ve yorgun hissetsem bile."

  "Spor yapmaktan birazcık farklı gibi düşün," Yoongi Jungkook'a karanlık bir şekilde bakarak mırıldandı. Uzun parmakları Jungkook'un kapüşonlusunun içinde hafif dokunuşlarla boynunu okşuyordu. Jungkook dokunuşu hissettiğinde ürperdi. "Bunun yanında, duygusal olarakta oldukça yoğun hissettirebilir. Azıcık bile bunalmış hissedersen ve durmak istersen bana söylersin değil mi?"

  Jungkook cevaplamadan önce dudaklarını yaladı. Yoongi'nin gözleri de onun bu küçük hareketini takip etmişti. "Evet, tabi ki."

  "Süper. Şimdi seni öpebilir miyim?"

  "Siktir... Evet, lütfen," Jungkook neşeli bir şekilde söylediğinde Yoongi gülümsedi. Jungkook'a doğru uzandı ve dudaklarını yumuşakça dudaklarına bastırdı.

  Jungkook daha önce birkaç kez öpülmüştü - Hoseok (şakacı bir şekilde), Taehyung (ıslak bir şekilde), şirkette çalışan ablalardan birinin kız kardeşiyle (gerçekten çok, çok utanç verici bir şekilde) - ama karnındaki kıpırtılar ve kalbinin göğsünde hızla atması ilk öpücüğüymüş gibi hissetmesine neden oluyordu. Tüm vücudu, Yoongi'nin dudaklarının kendi dudaklarında hissettirdiği yumuşak basınca dikkat kesilmişti.

  Yoongi birden Jungkook’un kapüşonlusundan tutarak geriye doğru çekti. Jungkook’sa şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıp dudaklarını yalamakla yetinmişti. Bekle, bu da neydi şimdi?

Tongue Technology (YoonKook) • TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin