1.Bölüm "İzmihlal"

52 7 50
                                    

"Herkese merhaba çok herycanliyim soze nasil başliyacagimi bilmiyorum bu benim icin bir ilk yani henüz pek alişik değilim. Neyin nasıl olacağını bilmiyorum ama çok mutluyum boyle bir hikayeye basladigim icin henuz yazacagim cok seyler var eger hikaye de yanlislarim olursa kusura bakmayin bunu anlayişla karsilayacaginizdan eminim her neyse sizi cokk seviyorum umarım okurken eglenirsiniz. Sizden tek ricam Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayin görüşürüz iyi okumalar size."

"Bölüm şarkısı"

Emre Aydın: Hoşçakal

"Ahenk! Ahenk!" Güne annemin sesiyle uyandım aslında çoktan uyanmıştım ama kalkıp aşağı inmek istemiyordum. Zira aşağı indiğimde annem ve babam muhtemelen tahmin ettiğim kadarıyla her zaman ki gibi tekrar tartışmışlardı ve ben o sofraya oturmak istemiyordum. Çünkü o sofranın ne tadi nede tuzu vardı. Annem tekrar çağırıp, "Ahenk okula geç kalacaksın kızım!" Diye bağırdığında mızmızlanarak uzandığım yatakan kalkıp uyuşuk bir şekilde banyoya doğru adımlarımı yönlendirdim. Banyoda işimi hallettikten sonra odama girerek okul kıyafetlerimi giyindim ve aşağı indim .

Aşağı indiğimde beni şaşırtıcı bir durum karşıladı. Çünkü annem ve babam ilk defa sakince ve tartışmadan masada oturmuş beni bekliyorlardı. Bu beni bir anlığına duraksattiginda hemen çaktırmadan toparlandim ve masaya doğru ilerledin. Sessiz ve sakince karşılarındaki sandalyeye bağdaş kurarak oturdum. Şaşkınlığımdan dolayı havaya kalkan kaşlarımi ve şaşkın bakışlarımi üzerilerinde hissetmiş olacaklardı ki bir süre birbirimizle bakıştık.

Umursamadan uzun bir süre önce doldurulmuş soğuk çayımdan bir kaç yudum aldım. Bir kaç lokmada ağzıma attıktan sonra kimseyle bir muhabbete girmeden doğruca odama çıkarak okul çantami alıp aşağı indim.

Dalgın bir şekilde ayakkabılarımı giydikten sonra çıkmak için kapıya yöneldigim sırada babamın bana seslendiğini işittim.

" Kızım, bugün üniversiteye seni benim bırakmamı ister misin?" diye sorduğunda bu sabah ikinci bir şaşkınlığımı da yaşadım. Çünkü babam hiçbir zaman beni umursamaz ve üstüme düşmezdi. Ne oluyordu bunlara bu sabah!

"Gerek yok, kendim giderim." Diye cevapladıktan sonra başka birşey demeden kapıdan dışarıya attım kendimi.

Soğuk hava tenimi okşadığında bugün uyandığımdan beri kendimi nedenini bilmediğim bir şekilde tuhaf ve garip hissetiğimi hatırladım. Güne erkenden uyanmış, bir süre yatakta oylanarak sabahtandir var olan içimdeki garip hissi gidermeye çalışmıştım. Lâkin çokta başarılı olamamadigimda bosvermistim ancak şu an tekrar o his içimde baş kaldırmıştı.

Artık üniversite gitmem gerktiğini anladığımda fazla oyalanmadan cadde de ilerlemeye koyuldum. Geç kalmayi seven bir insan değildim. Derin bir nefes alarak adımlarımı sağlam bir şekilde atmaya başladım. Içimde ki var olan tuhaf hissi rafa kaldırarak üzerimde ki hirkama sarılıp adımlarımı hızlandırdim. Universite ile evimin arasında çok mesafe yoktu, sadece bir kaç cadde ötedeydi.

Üniversiteye yaklaştığımi anladım, zira sabahin bu saatlerinde o kadar gürültü ancak oradan gelirdi. Sıkıntıyla nefes aldığımda çoktan üniversitenin bahçesine girmiştim.

Hiç derse katılmak istemiyordum ama zorunluydum. O evden kurtarılmayı istiyorsam finalleri kazanmalıydim.

Bu arada ben, Ahenk. Ahenk Karayel.
Gerektiği yerde şarkılarda ki sözler gibi naif ve yumuşak yanımı gösterirdim. Gerektiği yerde de soy ismim gıbı sert ve soğuk bir karayele dönüşür, öyle davranırdım. Hayatımın yirmi dördüncü yaşını yaşıyordum. Istanbul'da küçüklüğümden beri ailemle beraber yaşamamizı sürdürüyorduk. Tek çocuktum ve bazen bu durum oldukça sinir bozucuydu çünkü ailede beni anlayan kimse yoktu. Bir kardeşim olsaydı belki hem hemderdim hemde sırdaşım olurdu. Ancak bu durum önceki zamanla⁸tam on ikiden vurmaya meyilliydim.

YAŞAM ÇUKURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin