I will feel so glad to go

157 18 5
                                    

Taeyong soğuktan ölmek üzereyken mahallelerine yeni taşınan garip komşularının köpeği sayesinde ölmeden önce bulunmuştu. Taryong o komşuların oraya taşındıkları güne lanet etmekten kendini almamıştı. Eğer o aptal köpek olmasaydı bu garip zindanından kurtulabilirdi ama şimdi zindanında sahip olduklarını bile kaybetmiş bir şekilde Jaehyun'un karşısında oturuyordu.

Normal çiftler gibi tartışmayı masadaki tabakları bir taraflara fırlatmayı isterdi ama Jaehyun yüzündeki sahte gülümsemeyle önündeki pankekleri yiyor ve arada kendisine bakıyordu. Taeyong bunu çok iyi biliyordu. Birçok kez yaşamışlardı ama ilk defa Taeyong bu barışma masasına elleri bandajla sarılmış ve yüzündeki şişlikler ve morluklarla oturmuştu. Belki bu morluklar tam olarak Jaehyun'un ellerinden olsaydı Taeyong biraz daha iyi hissedebilirdi ama bunlar tamamiyle Jaehyun'un buz gibi ruhunun eseriydi. Belki fiziksel bir acı olsaydı Taeyong bunu atlatabilirdi ama değildi işte. Bu barışma masalarına oturmaktan nefret ediyordu çünkü Jaehyun bunu sadece evlilikleri için yapıyordu.

Ve pankekler... bunu Taeyong yapmamıştı. Bir şeyler yanlış olduğunda Jaehyun hep kendinden beklenmeyecek şeyler yapardı, demek ki bugünkü affedilme menüsünde Pankek vardı, yemek yapmaktan nefret eden Jaehyun tarafından yapılmıştı hatta. Belki de affetmeli ve Jaehyun'un sahte tarafına daha fazla katlanmamalıydı ama Taeyong bunu yapmaktanda yorulmuştu.

"Bir sorun mu var, hayatım?"

Taeyong cevap vermemiş ve sadece başını sallayıp masadan kalkmıştı. Jaehyun'un şaşkın bakışları eşliğinde hiç dokunulmamış kendi tabağını almış ve hiç tereddüt etmeden Jaehyun'un gözlerine bakarak çöpe dökmüştü. Son olarakta tabağı çöp kutusunun içine bırakmış ve zemine çarptığı gibi sessiz evde kırılma sesi yankılanmıştı. Taeyong bakışlarını Jaehyundan çekmiş ve mutfaktan çıkıp hızla üst katta kendisi için yaptırılmış olan piyano odasına gitmişti. Parmakları sızlıyordu. Bu belki de günler sonra kendi bedenine dair hissettiği ilk şeydi, acı... ama ruhu içinse her saniye hissettiği ve delicesine kurtulmak istediği bir şeydi. Bedeni böyle bir duyguyu hissettiği için sevinmesine sebep oluyorken, ruhu aynı duyguyu hissetmekten bıktığı için onu ölüme itekliyordu; her şeyin son bulması ve ruhsal acısının son bulması için.

Jaehyun'sa mutfaktan çıkan Taeyong'u izlemiş ve başarısızlığıyla minik bir küfür savurmuştu. Tüm evliliklerini, aşk dolu hayatlarını çöpe atmıştı, Taeyong. Jaehyun kendi tabağını da Taeyong'unkinin yanına göndermiş ve ceketini giyip evden çıkmıştı. Deli birisi olmaktan zor olan deli birisiyle yaşamaktı ve Jaehyun bu savaşı ilk kimin başlattığını merak ediyordu. Ondan uzaklaşarak Taeyong'u mu delirtmişti yoksa Taeyong delirdiği için mi ondan uzaklaşmıştı?

"Soğukta beklememelisin, Johnny. Zaten çok kısa bir zamanımız kaldı, yakında Koreye geri döneriz. Mevsim değişimine katlanamayıp hasta olursan sana kimse bakmaz."

Bu fazla arkadaşçaydı... her gece birlikte yatan ve kendi eşinden çok sevgi gösterdiği birisi için fazla arkadaşça.

"Haklısın, belki de senin gibi evlenmeli ve her türlü saçmalığımı çekecek birisini bulmalıyımdır."

Aynı karşılık ve aynı arkadaşça tavır.

"O kişiye şimdiden iyi şanslar, Taeyong'dan daha deli birisi olacağı kesin."

Magic Carpet RideHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin