Taeyong uçaktan indikten sonra onu ilk karşılayan kişi Mark olmuştu. Jaeyong çifti Kanada'ya taşınmadan önce Mark onların yardımcıları olarak hep Taeyong'un yanında olurdu. İkili birbirlerine öyle yakınlardı ki Taeyong ona gitar çalmayı bile öğretmişti. Hatta Taeyong kendileriyle birlikte gelmesi için Mark'a çok yalvarmış ama Mark kabul edememişti, daha doğrusu Jaehyun yakın olmalarını istemediği için Mark'ı Kore'de kalmaya zorlamıştı.
2 yıl boyuncs birbirlerini göremedikleri için ikiside ilk karşılaşmada sıkı sıkıya sarılmışlardı, sonra Mark yardımcılarından Taeyong'un bavullarını almasını istemiş ve arabaya binmişlerdi. Taeyong genç çocuğa baktığında hep kendisinden bir parça görürdü, fazla yetenekliydi ama o da keşfedilmekten, göze batmaktan korkuyordu. Öyle başarılıydı ki, idol olmak için girdiği şirkette şuan yöneticilik yapıyordu, Jaehyun ona öyle güvenmişti ki yerini ona bırakmıştı.
"Mark, yanlış yola girdin."
"Hyung, ailenin evine giden yol bu tarafta... Jaehyun hyung ailenin yanına gideceğini söylemişti."
Taeyong direkt göz devirmişti duyduklarıyla. Arabada sadece ikisi vardı ve Taeyong özgür olmak istemişti. Konuşmalarını Jaehyun'a anlatacak kimse yoktu sonuçta.
"Mark... O benim sevdiğim adam değil, bizim Jaehyunumuz kayboldu ve sanki yerine başka birisi geçti gibi. Nasıl oldu da benden vazgeçti anlamıyorum."
"Hyung bunu yapamam, direkt fark eder zaten."
Taeyong üzgün bakışlarıyla ön koltuğa doğru yaklaşmış ve dikiz aynasından tam olarak Mark'ın gözlerine bakmıştı.
"Yanlış bir şey yapmayacağız, beni müzik şirketine götürmeni istiyorum sadece. Eğer arayıp sorarsa bir işin olduğunu falan söylersin."
Mark tereddütle bakmış ve iç çekip gözlerini başka bir tarafa çevirmişti. Taeyong'un hayatı onu hep üzmüştü, bu iğrenç kaderi yaşayacağını çok iyi biliyordu ve tüm o her şey gözleri önünde yaşanmıştı. Jaehyun'u severdi ama onun en kötü huyunu çok iyi bilirdi, elde edene kadar her yolu denemesi ve elde ettikten sonra başka şeyleri istemesi... bu yüzden Taeyong'a hayır bile diyemiyordu, gerçi Taeyong sınıf farklarından nefret etse bile Mark onun alt kademesinde sayılırdı. Eğer Taeyong bu kadar kibar olmasaydı ona bunu bile soramazdı.
"Pekala ama hyung... lütfen... kavga çıkartma, kimseyle kötü konuşma tamam mı?"
"Endişelenme sadece bir şeyi kontrol etmem gerekiyor."
Mark, başını sallayarak onaylamış ve ilk kavşakta dönüp arabayı şirkete sürmüştü, o kısa yolculuk aşırı sessiz sürmüştü. Şirketin önüne geldiklerinde Taeyong, Mark'ın arkasına saklanarak içeri girmişti. Hiçbir fanın onu görmesini ya da ondan bahsetmesi istemiyordu. Şirketten içeri girdiğindeyse Mark'ı umursamadan en üst kata Jaehyun'un odasına çıkmıştı. Öyle heyecanlı ve tedirgindi ki... o eski piyanoyu orada görmeyi çok istiyordu, belki üstü tozlanmış olsa bile sorun değildi o Taeyong'un hayatındaki en önemli şeylerden birisiydi...
Ama görünüşe göre onu kaybetmiş olmalıydı. Jaehyun'un odasına ulaştığında oldukça sıradan bir oda onu karşılamıştı, onu ilgilendiren hiçbir şey yoktu.
"Hyung! Ne yapmaya çalıştığını bana söylemeyecek misin?"
Peşinden koştuğu için nefes nefese kalmış olan Mark'a bakmış ve umursamadan pratik odalarının olduğu tarafa gitmişti. Tüm şirketi dolaşacak olsa da o piyanoyu bulmak istiyordu. Onu durduran şeyse kapısını açtığı odadaki 4 genç kızın bakışlarının kendisine dönmesi olmuştu. 4'ü de ona baktıktan sonra biraz kenardaki adama dönüp merakla sormuşlardı.
"O da kim?"
"Büyük ihtimalle başka bir stajyerdir, Jimin."
"Stajyer olmak için fazla yaşlı."
Taeyong donmuş gibi öylece bekliyorken Mark onu bulduğu için sevinmiş ve hızla kolundan tutup geriye çekmişti. İçeriye bakıp minik bir özür mırıldanacakken Doyoung onlara dönmüş ve gülümsemişti.
"Kendisi, Bay Jaehyun'un eşi, Lee Taeyong."
"Böldüğümüz için özür dileriz, burada olduğunuzu bilmiyorduk, siz devam edin."
Mark hızla geri çekilip kapıyı kapatmış ve Taeyong'u kendi odasına çekiştirmişti. Eğer böyle devam ederse kriz geçireceğine emindi.
"Hyung, ne olduğunu anlat ki sana yardım edebileyim."
"Piyanom... Jaehyun'un bana hediye ettiği piyano yok... Buradaki evimizden taşındığımız zaman bana toplanmaması için buraya getirttiğini söylemişti ama şimdi yok."
"Eskiden Jaehyun hyungun odasında duran piyano mu? Ah! Hyung üzüldüğün şeye bak. Johnny'nin evinde. O sizinle gelmiş olsa da kardeşi hala orada biliyorsun."
Ve Taeyong belki de onu ölüme yaklaştıran kurşunu çoktan kabul etmişti. Sadece ölmeyi bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magic Carpet Ride
Short StoryJaehyun ve Taeyong'un artık evliliklerini sürdürmek için hiçbir sebepleri yoktu ve boşanmak için neyi beklediklerini kimse bilmiyordu. Şimdi Jaehyun tüm zamanını Taeyong'un yerini Johnny'le doldurarak geçiriyordu. Kısa hikaye - Angst