Mars ve Nejat ameliyathaneden içeri girdi.Nejat, "Üzgünüm Mars" dedi ve Mars'ı ileriye doğru iterek ameliyathaneden dışarı çıktı... Sanki ondan kaçıyordu...Mars afallayarak içeride yalnız kaldığını anlamıştı.Kapı suratına kapanmıştı.Mars kapıyı geri açmaya çalıştı.Nejat'ın yapmış olduğu şeye anlam veremiyordu.Bağırdı, "Neden bana bunu yapıyorsun?" Nejat bağırarak kapının ardından cevap verdi, "Mars özür dilerim.Sen benim oğlumsun ama seninle buraya girersem cehennemden çıkma şansım azalacak.Üstelik yolumuz buraya kadardı.Benim iznim seni son noktaya getirmekti.Vedalaşarak ayrılmak isterdim ama ikimiz de cehennemdeyiz, ayrılmadık."dedi.Mars,Nejat'ı daha iyi anlıyordu. "Kendine iyi bak."dedi ve kapıdan uzaklaştı...İçeride yürümeye başladı.Büyük bir ameliyathaneydi burası.Hem soğuktu, hem buz tutmuş hem de alev gibi yanıyordu.Pis koku ve sağlı sollu duvarların vasat görüntüsü cehennemin gerçekten de balçık dolu, katran dolu ve kan dolu noktasının en ileri dereceye ulaştığı yerin burası olduğunu anlatmıştı.Etrafa bakınarak yürümeye başlamıştı.Ne de olsa alışması gerekiyordu. "Eda" diye seslendi.Eda'nın karşısına çıkacağını ümit ediyordu. Ses gelmeyince bir kez daha seslendi, "Eda,neredesin?" Mars bir süre daha yürüdükten sonra büyük ameliyathanenin sonuna kadar ulaşmıştı.Soğuk,karanlık ve pis kokunun ardında üç ameliyat masası vardı.Masanın üzerinde örtüyle kapanmış üç beden yatıyordu.Nabızlarının attığını gösteren makineler vardı ama adamlar ölü gibiydi.Mars onlara bakınca ameliyatların yarım kaldığını gördü.İlk masaya yaklaştı.Adamın ayağında iple asılmış bir kağıt vardı, "Brütüs" yazıyordu.Mars, Brütüs'ün suratına baktı.Ölü adamın midesi sanki bıçakla deşilmiş ve kargalar yesin diye de açık bırakılmıştı.Ameliyat ekipmanları Brütüs'ün üzerindeydi serum da bağlıydı ama yaşayacak gibi durmuyordu.Diğer adama baktı, bu da en köşedekiydi. Ayağında "Cassius" yazdığını gördü.Tıpkı Brütüs gibi yitik bir haldeydi.Kolu bacağı kesilmiş ameliyatı yarıda kalmıştı.Masanın tam ortasındaki adama yaklaştı, diğer ikisine göre onun yüzü de örtülüydü.Ortadakinin Judas olduğunu bilen Mars, Judas'ın yüzünü açtı... Morarmış suratıyla orada yatan Judas aniden gözlerini açtı, "İsa sen misin?"diye sordu.İbranice konuşuyordu ama Mars nedenini bilmediği şekilde dediklerini anlıyordu çünkü cehennemde iletişim telepatik yollarla sağlanıyordu.Judas elindeki gümüş torbasını Mars'a uzattı, "Vazgeçtim gümüş istemiyorum.Beni bağışla kafi" dedi.Mars, "İsa değilim ben" diye karşılık verdi ama Judas inanmıyordu, "Hayır sen osun.Nerede görsem tanırım seni.İsa yalan söylemez.Ona çok benziyorsun." dedi. Mars kısa bir süre İsa olmadığını anlatmaya çalıştı. Daha sonra Judas, İsa'nın yalan söylemeyeceğini bildiği için Mars'ın dediklerine az da olsa inanmaya başlamıştı. "Dalgalı saçların, bakışların ve gözlerin tıpkı İsa... Enerjin de öyle."dedi.Mars,Judas'la konuşmak istemezdi.Sonuçta en büyük günahkar oydu ama cehennemin içindeki dostu o olacaktı.Bir de karşılaşırsa şeytan...Judas ve Mars konuşurken Brütüs uyandı, "O halde Jül Sezar'sın sen.Romanın askeri ve politik lideri.İyi bir hatip ve güçlü bir yazar olan Sezar, benim babam."dedi.Mars, "Brütüs" diye karışık verdi.Brütüs'ün elinde bıçak vardı.Yerinden kalkmaya çalıştı.Başaramadı.Bıçağını Mars'a doğru savuruyordu sanki onu öldürmek ister gibiydi. Mars, Brütüs'e bakarken birden bire ayaklanmış Cassius,Mars'ı arkadan yakaladı ve boğazına sarıldı. "Yüce Sezar... Sen ulu bir lidersin.Affeder bağışlarsın.Bak işte o bıçak suikastında kanını akıtan... Yıllardır kendimizi kestik bununla."dedi ve Brütüs'ün elinden bıçağını aldı.Mars onunla mücadele etmeye çalışırken Judas fısıldayarak biriyle konuşuyordu.Brütüs de Mars'a doğru yaklaştı, ayağa kalkmayı başarmıştı.Bir neşter aldı... Bu esnada Cassius, Mars'a bıçak sallamaya çalışıyordu ama Mars kendini koruyordu.Üçü bir arbede yaşarken Judas, "Otuz üç gümüş isterim" diye fısıldıyordu ama fısıldamaları Mars tarafından duyuluyordu.Cassius bıçağını Mars'ın kaburgasına doğru sapladı.Mars derin bir yara almıştı.Ardından Brütüs neşteri sırtına sapladı ve Mars dizlerinin üzerinde yere çöktü.Yoğun bir kan akıntısı vardı.Başı dönüyor, midesi bulanıyor ve yarası sızlıyordu.Görüntü bulanıklaşıyordu.Judas'ın sesleri kesilmişti.Bir ayak sesi duyuldu.Bu ayak sesi sanki toynaklarla yürüyen bir hayvana aitti.Mars gözleri kamaşırken ayak seslerinin geldiği yere doğru baktı.Dört tırnaklı bir pençe görüyordu.Toynak sesi çıkmasının sebebi pençenin üzerindeki iri bıçak gibi tırnaklardan geliyordu.Kıllı ayaklar vahşi bir hayvana ait gibiydi.Fakat mavi renkteki tüyler hangi hayvana ait olduğunu belli etmeyecek kadar sıra dışıydı.Gözlerini yukarı kaldırdı.Neyin yaklaştığını göremiyordu.Ona yaklaşan şey;Codex Cigas adında bir kitaptı.Bu kitabı biliyordu.Dünya hayatında buna şeytanın incili deniyordu...Bir rahibe tek gecede yazdırılan bu kitap şeytanın vahiy yoluyla ya da insan bedenini ele geçirerek insana yazdırılmış olduğu söylenen kitaptı.Kitap ve pençeler adım adım ona yaklaşırken görüntü iyice kayboluyordu, arada da geliyordu.Bir ses işitti, "Ey Adem, sana ebedilik ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim mi?" Mars sesin kimden geldiğini anlamaya çalışıyordu ki Brütüs bir darbe daha yaparak bu sefer Cassius'tan aldığı bıçağı Mars'a sapladı... Ses bir kez daha geldi, "Ben ondan daha hayırlıyım.Beni ateşten onu topraktan yarattın." Mars'ın kulağında sesler yankılanıyordu. Aldığı son darbe onu yere yıkmaya yaklaşmıştı ki Cassius sağlam bir darbe daha yaptı.Bu sefer darbenin nereden geldiğini anlayamayan Mars sadece daha önce vurulduğu yerde acı hissediyordu.Yere yığıldı ve bakışları tavana odaklandı.Gözleri bir açılıp bir kapanıyordu...Mavi tüylerle ona yaklaşan şey gördüğü son varlıktı...Gözlerini kapamadan önce, "Şeytan" dedi.Çünkü kapanmadan gözleri görmüştü gerçeği...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşam Yolundaki Yalnızlık
FantasyKaranlık bir gece kendisini balta girmemiş ormanda bulan Mars adlı genç, korkularıyla yüzleşirken cehennemin hemen yakınına geldiğini anlar... Ölüp ölmediği sorusu aklındadır... Cehennemin girişinde onu bir pars, bir aslan ve bir dişi kurt karşılar...