ACILARDAN KAÇARAK UZAKLAŞIRKEN AYAĞIM TAKILDI

10 0 0
                                    



Karakolun koridorlarında yürüyen Mars pis ceset kokusunu alıyordu. Bir yandan da yer yer kulağına gelen sesleri merak ediyordu, "Merhaba" diye seslendi.Ses gelmedi.Karakolun ikinci katına doğru çıktı.Merdivenlerin ötesinden gelen sesin kaynağını merak ediyordu.İkinci kata çıktığında koridordaki kapılara baktı.Koridor ve kapılar ona oldukça tanıdık geliyordu.İlk kapıdan içeri girdi.İçeri girmesinin sebebi kapının ardından gelen sesti...Kapıyı açtığında eski bir televizyonun açık olduğunu gördü.Seslerin kaynağını anlamıştı.Hemen televizyonun yakınında duran bir ceset vardı.Başındaki köpek Mars'ı görünce dişlerini göstermişti ama köpek diğer vahşi köpeklere göre ufak ve tehlikesizdi. Odaya kısa bir göz gezdirdikten sonra odadan çıktı.İşine yarayacak pek bir şey yoktu.Koridora geri döndüğünde tabelalara bakarak "Ateşli Silahlar" yazısını bulana kadar ikinci katta arama yaptı.Ateşli silahların tutulduğu odaya girdiğinde büyük bir cephane beklemiyordu ama elbette ki karakolda silah bulma ihtimali çok yüksekti.Öyle de olmuştu.Girdiği odada otomatik bir tüfek vardı.Hemen eline aldı.Etrafa bakıp bu tüfeğe uygun mermi arıyordu.Dolapları ve masaların çekmecelerini karıştırdı.Bir süre sonra mermiyi de buldu.Arama esnasında şanslıydı.Çünkü ikinci tüfeği ve belinde taşıyabileceği bir başka tabancayı bulmuştu.Epey yüklü mühimmatı toparladıktan sonra odalardan bir ses geldi.Bu ses telsiz cızırtısıydı.Mars sesin geldiği yere hızlı adımlarla gitti.Telsizin başına geldiğinde telsizden gelen cızırtıların bir mesaj olduğunu anlıyordu. Birileri hayattaydı ama kim olduğunu bilmiyordu.Telsizi eline aldı, "Kimse var mı?Sesimi duyan var mı?"diyerek bağırdı.Cızırtıların eşliğinde karşılık geliyordu, "Virüs her yerde..." cızırtı tekrar girdi... "İstanbul'u terk edin." Cızırtı bir girip bir çıkıyordu. "Şehri terk edin." Mars sesleri duyduğuna sevinmişti. Birileri ayaktaydı.Ama şehir zaten terk edilmişti.Ya bu kayıt eski bir kayıttı ya da biri hala daha aynı ses kaydını yapmaya devam ederek şehirde kalan insanları uyarıyordu... Telsizi eline alan Mars, "Ben hayattayım.İstanbul'dayım ama Ankara'ya doğru yola çıkacağım.Adım Mars, tekrarlıyorum, İstanbul'dan Ankara'ya doğru geleceğim.Siz neredesiniz?İnsanlar nerede?" karşılık geldi, "Virüs her yerde.İstanbul'u terk edin." Kayıtlar sanki plaktan geliyor gibiydi.Mars tekrar cevap verdi ama sanki sesi karşıya gitmiyor gibiydi.Ses kaydı tekrar karşılık olarak aynı şeyleri Mars'a söylemişti.Mars kendi kendine konuşurken eski bir anons olduğu kararına varmıştı ama bu anonsun hala daha telsizlerden gelmesi de önemli bir şeydi.Telsizi yerine koydu.Masaya sert bir yumruk attı.Hayalleri boşunaydı.Sinirlenmişti.Etrafa bakındı, yapacak bir şeyi yoktu.Tekrar telsizi eline aldı, "Ben Mars...İstanbul Beşiktaş civarına yakınım.Ben İstanbul'daki son adamım.Bu yayını duyan ya da duyacak biri olursa Ankara'da olacağım.Tekrar ediyorum;İstanbul'da hayat yok.Sadece aç hayvanlar ve yağmalanmış sokaklardaki cesetler.Tekrar ediyorum, ben son adam.Ankara'da olacağım.Anıtkabirin beş kilometre çapındaki menzilinde beni bulabilirsiniz.Ailemin evine gidiyorum.Eğer bu yayını duyarsanız bulun beni. Ben Mars, Ay gibi yalnızlığa tutuldum kaldım."

Mars sözlerini bitirdikten sonra telsizin hemen yakınında duran sprey boyayı da alıp karakolun dışına çıktı.Silahlar, mermiler ve sprey boya karakoldan ona hediyeydi.Ferrari'nin yanına gelince Hektor'un olduğu kapıyı açıp Hektor'un ayak ucuna silahları ve yeni eşyaları koydu. "Hektor seni de rahatsız ediyorum ama bu arabanın bagajı ufak."dedi.Hektor arabadan indi.Mars Hektor'u tuvaletini yapması için salmıştı ama arabadan inmelerinin sebebi başka bir şeydi.Mars karakolun duvarına sprey boyayla yazı yazmaya başladı. Yazdığı şey; "Son adam Mars...Ankara Anıtkabir'de. Bulun beni" olmuştu.

Mars ve Hektor arabaya binip şehirler arası yolu girerken bir benzincide durup arabanın benzinini sonuna kadar doldurdu.Bir depoyla Ankara, İstanbul arası yol yapabileceğine inanan Mars ne olur ne olmaz diye küçük bir varil de arabaya almıştı.Araba bozulsa ya da benzini bitse bile çok çabuk başka araba bulabileceğine inanan Mars,Ferrari'yle devam etmek için bu kadar çaba sarf ediyordu.Benzincide benzin aldıktan sonra istasyonun marketine giren Mars içeriden kendine bir gözlük aldı.Aslında bu çalmak ya da yağmalamak demekti ama yeni dünyanın usulü bu şekildeydi.Artık her şeyi bu uzun yolculuk için tamamdı...Hektor yanındaydı, araç ağzına kadar doluydu.Mars, direksiyonunu Ankara'ya kırdı...

Yaşam Yolundaki YalnızlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin