Yağız: Leya sen böyle yakın
tarafımda yat Çağan
sizde ayarlayın işte ya...
Tuana Leya yakın
taraftaki yatağı seçer.
Çağan kalan son yatağa.
Herkes kıyafetlerini
dolaplara yerleştirirler.
Yağız: Leya' m canım
ben yerleştireyim.
Sen yorulma.
Leya: Yok Yağız' ım ben
yerleştiririm ama
seninkileri ben yerleştirebilirim.
Tuana Leya kafasına vurarak:
Kızım şuna fazla yüz verme
sonra tepemize çıkarlar.
Ortaokuldan hatırlasana...
Leya: Hani o konu
hiç açılmayacaktı.
Çağyağ: Ne konusu...
Yağız: Burada fazla acıdı mı,
sanki biraz sert vurdu gibi...
Leya: Yok canım.
Yağız sırıtır. Leya utangaç
bir sekilde gülümser.
Çağan: Vallahi bunlar
tam olmuş sabahtan
akşama kadar bunları
izleyeceğiz, keşke
bizede böyle sevda
nasip olsaydı.
Tuana: Bizede derken...
Çağan: Sesli mi söyledim
Yağız: Evet kardeşim.
Leyyağ dışarı çıkar.
Çağtu dolaplarını
düzenliyordur. İkide bir
birbirlerine çarparlar.
Tuana: Yeter artık
önüne bak
Çağan: Asıl sen bak.
Tuana: Eğer bir daha
olursa seni öyle bir
döverim ki yerden
seni kazıya kazıya alırlar.
Çağan: Öyle mi prenses
o nasıl olacakmış
Tuana: Bir daha çarp
sen görürsün o zaman
bir de bana prenses
deme prenses yok kraliçem
güzellik güzellim gibi
yapmacık gelen sözlerden
asla hoşlanmam.
Çağan Tuanayı dalmış
bir şekilde izler.
Tuana farketmez
aceleyle dolabını düzeltir.
Ve çarpışırlar.
Tuana: Ben sana
demedim diyerek
üzerine yürür.
Çağan: Dedin güzellik senin
güzelliği izlerken çarpmışım.
Çağan iyice duvar ve
Tuana arasında kalmıştır.
Çağan içinden acaba
öpsem daha fena mı olur
Tuana içinden aslında baya yakışıklıymış be buna
kıyamam der ama iyice yaklaşmışlardır.
Çağan artık ne olacaksa
olacak der ve öper.
Tuana çırpınır ama
faydasızdır aslında
azıcık hoşuna gider.
Sonunda Çağan i iter.
Çağan duvara doğru
düşecekken Tuana
yakalar ve çeker bu
sırada Tuana nin yatağına
düşerler ve göz göze
gelirler öyle kalırlar.
Leyyağ gelir ve öyle yakalarlar.
Tuana: Salak kalsana
artık üzerimdem
Çağan: Kusura bakma
bir an da çekinçe oldu.
Tuana: Keşke yapmasaydım
o zaman o çivide bir
yerlerine batsaydı.
Çağan: O zaman sağol
bu bana batsaydı ne
olurdu kim bilir ama
hala yatakta göz gözelerdir.
Yağız öksürür: Biz çıkalım
en iyisi siz rahatınıza bakın.
Leya: Ben çok yorgunum üstümü değiştirip yatacağım hemen
Yağız saate bakarak:
Zaten saat 00.00 olmuş.
Kızlar soyunma kabinine
geçer kısa şortla
crop giyerler. Erkekler ise
şort ve atletle yatarlar.
Leya hemem uyumuştur.
Tuana sırtı dönük
şekilde yatıyordur.
Yağız Leya bakarak
uyuyakalmıştır. Çağan uyuyamamaktadır.
Deniz İrem ve Özgür Ege
ise hala sohbet etmektedir.
Deniz İrem: Özgür sana bir şey diyeceğim ama nasıl söylerim kızar mısin bilmiyorum.
Özgür: Gelişine söyle
duruma göre bakarız.
Deniz İrem: Kızmayacağına
söz ver ama...
Özgür gözlerinden
ateş çıkarcasına: Deniz İrem
söyle
Deniz İrem: Tamam
söylüyorum, seni deliler
gibi seviyorum sana
aşığım hatta o kadar
erkek içinde senin için
kalıyordum.
Özgür bunları duyamadan
uyuyakalır.
Zaten Ülden partide
sevgili olmuşlardı
birbirleriyle ilgili
sorup yatağı birleştirerek
uyudular.
Esdef, aralarında
buz dağı varmış gibiydiler.
Sabah herkes uyanır
kızlar kahvaltıyı hazırlar.
Leya, Yağız a en sevdiği
börek ve krepi yapar
kalpli malpli...
Erkekler: Offf krep
ve börekler çok güzel
gözüküyor yenge...
Yağız: Zaten hepimize
yetecek kadar var.
Leya nin yüzü kızarır
yenge denince tabi
Yağız da sırıtıyordur.
Yağız: Burada erkekler
kardeş gibi oldukları
için sana yenge demeleri
normal canım utanma...
Tuana: Şimdi enişte mi
diyeceğiz sana
Yağız: Tabi isterseniz...
Çağan: Oğlum bırak
şu sohbeti de senle
işimiz var çıkacağız dışarıya...
Yağız: Ne işi ya sabah sabah...
Yusuf Gökhan: Hayırdır
evlat ne işi benim niye
haberim yok. Bundan
sonra attığınız her adım
her şeyden haberim olacak. Kemankeşlik disiplin ister.
Yusuf Gökhan a mesaj gelir
Mesajda Çağan: Tuana yı
seviyorum Yağızla hediye
bakacağız, rahat rahat
dışarıda konuşup geleceğiz,
malum ev kalabalık herkes
herkese her şeyi söyler yani...
Yusuf Gökhan: Tamam
evlat ama geç kalmayın
işlerimiz var daha sizlerle...
Yarım saat sonra Çağan ve
Yağız gelir. Herkes güzel
köpüklü bir kahve içerler.
İş bölümü yaparlar. Çağan,
Yağız, Leya ve Tuana
alışverişe giderler. Marketler
öğle arasına girdiği için
alışveriş için beklemeleri
gerekti yakınlarda
Lunapark vardı orada
azıcık eğlenmek istediler,
çarpışan araba dönme
dolap korku treni bindiler.
Çağtu korku trrninde çok
yakınlaştılar korku treninden
çıktıktan sonra...
Çağan: Kolum iyice kızarmış
ya sende de ne güç varmış
Tuana: Dur bakayım, bu mu
ya birde erkeğim diye
geçineceksiniz bu 10 dk geçer
Çağan: Off kızım canımı yaktın diyorum sen bana ne diyorsun.
Tuana: Seninde ne tatlı canın
varmış ya
Çağan: Evet canım tatlı ama
ondan daha tatlı bir şey var.
Yağız öksürür ama bu arada
Çağtu gözlerinin içine
bakarlar ve neredeyse
burunları birbirine değecek
kadar yakındır.
Yağız: Abi iki bilet kaldı siz
dönme dolaba binin de israf
olmasın bilet kim bilir ne
zaman geliriz bir daha...
Leya: Aynen ya biz de Yağız la
yalnız kalırız.
Tuana: Ben bu deliyle buna
tek başıma binmem.
Çağan: Sanki çok meraklıydım
bende senle binmeye der ama
içinden keşke binsekte çıkma
teklifini şehir altımızdanken
yapardım.
Yağız: Leya nın değdiği gibi
yalnız bırakın ya
Çağtu: Tamam ya biniyoruz
işte...
Tabi Leya duvara yaslanmış
tek ayağıni da aynı şekil
yapmıştı. Yağız Leya ya
yaklaştı
Yağız ben seni daha
önce öpmedim demi
der ve iyice yaklaşır.
Leya: Evet öpmedin ama
ben hazir değilim bizim
daha baska işimiz var.
Yağız: Ne işiymiş ya
Leya: Dönme dolab en
tepedeyken durduracağız
ya.
Yağız: Evet ya dur hemen
geliyorum ama o
öpücüğü bugün alacağım.
Tuana ve Çağan tam
tepedeyken durur ve
Çağtu ya mesaj gelir
Çağan a gelen mesaj: Abi
bir saat boyunca oradasınız
her hazır
Tuana ya gelen mesaj
ne hissediyorsan söyle
bak bu iyi bir fırsat.