8 | "Senden yardım isteyen olmadı."

351 75 26
                                    






Büyük sinirle Cetvelci'ye doğru ilerliyordu. Gözlerim onun gidişini kavradığında korkuyla ona doğru koşmaya başlamıştım. Neden sinirlendiğini biliyordum ve bu onun için bardağı taşıran son damla olmuştu. Cetvelci, bit gibi bir herifti. Kulak üstlerinde kalmış seyrek saçlarını kapatan bir fötr şapka takıyordu ve takım elbisesiz dışarı çıkmazdı. Kasabada yaşayan orta halli bir şehirli gibi davranıyordu. Göstermek istediği ben marjinal ve modernim imajı vardı. Bu yüzden kasabadaki çoğu kişiye yukarıdan bakardı.

Jennie'nin ona kocaman bir su kovasıyla yaklaştığını görmüştüm nihayetinde. Hızla koştum. Koşmakta da pek iyi olduğumu hesaba katarsak, onu belinden öyle kavramıştım ki çoğu kişi bize dönmüştü. Olabildiğince sessiz bir şekilde onu çekiştirmeye çalışıyordum ama o onu bırakmam konusunda ısrarcıydı. Yürürken yalnızca sinirli ve dik bakışlıydım. Elindeki su kovasının yarısı yere boşalmıştı zaten. O buna daha da sinirlenirken, ben sinirle ona bakmış ve ne halt yediğini sorgulatmıştım bir kaç dakika. Aynı ifadeyle bana bakmış, ardından sinirle beni ittirip elindeki kovayı yere bırakmış ve yürümeye başlamıştı. Soyunma odasına girişi çok sinirliydi, öyle ki kapıyı arkamdan büyük bir hışımla kapatmıştı.

Buraya kadar olan her şeyi anlatmam gerekiyor, salak kafam, tabiki!

Jennie'nin evine gittikten ve benim bir dahi olduğumu söylediğinden sonra, biz Cetvelci için usta bir plan yaptık. Hatta Hoseok Jennie'den hoşlandığımı o planda öğrendi, ağzından çıkmasa da yüzündeki acı gülümsemeden adeta boku yediğimi bağırdığını anlayabiliyordum. Ama o anda bunun üstünde pek duramadık çünkü Hoseok ve ben Cetvelciyi gözetlemekle meşgulduk ve ben konuşmaya hazır değildim, biliyorsunuz işte.

Plan etkili ve zordu, Cetvelci insanların aşağılamak ve cinsiyetçi kalıplar koymak dışında değer verdiği en büyük şey lanet gururuydu. Söylediğim onca salakça şeyden sonra bu planı nereden çıkarmıştı bilmiyordum ama, Cetvelci'yle bir iddiaya girmeye karar vermişti. "Bu fazla riskli." Dememe rağmen ellerini beline koyup sorar gibi suratıma bakmıştı. Yanımda oturduğu koltukta olayları dik bakışlarla kavramaya çalışan Jimin, legal olmayan hafif otları tüttürürken kenarda kendinden geçmiş ve ne dersek diyelim kesinlikle yapalım diyen Hoseok, kokudan rahatsız olduğu için yüzünü buruşturan Chaeyoung, bacaklarına taktığı deri kemerlerde evimin mutfağındakinden daha fazla bıçak taşıyan Tayland'lı gurbetçi Lalisa, Jennie'nın babasının en yakın arkadaşının oğlu olduğunu ve kasabadaki tüm hayvanlara bakıp tedavi ettiklerini bildiğim ruhu emilmiş Jungkook, Askeri okulda okuduğu için her babanın özendiği o erkek evlat olan çocukluk travmam Namjoon - ki onun burada olma sebebi Hoseok çünkü kendisi Hoseok'un lanet kuzeni olur - ve biriciğimiz zeka küpü Jisoo ile ahırda toplanıp her şeyi ayarlamaya çalışıyorduk. Bu bir kumardı ama biz iyi oyuncular olduğumuza emindik. Öyle ki Jisoo'nun Cetvelci'ye meydan okuyacak kişi olacaktı.

Uzun bir süre stratejinin yalnızca erkeklerin yapabileceğini savunmasından ötürü satranç kulübünden çıkarılmasının kızgınlığı vardı Jisoo'da da. Bunu da bir şans bilip ona karşı satranç oynayacaktı.

Stresliydim. Kimse bunun fevkalade bir fikir olduğunu düşünmüyordu ama en azından ona benliğimizden daha fazla güveniyorduk.

Planı yaptık, günü ayarladık. Jisoo bu süre içerisinde pratik yapmak için bizi kullanmıştı lakin hiç kimse onu yenemiyor ve başaramıyordu. Devamlı ahırda toplanıp samanların arasında Satranç oynayan Jisoo'yu inceliyor ve onun hamle olasılıklarını hesaplamasına bakıyorduk. Onun seviyesinde bir tek Namjoon vardı, bundan da okulundan dolayı stratejiyle alakalı çoğu şeyde başarılı olduğunu anlayabiliyordum.

lutteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin