6 | "Kızlar spor yapamaz."

587 89 50
                                    









Olanları hızlıca özetleyeceğim çünkü daha önemli bir olaya geçeceğiz. Bayan Shelte'nin yanında çok fazla durmamıştık lakin yinele oldukça macera dolu geçtiğini söylemem mümkündü. Yoongi bir sanatçıydı, bu nedenden ne zaman sahile gitsek resim yapardı ama bize asla göstermezdi. Sanatının gizli yönlerinin de olduğunu söyler dururdu. Ardından ben Hoseok ve Jennie, akşam üstüne doğru tekrar sahile gider ve kumda koşardık. Amaç zinde kalmaktı ve bu da biraz olsun işe yarıyordu. Kardeşim zamanının çoğunu Bayan Shelte ile geçirmişti. Başta anlaşamadıklarını sansam da oldukça iyi anlaştıkları bariz bir şekilde ortadaydı. Sonra... Doğru! Yataktan düşmüştüm. Ben biraz deli uyurdum. Yani, evet. Bunu başka bir şekilde nasıl anlatırdım bilemiyordum. 17 yaşında olmama rağmen yatağımın yanlarında koruma tahtaları olduğunu da düşünürsek, bana hakim olmanız imkansızdı. 13 yaşıma kadar devamlı yataktan düşmeye devam etmiş, 13. Yaşımda babam zengin bir ailenin evinden kullanılmayan bir ranza getirmiş olması ve benim o ranzadan da yere düşmem üzerine bu bardağı taşıran son damla olmuş ve babam bana yanlarına tahta çaktığı alçak bir yatak hazırlamak zorunda kalmıştı. Kısacası bu da uyku sorunlarını beraberinde getirmişti. Annem durmadan odama girip beni düzeltmeye çalışıyor ve tekrar geri yatıyordu. Üstelik bunu halen devam ettirdiği için kendimi kötü hissediyordum çünkü sürekli kontrol edilmesi gereken küçük bir bebekten farkım yoktu. Yani, bir bakıma. Uyanmıştım, uyanmıştım ama bunun sebebi fısıltıydı.

"Taehyung." Diye mırıldanıyordu ama sesi titrer gibiydi. Hissettiğim sert zeminden anlamıştım en başından. Oysaki yatmadan önce yanıma yastıklar dizmiş olmama rağmen yere düşmüş olmam uyanır uyanmaz bıkkınlığa sürüklemişti. Gözlerim yavaşça aralanırken, bir ayağım yatakta, vücudumun, yorganımın hatta dizdiğim yastıkların bile yerde olduğunu görmüştüm. Dikleşmeyi başardığımda gözlerim yalnızca gaz lambasının aydınlattığı odada önümde duran Jennie'yi bulmuştum. Derin bir nefes vermiş ve sinirle eliyle yüzünü sıvazlamıştı. Baygın gözlerimle anlamaya çalışır gibi bakarken, o sinirle kafama vurmuş, "Neden gecenin bir yarısı yerde ölü gibi yatıyorsun, gerizekalı! Öldün sandım!" Diye çemkirmişti. Üstelik ağlıyordu. Gerçekten öldüğümü sanmıştı, inanabiliyor musunuz? İşkillendim ama çok da zorlayamadım onu. Zaten o kadar sinirlenmişti bana, vurmaya başlamıştı. Böylelikle biz de bütün konağı ayağa kaldırdık, gecenin bir yarısı herkes salona indi ve mum ışığında çay içtik. Tuhaf bir anıydı ama gerçekti. Sonra da Hoseok bana sarılarak uyuyabilirsin diyerek bana sokulmaya çalışınca çayı üstüme, kasıklarıma dökülmüştü. Tanrının gerçekten neden beni sevmediğini bilmiyorum dostlar, belki de gerçekten o kısa koşucu şortlarına kızmıştır, ne dersiniz? Neyseki Hoseok çayını o kadar bekletmişti ki kaynar bir şey değildi. Yoksa bir kaç ay kadar yatakta dümdüz yatıp tanrıdan kaynar suyla yanan penisim için af dileyecektim. Ha tabi bu kadar şanssızlık silsilesi üzerine Bayan Shelte YıldızTaşı ve Aragonit verdi bana. Taşlardan pek anlamadığım için uzun uzun anlamlarını sordum ama onları da anlamadım. Sadece YıldızTaşı'nın maddi ve manevi şans veren bir şans taşı olduğunu, ve Aragonit'in de gerçeklerle yüzleşmeme yardımcı olacağını söylediğini hatırlıyordum. Hoseok'a da bir Aragonit ve Obsidyan verdi. Jennie de bir Aquamarine aldı.

Daha da hızlanmam gerekirse, Yoongi Hoseok'a uçan şapkası için yeni bir şapka verdi. Hoseok o şapkayı gerçekten çok sevdi ama onu piknik kaparken bir köpek aldı ve kaçtı. Sonra Hoseok tekrar fenalaştı ve Yoongi ona çıkarırsan seni katlederim diyerek ipten bir bileklik verdi. Yoongi duş alırken yanlışlıkla içeri girdim. Daha sonra Hoseok gelip ne olduğunu sordu, ben söyleyince o da yanlışlıkla içeri girmiş gibi yapmak adına Yoongi'nin duş aldığı banyoya koşmaya başladı. Jennie Hoseok ile Bayan Shelte'nin giyinme odasında kilitli kaldı. Yoongi ile onları kurtarmak için 2 saatimizi harcadık. Onlar ise içerde süslenip püsleyip eğlenmişlerdi. Kapıyı açtığımda Hoseok giydiği kabarık tüllü ceket ve kafasına taktığı çiçekli pembe melon şapkayla koltuğun üstüne çıkmışken, Jennie makyaj masasının önünde kendine kırmızı bir ruj sürüyordu. Dört kişi öylece bakışmıştık ki. Daha sonra, Yoongi'nin hızlı figür eskizleri için 15 dakikalığına poz vermiştik. Hepimizin eline belli şeyler tutturmak ya da belli pozlara sokmak için harekete geçmişti. Ben koşmaya hazır bir koşucu pozuna girecektim. Jennie elinde iki saksı tutacaktı. Hoseok'a dönüp, sen soyunacaksın demiş, Hoseok ise onların yanında mı deyince kahkaha atmaya başlamıştık. Ama tabii öyle bir şey olmadı. Aslında hepimiz Hoseok 'un Ne soyunması ulan! Demesini falan bekliyorduk bu yüzden gülmüştük. Şakadan sonra onu da bir sandalyeye oturtmuştu. Başka ne oldu? Jennie ile Konak için alışverişe gitmiş ve zenginmişiz gibi davranmıştık. Olur olmadık her şeyi almak için bakıyor, sürekli Milano'da ya da Paris'te yaptığımız tatil hakkında yalanlar söyleyip duruyor ve insanları kandırıyorduk. Ayrıca bazen Jennie'nin Korece bilmeyen ve Yeni Zelanda'dan gelen çok önemli bir zengin olduğunu ve benim de Kore'yi gezmesine yardımcı olduğum sağ kolu olduğumu söylüyorduk.

lutteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin