3 | "İyi çocuk için!"

1K 180 155
                                    

Ben aşka inanmazdım.

Etrafımda birbirine aşık kimse yoktu. Özellikle benim yaşadığım yerde bu terimin bir film kurgusu olduğuna inanılırdı. Birini gördüğünde en fazla ne hissedebilirsin bilmiyordum. Hoseok hep aşkın bir kere yaşanması gerektiğinden bahseder ve zamanı geldiğinde elinden tutup dilediği her yere gidebileceğimiz kadar tutulacağımızı söylerdi.

Kendisinden hallice çapkın havası almamıza rağmen hiç bir kızla eğlendiğini görmemiştim. Diskoya gitmeyi bizden daha çok sevdiğini de biliyordum. Soylu ailesi yüzünden süslü takım elbiseleri giydiğinde onunla ne kadar dalga geçtiğimizi de hatırlıyordum. Paralarını sırf pahalı diye tuhaf kesim kıyafetlere milyonlar harcadıkları gerçeği Hoseok'un da sinirini bozuyordu. Bize de epey bir eğlence çıkıyordu. Özellikle zenginler için yapılan festival yemeğinde bir çiftçinin oğlu olarak -para kazanmam gerekiyor- garsonluk yapma görevinde bulunduğumda onu o rüküş ortamın içinde sıkıntıdan kıpkırmızı bir şekilde görmek beni çok eğlendiriyordu.

Jackson'ın Jennie'yi doğum gününe neden çağırdığı halen meçhul. O içeri girdiğinde herkesin yüzündeki ifade aynıydı. Büyük bir şaşkınlık ve endişe, 9 erkeğin arasını sararken Jackson ayağa kalkmış, "Gelmeyeceksin sandım!" Demişti. Tahminlerimin biraz zayıf kaldığını anlamıştım. Jennie ile ilgili tahminler listemi düzenlemeliydim çünkü anlaşılıyordu ki dik başlı kızımızın arkadaş edinmede hiç bir sorunu yoktu.

"Eminim beklemişsindir." Demişti ve yanıma oturmuştu.

Bütün gözler onun üzerindeydi. Jackson'ın yakın arkadaşları olarak ikisinin anlaşmasından çok erkeklerin arasına oturuyor olmasına takılmıştık. Bir kere bile tereddüt etmeden yanımıza oturmuş olması birbirimize bakmamıza neden olmuştu.

Erkeklerle kızların fazla yakın durması alışılır bir durum değildi. Kasabamızda biz koşucuların şortları henüz kabullenilmeye başlanan bir şeyken, -kiliseye göre hala günah pençesinin üzerindeydik- olgunluğa erişmiş erkek ve kızın yakın teması ahlaksız düşüncelere yol açabilirmiş ve bu tanrının hiç hoşuna gitmezmiş, sanki tanrı düzgün ahlakın sadece bundan ibaret olduğunu belirtmiş gibi.

Üstelik o, pantolon gidiyordu.

Emin değildim, gerçekten korse giymiyor olmalıydı. Gömleğini içine soktuğu kumaş pantolonunun altına giydiği rugan ayakkabılara kadar, alışık olduğum giyin tarzından çok daha farklı giyindiği kesindi. Hatta ben dahil herkes beyaz tişörtümün üstüne geçirdiğim gömleğimi pantolonunun içine sokup pantolonunun hiç alakası olmayan renkte çoraplarla gelmiştik oraya.

"Burada mı oturacaksın?" Diye sormuştu Jimin. Jennie dudaklarını büzmüş alayla arkasına yaslanırken; "Rahatsız olduysan başka yere defolup gidebilirsin." Demişti. Kimseden çıt çıkmamıştı. Öyle görmemiş ve bilmemiş insanlardık ki, hayatımızda ilk defa ağzı bozuk bir kızla karşılaştığımıza yemin edebilirdik.

"Hadi pasta yiyelim." Bir anda hareketlendim konuyu dağıtmak için. Midesi daima yemek arayan koşucular olarak bu fikir hoşumuza gitmişti çünkü pasta gibi karbonhidratı ve şekeri bol besinleri anca özel günlerde tüketebilme şansımız vardı. Jackson ayaklanıp pastayı getirdi ve ortaya koydu. Bir kaç tabağı ve çatalı da beraberinde getirmişti. Yuvarlak masaya öylece koyup oturmuş ve az oluşan sessizliğin bir benzeri daha oluşmuştu. Bu sefer herkes beklentili gözlerle Jennie'ye bakarken bulmuştu kendini. Aslında biz kötü insanlar değillerdi, sadece acınası bir düzine oğlanlardı. O zamanlar hiç bir şey öğretilmemiş olduğundan ve sonsuza kadar bakım görmeye muhtaç bir bebek gibi muamele edildiğimizden; Yaşamak için kadınların hizmetinden yararlanmanın doğru olduğuna inanan bir toplumun öğretebileceği maksimum şey yatak toplamaktı. Acınasıydık, ama kötü değildik çünkü biz öğrenmeye açıktık. Sadece dar bakışımız açacak kadar bilgili değildik.

lutteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin