Knock ve ben, tatilimiz bittiği için ertesi gün Bangkok'a geri döndük. Ondan sonra kendi işlerini halletmekle meşgul olduğu için onula görüşme şansım olmadı. Artık aynı üniversiteye gitmiyorduk, yani doğal olarak o kadar sık gelmesine gerek kalmamıştı. Ama gerçekte, birbirimizi her zaman görüyorduk. Kız arkadaşı ve ben aynı üniversiteye gitmiştik ama o işletme mezunuydu. Kız arkadaşını beklerken sık sık benimle ve arkadaşlarımla yemek yiyordu. Hatta eskisinden daha da yakınlaşmıştık.
Knock'un Amphawa'da olanları unutup unutmadığından emin değildim ama aradan haftalar geçmesine rağmen bu olay ruhumun derinliklerine kazınmıştı. İnanılmaz olan, onca zamandan sonra bile Yiwha tarafından hala sorguya çekiliyor olmamdı. Amphawa'daki tatilimiz sırasında her şeyi ona anlatmamı isteyip gerçeği en ince ayrıntısına kadar duymak istedi. Ve kendi aptallığım sayesinde kendimi tüm hikayeyi en ince ayrıntısına kadar ona dökerken bulmuştum.
"Yani izin vermeni istedi ve sen de onunla birlikte mi gittin?" diye inanamayarak sordu Yiwha bana bir aptalmışım gibi bakarak.
"Peki ne yapmamı bekliyordun ki? Dizlerimin üzerine çöküp bacaklarıma yapışarak yalvarsa mıydım? 'Knock, karım ol, gerçeği kabullen!' diye. Delirmişsin sen. Bunu yapamam!" diyerek reddettim.
"Hayır, tabii ki yapamazsın! Bu yüzden burada bir aptal gibi oturuyorsun. Yerinde olsaydım, Knock ile çoktan evlilik için gün almıştım bile!" dedi Yiwha hayretler içerisinde.
"Evet, tabi eğer sen olsaydın. Ama ne olursa olsun kabul etmeye istekli bir adam haline geldim. Nasıl desem? Bana Knock'un ödevi üzerinde çalışmak için gelmeyeceğini söylemeye geldiğinde Plern Pleng ile konuştum. Gerçekte ne olduğunu bilmemesine rağmen zaten benden nefret ediyor."
"Seni yakalamasına izin verme Korn! Kibarmış gibi mi davrandı? 'Meleğin gözündeki Şeytan'mışsın gibi davranmasına izin verme Korn!"
Yiwha gözlerini kısıp omuzumu tuttu, ben de ona döndüm.
"Meleğin gözündeki Şeytan da ne demek?" dedim kafam karışmış bir şekilde kaşlarımı çatarak.
"Onunla şu anki durumunu düşünmüyor musun?" diye bağırdı. Sonunda beni bırakıp onun yerine çenesini ovuşturdu. Derin düşüncelere dalmış gibi görünüyordu. Güzel gözleri parladığına göre şimdiden bundan sonraki planını tasarlıyordu.
"Ondan vazgeçtiğimi söylemedim, şu anki durumun gerçekliğini kabul etmeye hazır olduğumu söyledim." Omuz silktim, Yiwha aniden başımı itti.
"Hey, bu tavrınla beni kandıramazsın!"
"Heh..." Sırıttım. "Önce onun harekete geçmesini bekliyorum. Knock'un göğsündeki izleri görünce bunu bir karşı saldırı olarak planlamış olabilir. Knock'un ağzını kapalı tutmada ne kadar iyi olduğunu biliyorsun."
"Evet, bu konuda kesinlikle haklısın. Ağzı o kadar sıkı ki, sanki dikilmiş gibi! Yani yapmamız gereken, onları birer birer birazcık gevşetmek." Yiwha şeytani bir şekilde gülümseyerek beni tamamen korkutmayı başarmıştı.
"Bu sefer ne planlıyorsun?" Tuhaf, ürkütücü bir fikir olmadığını umarak temkinli bir şekilde sordum.
"Merak etme, mükemmel bir planım var! Senden, bir hanımefendi gibi davranarak Pleng'e gitmeni ve ona Knock'u Pleng'ten kapmak uğruna erkekliğinden feragat etmeni söylemeyeceğim."
Ona tamamen iğrenmiş bir surat ifadesi yapmış olmalıyım ki devam etti. "Bana dayanılmaz bir şeymiş gibi bakmayı kes! Sana yardım etmeye çalışıyorum biliyorsun!" diye sızlandı Yiwha.
"Tamam tamam, peki planın ne?" diye sordum sertçe.
"Hehe, çok da zor bir şey değil. Pleng hala Knock'un kız arkadaşı. Seninle açıkça kavga ederek kendini kötü göstermez. O sadece Knock'u kendine yakınlaştırıp senden nasıl uzak tutacağının planını yapıyor. Kadınların oynamaya çalıştığı tüm oyunları biliyorum ben. Onu elinden geldiğince sıkı tutsa iyi olur çünkü Knock'un gerçeği kabul etmesini sağlayacağım. Sadece bekle!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Together With Me (Çeviri)
RomanceTayland'ın BL dizisi olan Together With Me The Series'in Türkçe Çevirisidir.