taehyung
jimin evde misin
jimin
yok tatlım dışarıdayım
taehyung
:((
jimin
nolduuu
müsaitim amataehyung
buluşalım mı diyecektim de
jimin
oluur tekim ben zaten
bizim evin ordaki basket sahasındayım
gelmek ister misintaehyung
evett
15-20 dakikaya ordayımjimin
bekliyorumm
°°°°°
taehyung karanlık sokakta yürürken attığı her adımda biraz daha heyecanlanıyordu. hava çoktan kararmıştı ancak içi içine öylesine sığmıyordu ki bir an önce jimin'e itiraf etmek istiyordu. aşağı yukarı iki ay olmuştu konuşmaya başlamaları üzerinden ve taehyung sonunda kendinden emin olabilmişti. jimin'den hoşlanıyordu. ilk emin olduğu anda garip hissetmekten kendini anlamamıştı ancak şu an öylesine alışmıştı ki bu düşünceye jimin de duysun istiyordu. ondan hoşlandığını, yanında her olduğunda heyecanlandığını, gece yatarken onu düşündüğünü, hepsini bilmeliydi. basket sahasının yanına yaklaştığında potanın önündeki jimin'i gördü. loş sokak lambasının ışığı altında bile göz kamaştırıcıydı. altındaki bol basketçi şortu bacaklarını gözler önüne sererken üstündeki beyaz tişört üst vücudunu tamamen sarmıştı. dikkatli baksa karın kaslarını bile görebileceğini fark etti taehyung ve bu farkındalık olduğu yerde yüzünün cayır cayır yanmasına neden oldu. jimin yapılı sayılırdı, dışarıdan bakıldığında kocaman denilemezdi ancak vücudu şekilli olacak kadar kaslıydı. yine de kasları onda kaba durmuyordu, vücudunun oranı o kadar iyiydi ki bakan bir daha bakıyor, jimin fark etmese de birkaç göz üzerinde imrenen bakışlarla dolanıyordu.
taehyung seri hareketlerle adımlayıp tel örgüdeki kapıdan içeri girdi. çıkan sese döndüğünde karşısındaki taehyung'u görmek jimin'i duraklatmıştı. geleceğini bildiği halde heyecanına yenik düşmüştü. her seferinde böyle oluyordu, ne kadar kendini alıştırmaya çalışırsa çalışssın kahverengi gözleri gördüğü anda bildiği her şeyi unutmuş gibi hissediyordu.
"hoş geldin." dedi usulca taehyung'a.
elindeki basket topunu kenara koyduktan sonra tellere yaslanarak yere oturdu. taehyung da aynısını yapıp yanına oturduğunda "hoş buldum." diyerek karşılık verdi kısaca. daha sonra jimin'in yüzünü inceledi. siyah saçları terden alnına yapışmıştı, çekici gözüküyordu. ona rağmen vücudundan yükselen koku parfüm kokusuydu, büyük ihtimalle geleceğini söylediğinde sıkmıştı. jimin kenardaki su şişesine uzanıp içmeye başladığında taehyung on sekiz yaşındaki bir ergen olarak hormonlarına sahip çıkmakta iyi olduğunu düşünüyordu. park jimin'in boynu bütün ihtişamıyla gözlerinin önüne serilmişti. her yudumda hareket eden adem alması taehyung'un tenini karıncalandırsa da kendine hakim olmuştu.
