Selamün Aleyküm Yol Arkadaşlarım! İlk bölüm ile karşınızdayım. Heyecan ve merakla yorumlarınızı bekliyorum.
KEYİFLİ OKUMALAR...
👩🎓👩🎓👩🎓👩🎓👩🎓👩🎓👩🎓👩🎓👩🎓👩🎓👩🎓👩🎓👩🎓👩🎓👩🎓👩🎓
Dakikalarca cafenin penceresinden tam karşıdaki kapıyı izleyen Ayşe, umutsuzca düşürdü gardını. Ali'yi görebilmek için dershaneden çıkar çıkmaz soluğu Üniversite'nin tam karşısındaki cafede almış, her zaman olduğu gibi saatlerce beklemişti. Tam iki gündür gelmiyordu gülmeyi öğreten, kalbini mutluluk ile tanıştıran kahramanı. Şekerini yere düşürmüş gibi küstü bugün de şansına. Çizgi gözlü Prens'ini gördüğü günler ise acemi yüreğinin bayramıydı.
Telefonundan saati kontrol ettiğinde kampüste kimsenin kalmadığını anladı. Yinede kabul etmek istemiyordu şanssız gününde olduğunu. Beklemek için zihninin uzattığı bahane dallarına tutunuyordu. "Kime diyoruz acaba? Dünya dan Ayşe'ye! Dünyadan Ayşe'ye." diyerek kızın dikkatini çekmeye çalışan Çağla, Buket'in yapma dercesine attığı bakışlara aldırmadan sesini yükselterek devam etti konuşmasına. "Çocuklar bile biliyor Çizgi Gözlü Sırık bilmiyor. Ayşe Ali'yi seviyor."
Sevdiği gencin ismini duyar duymaz daldığı düşüncelerden sıyrılan kız, "Hani Ali? Nerede?" diyerek panikle saklanmaya çalıştı. Yeşil gözlerinin saklandığı liman olan kahküllerini düzeltip yere birşey düşürmüş gibi masanın altına eğildi. En büyük hayali Ali'nin gözlerini yakından görmekken en büyük korkusu çizgi gözlü prensi ile yüz yüze gelmekti. Ali'ye dair ne varsa en uç duygularda sürüklüyordu acemi, korkak ruhunu.
Çağla'nın kahkahası ile güzel gözleri hızla dolarken az önceki heyecanı yerini büyük bir kırgınlığa bıraktı. Sessizce yerinden doğrulup sandalyesine astığı çantasını alarak çıkışa doğru ilerledi. Arkasından seslenen Çağla ve Buket'e cevap veremeyecek kadar canı yanıyordu. Neden en yakınındaki insanlar dahi anlamıyordu Ali'ye olan muhtaçlığını? Neden sıradanlaştırıyorlardı gelmiş geçmiş yazılan en güzel masalın çizgi gözlü prensin gülüşünü...
Boğazındaki düğüm akmayan gözyaşlarının isyanıydı. Kırgın kalbinden yeşil harelerine uzanan kızıl süsler gözyaşlarının dahi ölü bir bedenle gömüldüğünü haykırıyordu. Ağlamak yasaktı Ayşe'ye. Ablası Leyla öldüğü gün kazılan mezara Leyla'nın bedeni ile birlikte Ayşe'nin hayatı da gömülmüştü.
Annesi Gülsüm Hanım ve Babası Ferhat Bey kızlarının bir damla gözyaşında boğulacak kadar yaralıydı. Evlat acısıyla yanan yürekleri Leyla'larını toprağa verdikleri gün öğrendikleri haber ile hayata tutunmuştu. Kızları Leyla Lösemi ile verdiği savaşı kaybetmiş ve henüz on yedi yaşında iken hayata gözlerini yummuştu. Biricik evlatlarının gözlerinin önünde aylarca eriyip, tükenmesi izleyen Ferhat Bey ve Gülsüm Hanım ne yazikki kızlarını elleriyle toprağa vermişti. Acılı çift Leyla'nın cenazesinde baygınlık geçiren Gülsüm Hanım'ın hastaneye kaldırılması ile Ayşe'nin varlığından haberdar olmuşlardı. Yaşadıkları evlat acısı hiç bir zaman dinmeyen karı koca için Ayşe muhtaç oldukları nefes gibiydi. Kızlarının ruhuna taşıması zor bir yük emanet etmişlerdi zihinlerinde, korkularında. Leyla'nın hayalleri, gülüşü, anıları Ayşe'nin bedenine hapsolmuştu. Ayşe'ye birşey olursa Leyla'yı da yeniden kaybedeceklerdi. Tek bedende iki ruh yaşatıyordu genç kız. Bu yüzden kimseler görmeden ağlardı, annesi babası korkmadan doya doya ağlardı. Ayşe ağlarken Leyla'yı yaşatmaktan kaçardı...
Adımları giderek hızlanırken yeşilleri sonsuz maviliklere teslim oldu. Tenine vuran denizin serin ve şevkatli esintisi, genzine dolan sessiz bir sırdaşın kokusu tanıdıktı. Dikkatle indiği kayaların bitmesiyle kaçışı son buldu ve geldiği deniz kenarı yine isyan yaşlarına şahit oldu. Gözyaşından fazlası koptu kalbinden. Altın bir kafeste geçen çocukluğu süslü elbiselerle çıktı saklandığı kuytudan. Sıkıca sardı Ayşe'nin Ali için çarpan yaralı kalbini. Annesi ve babasının korkularından yok olan çocukluğu Ali'nin kalbine misafir olduğu gün yeniden tutunmuştu hayata. Ali altın kafesteki bir çocuğa gülmeyi öğretmişti, güldüğü an düz bir çizgi halini alan gözleri ile Ayşe'yi Leyla'nın hayaletinden kurtarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANIK ALİ'NİN LEYLA'SI
General FictionKusurlu görülen bir bedene kusursuz aşkıyla misafir olmuştu Ayşe Leyla. Bakışları, aşkı, gülüşü Ali'yi her gördüğünde yerinden çıkacakmış gibi çarpmaya başlayan kalbi kusursuzluğun en güzel tarifiydi. Kendisini bildi bileli ruhundaki yaralar acımad...