Rutin kıyafet kontrollerini yapan okul müdürü, bu defa kıyafet giymeyenleri okula almamak yerine direkt mağazaya yönlendirtmişti.
"Hayret bu deli müdür okula almazdı. Şaşırdım doğrusu."
Kıyafetli geldikleri için kapıdan rahatça geçen Changbin sohbet açmaya çalışıyordu.
"Ben de şaşırdım. Heralde okulun paraya ihtiyacı var. Kıyafetler olmasa batarlar sanki."
Seungmin'in dediğine güldü kısa olan. Hoşlanıyordu kahve saçlıdan. Ama söylemeye cesaret bulamıyordu. Sağı solu belli değildi diğerinin çünkü. Bazen melek gibi masum bazense şeytana pabucunu ters giydirecek kadar acımasız olabiliyordu.
"Hey kantine çıkıyorum, gelmek ister misin?"
Sorulan soruyla güzel çocuğa çevirdi bakışlarını Changbin. Nasıl hayır diyebilirdi ki. Birlikte kantine doğru adımladılar.
"Hyunjin bugün de mi gelmeyecek? Özledim gerizekalıyı."
Kafasını olumsuz anlamda salladı kısa olan.
"Sabah mesaj attım. Hala daha iyi hissetmiyormuş. Ne diye saatlerce basketbol oynayıp terli terli soğuk su içtiyse artık. İyileşemiyor."
Seungmin de kızmıştı Hyunjin'e. Salak salak iş yapıyordu. Son sınıftı ve devamsızlık yapmaması gerekiyordu. Ancak bizimki deli gibi hasta olmuş yataklardan çıkamıyordu.
İşleri bitince sınıfa geçti ikili. Ders başladı.
Sıkıcı geçen ve beyin yakan bir dersin ardından zil çalmıştı.
Ve mavi saçlı, 2 gündür görmediği ve istemeden kalbini kırdığı çocukla konuşmak için 12-1'e girmişti.
Ancak aradığı bedeni yine bulamadı. Canı sıkılmıştı. Kapıdan çıkan oğlana sormaya karar verdi.
"Ah selam, acaba Hyunjin bugün yok mu? Onunla konuşmam lazım da."
Changbin sevimli çocuğa şöyle bir baktıktan sonra cevap verdi.
"O manyak bayağı hasta oldu terli terli soğuk su içip maç yaptığı için. Ondan gelemiyor okula. İstersen haber veririm. Sen 12-2'deydin değil mi?"
"Evet evet. Jeongin ben. Hasta olduğunu bilmiyordum. Haber verirsen çok sevinirim ama aslında onunla bir an evvel konuşmak istiyorum. Eğer sorun olmazsa numarasını veya adresini vermen mümkün mü? Büyük bir yanlış anlaşılmayı düzeltmem gerekli."
Gözleri hafiften dolan ve sesi endişeli çıkan çocuk zararsız gözüktü Changbin'e. O da kendini tabıttıktan sonra arkadaşının adresini verdi mavi saçlıya.
Jeongin çok üzülmüştü. Hyunjin'in görmek, onu kırdığı için özür dilemek ve iyileşene kadar yardım etmek istemişti. Bu yüzden okul çıkışı aldığı adrese doğru yürüdü. Zaten çok da uzak sayılmazdı.
Gergince kapıyı çaldı. Fazla sürmeden kapı açıldı ve gözleri daha tam açılmayan, uzun siyah saçları birbirine girmiş, burnu kıpkırmızı ve dudakları şişmiş bir Hyunjin'le karşılaştı.
Günlerdir görmediği bedene bakakaldı küçük olan. Çok uzun süredir tanışmıyor olsalar da özlediğini biliyordu. Hala daha gözlerini ovalayan çocuğa bakarken hafifçe kıkırdadı.
Duyduğu kıkırtıyla gözlerini irice açtı genç oğlan. Bu duymak için yanıp tutuştuğu bal sesliydi. Onu burda görmeyi beklemiyordu ama.
Kısılmış sesiyle zar zor konuştu.
"Senin burda ne işin var? Yani evimi nerden biliyorsun?"
Jeongin daha fazla ayakta durmak ve Hyunjin'in soğukta kalmasını istemediği için çocuğu hafifçe içeri doğru itti ve kendisi de içeri geçerek kapıyı kapattı.
Parlak gülümsemesiyle hasta bedene baktı.
"Adresini Changbin'den aldım çünkü seninle konuşmam gerekiyordu. Hasta olduğunu duyunca da seni merak ettim. İstemiyorsan giderim ama."
Ciddi olmasa da Hyunjin paniklemişti.
"Hayır hayır! Kal yani gitmeni istemem. Ama beni sevmedin sanmıştım. O yüzden şaşırdım."
Hala ayakta durdukları için uzun olanın ellerinden tutarak koltuğa oturdu Jeongin. Hyunjin de yanına oturmuştu. Jeongin artık uzatmak istemiyordu. Hemen konuyu açtı.
"Bak Hyunjin, geçen hafta düşündüğün gibi senden rahatsız falan olmadım ya da benim canımı acıtmadın. Ben sadece seninle tuvalette konuştuktan sonra utandığım için hemen çıktım. Birileriyle konuşmak kolay değil benim için ve yüzümü görmenden çekindim. Beni bulup konuştuğunda ise daha çok utandım çünkü sen... "
Devam etmesini istiyordu uzun olan. Ama kısa olan yine utanmıştı. Buna rağmen devam etti.
"Sen çok yakın davrandın. Hoşuma gitmediğinden değil ama panik oldum. Seni öyle yakından görünce heyecanlandım ve yüzüne dahi bakamadım. Amacım seni kırmak ya da böyle düşünmene sebep olmak değildi. Benimle konuşmayacağın gerçeği canımı sıktı, bunu istemedim. Yanına gelip konuşacaktım ama hafta sonu araya girdi. Sonra seni her yerde aradım ama yoktun yani olmadı. Kısacası üzgünüm. Böyle hissettirdiğim için."
Ne diyeceğini bilemiyordu siyah saçlı. Şaşırmıştı ama mutlu da olmuştu. Düşündüğü gibi bir şey olmadığı için sevinçliydi. Ayrıca bak sesli çocuğu dinlemek mayışmasını sağlamıştı. İstemsiz tebessüm etti.
"Sen beni mi aradın her yerde?"
Hafifçe omuzuna vurdu mavi saçlı.
"Ya onca şey söyledim buna mı takıldın tek?"
Güldü Hyunjin. Ellerini yanaklarına koydu mavi saçlının. O hin yaptığı gibi hafifçe sıktı yumuşak deriyi.
"Bir de bu hoşuna gitmiş sanırım."
Öleceğini sandı Jeongin ama hemen toparladı.
"Doğru sanmışsın ama şimdi dinlenmen gerek. Aramızda bir yanlış anlaşılma da olmadığına göre artık konuşabiliriz bence. Neyse gideyim ben. Sen de uyu bak yoksa iyileşemezsin. Ayrıca terli terli soğuk su mu içilir ya aptal mısın sen?"
Kahkaha attı siyah saçlı. Sevimli çocuğun kendine söylenmesi hoşuna gitmişti.
"Üzgünüm kafam dağınıktı ben de çareyi basketbolda buldum. Hem daha yeni geldin gidemezsin bir yere."
"İyi o zaman sen uyuyana kadar beklerim sonra da giderim. Annemlerin haberi yok apar topar geldim okul çıkışı."
"Yaaa sevimli bebek seni. Benim için mi apar topar geldin? Çok mu korktun bir daha seninle konuşmam diye?"
"Evet çok korktum Hyunjin. Şimdi uyu hadi. Sesin bok gibi."
Hyunjin gülümsedi bu tatlı itirafa. Küçüğü çok güzeldi.
"Benim sesim bok gibi olabilir ama seninki bal gibi. Sen böyle konuş ben anında uyurum. Mayışıyorum sesine. Bal seslim benim."
Aldığı iltifatlar Jeongin'i kızartırken Hyunjin'in bal seslisi olma düşüncesini beğenmişti. Siyah saçlı onun kalbini hızlandırıyordu.
Jeongin okulda yaşanan rastgele olayları Hyunjin'e anlatırken Hyunjin çoktan gözlerini kapamıştı. Uykuya dalmak üzereydi. Sonra Jeongin son cümlesini kurdu.
"Ha bu arada unutmadan söyleyeyim, okul kıyafetlerine zam gelmiş sakın kıyafetsiz gelme o para bize girer çok pis."
Ve Hyunjin duyduğu cümleyle gözlerini açtı.
"Hay anasını siktiğimin okulu."
Katılıyorum Hyunjin.
-linnie
ŞİMDİ OKUDUĞUN
okul kıyafeti // hyunin
FanfictionValla müdürü duydum koridorda, sınıflara girip kıyafet kontrolü yapacaklarmış. Giymeyenleri atacağım okuldan diyordu. 2021-