fazla aşk nazlı usandırır

280 32 1
                                    

"Oğlum ne bu üstünün hali? Okula mı geliyorsun ahıra mı belli değil."

Bıkmış bir nefes verdi Changbin. Hayat enerjisi bitmişti artık, bir de o zevksiz okul kıyafetlerini çekemiyordu.

"Cevap versene Seo. Seni mi bekleyelim sabaha kadar?"

Omuz silkti kısa olan. Ne olacaksa olsundu hiç uğraşamazdı. Okula girmeyeceğini anlayınca arkasına döndü gitmek için. Ancak daha bir adım atmışken put kesildi.

"Günaydın hocam, Changbin bizde kalmıştı da geçen gün. Kıyafetlerini unutmuş, fark ettiğimizde saat çok geç olmuştu. Bu günlük içeri alsanız olmaz mı?"

Seungmin'in sesini duymayı beklemiyordu kısa genç. İki haftadır yüzüne bile bakmıyordu diğerinin ancak arkasını döndüğü için göz göze gelmişlerdi. Hafifçe ürperdiğini hissetti. Kalma olayı tabii ki gerçek değildi ama uzun olanın kendisini neden koruduğuna anlam veremiyordu Changbin.

"Günaydın Seumgni. Peki öyleyse. Bu seferlik geç içeri Changbin. Bir daha böyle bir şey istemiyorum."

Seungmin zoraki olduğu belli olan gülümsemesiyle kafa salladı. Changbin sahte olduğunu bilse bile sevdiği çocuğun gülümsemesini gördüğü gibi kalbinin ritmi değişti. Zaten onu ne zaman görse kalbi depar atıyordu.

Uzun olan kısa olanın kolunda tutup hızlıca içeri sürükledi. Changbin'e direnecek bir an bile tanımamıştı. Ama içeri girdiklerinde hemen uzaklaştı diğeri.

"Bunu yapmak zorunda değildin."

Onca zaman sonraki ilk kez konuşmuştu. Seumgmin özlediği sesi duyduğu için ağlamak istedi. Gözleri zaten çoktan dolmuştu.

"Son sınıfsın, derslerden geri kalmamalısın. Ayrıca yapmak zorunda olduğum için değil istediğim için yaptım."

Bu defa Changbin ağlamak istedi. Çok özlemişti. Ama olmayınca olmuyordu.

Kafasını salladı kısa genç.

"Teşekkürler."

Kısa bir teşekkür mırıldandı. Okul binasına girecekken Seungmin'in seslenişiyle durdu.

"Changbin! Biraz konuşabilir miyiz lütfen?"

İstemiyordu. Tekrar konuşup aynı şeyleri duymak istemiyordu. Karşılık alamamaktan yorulmuştu. Tüm bunlara rağmen deli gibi atan kalbine ayak uydurdu ve yanına adımladı.

Daha saat erken olduğu için okulda tek tük öğrenci vardı. Kenardaki bir banka oturdular.

Derin bir nefes çekti ciğerlerine Seungmin. Artık içindeki her şeyi dökmek zorundaydı. Daha fazla dayanamıyordu çünkü.

"Geçen defa sen konuştun ben dinledim. Bu kez de senin beni dinlemeni istiyorum. Bak Changbin ben hiçbir zaman hislerini dışarı vurabilen biri olmadım. Karşıdakini sevsem de bu dışardan bakılınca ondan nefret ediyormuşum gibi görülüyor. Bu yüzden hep içime dönüktüm. İçimde yaşadım tüm bu duyguları. Ama ben seni sevdim. Önce bir insan olarak, sonra bir arkadaş ve... Ve sonra da bir sevgili gibi sevdim. Hayır hala seviyorum. Bitmedi sana karşı olan hislerim. Bir aptal gibi kaçıp durdum her şeyden. Sevgimi göstermeyi bile beceremeyip kalbini kırdım hep. Özür dilerim. Gerçekten çok pişmanım. Gelirsin sandım, gelmedin. Artık beklemek istemiyorum. Ne istediğimin farkındayım. Ben seni istiyorum Seo Changbin. Bunca şeye rağmen seni istiyorum."

Seungmin bunca zamandır içinde tuttuğu her şeyi bir bir anlatmanın getirdiği rahatlık ve sevdiği insana açılmanın stresi, ona duyduğu özlem ve sevgisi yüzünden ağlamaya başladı. Gözlerinden ardı ardına düşen yaşlar dudaklarından firar eden hıçkırıklara karıştı.

okul kıyafeti // hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin