"Yağmur yağıyor." dedi Jungwon elinde ıslanmış çamaşırlar ile içeriye girdiğinde. Sunghoon "Bir anda başladı. Heeseung hyung ve Niki de dere kenarındaydılar." diyerek ellerini yanan şömineye doğru uzattı.
Jungwon elindekileri Jay'in yardımıyla şöminenin etrafına dizdiğinde Sunghoon'un yanına oturdu. Jay de hemen önüne oturup kafasını Jungwon'un dizlerine yasladı.
Bir süre sonra dışarıdaki sesler artmaya başladı. Jay kapının önüne çıkıp ne olduğunu öğrendiğinde hızlıca arkasındakilere döndü. "Dere taşmak üzereymiş!" diye bağırdı.
Ne yapacaklarını bilmeden köylülerle yürümeye başladılar. Evleri sağlam değildi, anında başlarına yıkılabilirdi. Üstelik dağlar arasında kaldıkları için suyun gelebileceği tek bir yer vardı, köyleri.
Arkalarından seslenen Sunoo ve Jake'i duyunca durdular. Yanlarına dönüp onlar gibi yaşlılara yardım etmeye başladılar. Sunoo "Heeseung hyung ve Niki gelmedi mi?" diye sorduğunda Sunghoon gelmediklerini söyledi.
Fazla olmayan nüfuslarının çoğunluğu yandaki dağın üstündeki yerleşim yerine doğru ilerlerken Sunoo tam tersi yöne, dereye doğru koşmaya başladı.
"Kalan var mı diye bakacağım!" diye bağırarak arkadaşlarına devam etmelerini söyledi. Yağmur hızını artırmış, sırılsıklam etmişken kalan 1-2 kişiyi de dağa yönlendirdi. Ardından "Heeseung hyung! Niki!" diye bağırmaya başladı.
Ağlamamak için zor dururken diğerleri de yanına geldi. Jungwon, Sunoo'nun omzunu sıvazlarken Heeseung ve Niki'nin bağırışları duyuldu. Niki'nin ayağı kaygan zeminden kayıp düştüğünde Jay ve Jake onun yanına gidip kaldırdı.
Heeseung da sonunda Sunoo'nun eline ulaştığında nefeslenmeye zaman kazanmıştı. Nefesleri arasında "Dere geliyor!" dedi.
Jungwon gözlerini kısmış ileriye bakıyordu. Gördüğü şeyle olabildiğince bağırdı. "Su buraya geliyor!" dedi ve arkadaşlarına koşmalarını söyledi. Birbirlerine yardım edip tüm güçleriyle koşmaya başladılar.
Su, her şeyi yıka yıka geliyordu. Sunoo arkada kalmıştı, ayağını burkmasıyla yere düştü. Heeseung yanına dönüp eğildi. Diğerleri de bir süre sonra fark etmiş, gelmeleri için bekliyorlardı.
"Git." dedi Sunoo. "Ne kadar saçma, bir anda tüm yağmurun boşalması ve selden kaçmaya çalışmamız." diye düşüncesini dile getirdi.
Heeseung onu dinlemeyip sırtına aldı. Son gücüyle koşmaya çalışırken Sunoo tekrar "İndir beni." dedi. "Lütfen."
Heeseung yürüyecek gücü kalmadığında yere oturmak zorunda kaldı. Sunoo, Heeseung'un yağan yağmur yüzünden yüzüne yapışmış saçları geriye itti. Heeseung'ın ağladığını görünce "Ağlama." dedi.
Sunoo burktuğu bileğine bakıp "Diğerleriyle git." dedi. Heeseung kafasını olumsuz anlamda sallayıp "Gidemem." dediğinde Sunoo, Heeseung'a sarıldı.
Suyun kendilerine ulaşmasına 5 saniyelik bir mesafe kalmıştı. Geriye çekilirken Heeseung'ın dudağının kenarını öptü usulca. Ardından uzaklaştırdı bedeni kendinden.
Soğuk suyu vücudunda hissettiğinde, aynı zamanda elindeki baskıya bakma ihtiyacı duydu. Heeseung, elini sıkıca tutmuş, yakınlaşmaya çalışıyordu.
Suyla beraber hızla gelen demir parçası koluna saplanmasaydı başarabilirdi.
Acıyla ağzını açtığında su ağzına dolmuştu. Sunoo, Heeseung'ın diğer elinden yakalayıp su üstüne çıkardı. Kısa bir süre nefes alıp öksürürken diğerlerinin gitmiş olmasını diledi.
Heeseung'ın kolu yüzünden su kırmızıya boyanıyordu yavaş yavaş. Heeseung ise sağlam kolu ile Sunoo'nun çenesinden tutup dudağını birleştirdi, suyla beraber sert bir yere çarpmadan hemen önce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
best friends reborn 300 years after they die.﹕enhypen ✓
Fanfic"Bir efsaneye göre, arkadaşlıkları çok güçlü olan kişiler, öldükten 300 yıl sonra yeniden doğarlar." ▞▞▞▞▞▞▞▞▞▞▞▞ enhypen minific.