Olay neydi nasıl oldu hatırlayamasam da anladığım kadarıyla Ercü'nün yine mavi göz takıntısı tutmuştu anlaşılan ve konuşulanlardan anladığım kadarıyla bu sefer evlilik teklifi yerine cinsiyet değiştirme teklifinde bulunulmuştu. Ancak olayın detayına hala tam olarak bilmiyorum çünkü Ercü her zaman ki gibi ağzında bir şeyler geveleyip olayın üstünü kapatmaya çalışmıştı, Burak abi ise gülmekten fazla detay verememişti. İşin garip tarafı bu da değil tuhaf olan Burak abinin Ercüyle aynı kafaya ulaşmasıydı. Biraz daha zorlasalar eski mahalleme güne gidecekler. Aslında kötü bir fikir değil Ercüyle sinemaya falan gidemezsiniz ama güne gönül rahatlığıyla gidebilirsiniz. Neyse Burak abi gülme krizindeyken kapı tekrar çalmış bu sefer Gökyüzüm kapıyı açmaya gitmişti. Malum ablamın sözlüsünü sakinleştirmesi gerekiyordu. Gökyüzü yanında oldukça güzel bir kadınla geri döndüğünde abimin kadının yanına gitmesiyle kim olduğunu anlamıştım. Abimin nişanlısı! Burak abiye bakarak bir şeyler söyledikten sonra Gece ve Ercüyle tanışmış daha sonra koltukta oturan beni fark edince kısa süreli bir şaşkınlık yaşamıştı. Malum bir kenarda sessizce oturunca geç fark ediliyordum. Yüzüne mahcup bir gülümseme yerleşince karşılık olarak bende ona gülümsemiştim.
"Merhaba, ben abinin nişanlısı Didem!" yüzüme bakarak tane tane konuşması görümcesi olarak benden bir artı puan almasını sağlamıştı.
"Merhaba, bende nişanlının kardeşi Dolunay!" bir an söylediklerimle duraksadım umarım gönderme yapıyor gibi görünmemişimdir. Benim duraksadığımı görünce yüzündeki gülümseme daha da büyüdü.
"Şükürler olsun şu huysuz abine çekmemişsin." söyledikleriyle gülme sırası bana geçmişti.
"İnsan abisini seçemiyor ama sen emin misin?"
"Gönül bu ota da..." ne dediğini leb demeden anlayınca kahkaha atmaya başladım. Tam ablamın bahsettiği gibiydi. Ablamın dediğine göre Didem abla hobi niyetine abimle uğraşıyormuş. Biz Didem ablayla bu şekilde konuşurken abimden kafamıza yastık yemiştik. Kafamıza yediğimiz yastıkla gelin- görümce ittifakı kurup bu sefer abime sataşmaya başladık. Tabi bu durum Denizin üstüme uçmasından dolayı kısa sürmüştü. Ne olduğunu anlamak için salonun kapısına baktığımda gördüğüm simalarla tekrar şaşırmıştım. Çünkü küçük cadı kapıda durmuş bana ters ters bakarken ikizi de Denize aynı şekilde bakıyordu. Lan bu çocuk utangaç değil miydi ve niye Denize öyle bakıyor? Sanırım ikizini kıskanıyordu! Küçük cadı sinirli adımlarla yattığım koltuğun yanına gelip dik dik yüzüme bakmaya devam etti, sanırım bir şeyler söyleyecek!
"Denizle büyüyünce ben evlencem!" bak sen küçük cadıya...
"Eee!"
"O yüzden Denizi bırak!"
"Neden bırakayım?"
"Çünkü o benim!"
"Bu benim sorumun cevabı değil ama!" size insanları delirtmekten zevk aldığımı söylemiş miydim? Teşekkürler Ercü!
"Denizi bırak!"
"Neden bırakmam gerektiğini anlamadım ama sana bir şey soracağım, sorayım mı?"
"Sor!" verdiği cevaplarda ters anam bunun bununla aynı evde kalırsam odamın kapısını kilitlemem gerekir.
"Denizle evlenmek için benden izin aldın mı?" kısa bir süre duraksayınca vereceği tepkiyi beklemeye başladım.
"Neden senden izin alacakmışım?" ellerini beline yerleştirip konuşmaya başlaması bana bir yerden tanıdık geliyordu. Gözüm anlık Ercüye kayınca kendini gülmemek için sıktığını gördüm. Muhtemelen bu küçük cadının gazabından korkmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ritmi Hisset
General Fiction17 senelik hayatı boyunca hissettiği eksikliği arkadaşlarıyla doldurmaya çalışan Dolunayın hayatı ya bir yanlışlıktan ibaretse...