Sabahtan beri benim gibi sakin bir insanı bile cinnetin eşiğine getirmeyi başarmışlardı. Güne mutlu başlamıştım ama devamı pek iç açıcı değil! Sabah güzel güzel uyanmış, son derece mutlu bir şekilde kahvaltıya inmiş, güle oynaya kahvaltımı etmiştim. Daha sonra ise Hazer abinin prova için attığı konuma gelmiştim. Bu arada ne Hazer abimin ne de Ercü ve Gece'nin ameliyat mevzusundan haberleri vardı. Yüz yüze söylemek istemiştim ama Hazer abi saatlerdir yanımda olmasına rağmen henüz söyleyememiştim. Söyleyemememin sebebi ise uygun bir boşluk bulamamamdı. Geldim geleli tartışılan konu 'Ben niye bu şarkıyı söylüyorum!' ya da 'Başka şarkı söylesem olmaz mı?' gibi gibi gibi hayır gören kendilerini ünlü zanneder ki ünlülerde bile bu kadar kapris yoktur. Alo, yardım konseri bu! Ellerine ne veriliyorsa en iyi haliyle söylemek varken neden her şeyi yokuşa sürüyorlar anlamıyorum. Ben bir kenarda durmuş onları izliyordum ama cidden bunalmıştım. Yanımda hissettiğim hareketlilikle başımı o tarafa çevirdim. Kartal yanıma oturmuştu ve diğerleriyle tartışan Hazer abiye bakıyordu. Ona baktığımı hissetmiş olacak ki bakışlarını bana çevirdi.
"Bunaldım, ne zormuş bir şeyleri organize etmek!" ilk geldiğimizde olan enerjisi birkaç saat içinde bir balon misali sönmüştü.
"Zor olan iş değil insanlar!"
"Haklısın, sen itiraz etmeyecek misin?"
"Bana verilen şeyi güzelleştirmek varken neden başka şeyler isteyeyim ki? Ayrıca en sevdiğim şarkıyı vermişsiniz bana. Hem sen niye abime yardım etmiyorsun? İşten kaytarıyorsun ayıp değil mi?" dediklerimden sonra gülümseyip tek omzunu silkti.
"O tatlı diliyle, güler yüzüyle halleder. Sanki on doz sakinleştirici almış gibi saatlerdir yüz ifadesinde en ufak gerilme yok, bense delirmenin eşiğine geldim." Hazer abinin sakinliğiyle ilgili söyledikleri gülmeme neden olmuştu. Ben gülünce yüzümü incelemeye başladı.
"Sen bir de onun sinirli halini gör, adamın içinden bir canavar çıkıyor! Ama genellikle haklı yerde sinirlenir ve bence şu anki sakin hali fırtına öncesi sessizlik, onun öğrencisiyken ani parlamalarından dolayı neredeyse kursu bırakıyordum ama o buna izin vermedi ve bana 'Benden kaçmak yerine beni çözmeye çalış, beni çözdükten sonra hala bırakmak istersen sana söz hiçbir engel çıkartmayacağım!' dedi. Şimdi izle bu patlama anı kaçmaz, keşke yanımızda çekirdek olsaydı!" son cümlelerimi Hazer abiye bakarak söylemiştim. Çünkü gerçekten patlamak üzereydi, eğer ki sakin bir şekilde dururken sağ elinin parmaklarını çıtlatıyorsa bu patlayacak demektir. En sonunda beklenen an geldiğinde çevresindekiler yerlerinden sıçradılar, tabi yanımda oturan Kartal'da beklemediği için irkilmişti. Hazer abinin arkası dönük olduğu için ne dediğini anlayamıyordum ama diğerlerinin yüzünden korktuklarını anlayabiliyordum. Onu çözmeden önce bende onlar gibi bakıyordum onun öfkeyle parlayan gözlerine, onun nasıl sakinleşeceğine gelirsek bana ilk kardeşim dediği gün söylemişti. Ama şu an izlemek hoşuma gittiği için hiçbir şey yapmıyordum derken Kartal'ın aniden yerinden kalkıp Hazer abinin yanına gitmesiyle iyice yerimde yayıldım. Kalkıp yanlarına gideceğimi zannettiniz değil mi, aslında yanına gitmemek gerek yok oturduğum yerden de onu sakinleştirebilirim ama Kartal biraz uğraşsın bende azcık eğleneyim.
Kartal, Hazer abiyi sakinleştirmeye çalıştıkça ters tepiyor ve Hazer abi daha da sinirleniyordu. Tabi o sinirlendikçe diğerleri tırsıp iyice yerlerine siniyorlardı. Ah keşke şu an duyabilseydim Kartal'ın sakinleştirmek için söylediği sözlere Hazer abinin verdiği cevaplar oldukça eğlenceli olabilirdi. Ama Hazer abinin ne dediğini okuyamıyordum. Saate bakma ihtiyacı hissettiğimde hem Hazer abimle konuşmam gerektiği için hem de eve geç gitmemek için olaya el atmaya karar verdim. Hazer abimin ailesi ve sevdiklerinden sonraki en hassas noktası müzikti ve ben bunu o sevdikleri arasında bir yer edindiğim gün öğrenmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ritmi Hisset
General Fiction17 senelik hayatı boyunca hissettiği eksikliği arkadaşlarıyla doldurmaya çalışan Dolunayın hayatı ya bir yanlışlıktan ibaretse...