BÖLÜM / 23

3.5K 215 20
                                    

Üniversite puanlarının açıklandığı günün akşamı Batulara yemeğe gidiyorduk. Puanımdan ve sıralamamdan oldukça memnundum. Zira istediğim yeri çok rahat kazanabiliyordum.

"Melis!"

Babamın sesini duyunca telefonumu alarak odamdan çıktım ve aşağı indim. Hep beraber evden ayrıldıktan sonra Meral ablalara gittik. Zile bastığımızda bizi Tolga abiyle Meral abla karşılamış ve içeri buyur etmişlerdi.

İçeri geçtiğimizde yemekten önce biraz oturduk ve sohbet ettik. Meral abla merakla puanımı sorunca onapuanımı söyledim.

"Maşallah," dedi gülümseyerek. "Ne istiyorsun peki?"

"İç mimarlık."

Tolga abi yüzünden belli olan şaşkınlığıyla "Ben senin tıp okuyacağını düşünmüştüm," dedi. Babam gülerek Tolga abiye baktı ve "Yok Tolga. Bizim kız bizi beğenmiyor," dedi.

"Ya baba," dedim araya girerek. "Beğenmemek değil bu. Sadece doktor olmak bana göre değil. O mesleği sizin gibi bayılarak yapacağımı sanmıyorum."

"Olsun canım," dedi Meral abla da benim gibi lafa girip. "İç mimarlıkta harika bir meslek. Hem Batu da mimar olmak istiyor."

Ben bunu zaten biliyordum. Batu'yla önceden konuşmuştuk ama annemler şaşırdılar.

"Aa, öyle mi? Hangi üniversiteyi istiyorsun peki Batu?" diye sordu annem Batu'ya dönerek. Batu bana kısa bir bakış atıp "Hala karar vermedim," dedi. "Muhtemelen puanıma yakın bir yeri tercih ederim."

İnsanın gideceği üniversite konusunda bu kadar umursamaz olması ilginçti tabii. Ama bu kişi Batu olunca niyeyse şaşıramıyordum artık.

"Puanın kaç?" diye sordum. Söylediği sayı benim puanımın neredeyse 40 puan üstündeydi. Şaşırmamıştım. Yüksek alacağı zaten her halinden belli oluyordu.

"Sen nereyi istiyorsun Melis?" diye sordu Tolga abi.

"İstanbul Teknik Üniversitesi," dedim yüzümdeki büyük gülümsemeyle. Liseden beri en büyük hayalimdi oraya gidebilmek. Dedemlerin evine yakın olduğu için sık sık görüyordum lisedeyken. Orayı istememin en büyük nedenlerinden biri de buydu zaten.

Aklıma gelen şeyle bakışlarımı yere odaklayıp düşünmeye başladım. İTÜ'nün puanlarına bakarken sadece iç mimarlığın değil, mimarlığın puanlarına da bakmıştım ve Batu'nun puanı oraya yetiyordu. Birden neden olmasın, diye düşünmeye başladım. Zaten nereye giderse gitsin Batu'nun pek umurunda olmayacakmış gibiydi. Hem yalnız da kalmamış olurdum. Bunu Batu'ya sormaya karar verdikten sonra Meral ablanın sesiyle ona döndüm.

"Yeniden İstanbul'a döneceksin yani?" diye sordu. Sesindeki hoşnutsuzluğu sezebilmiştim. E, tabii kadın oğluna ayarlamaya çalıştığı kızı uzağa göndermek istemiyordu. Eğer Batu'yu ikna edersem şüphesiz bu işe en çok sevinen kişi Meral abla olacaktı ve tabii iş birlikçisi Deniz...

"Evet," diye cevap verdim.

"E, konuşmaya yemek masasında mı devam etsek? Ben biraz acıktım da," diyerek güldü Tolga abi. Biz de gülerek ayaklandık ve yemek masasına geçtik. Bilerek Batu'nun yanına oturdum. Yemek sırasında söylemeyi düşünüyordum.

Yemeğin başlarında yine herkes ortak bir sohbet içindeyken ortalarına doğru babamla Tolga abi işlerden, annemler de arkadaşlarından bahsetmeye başladığında Batu'ya döndüm. Deniz telefonuyla muhtemelen Egemen'le mesajlaştığı için bizden soyutlanmıştı. Bunu fırsat bilerek hafifçe Batu'nun kulağına doğru eğildim.

"Bence sende benimle gelmelisin."

Batu elindeki yemek kaşığını ağzına götürürken durdu ve bana baktı.

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin