*4* ~ Ben Daha Çok

1K 50 8
                                    

"Kızım, hiç mi börek yapmadın hayatında ya? Ziyan ettin güzelim yufkayı!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Kızım, hiç mi börek yapmadın hayatında ya? Ziyan ettin güzelim yufkayı!"

Bahar'ın serzenişini duyduğumda, bakışlarımı elimdeki kestiğim patatesten kaldırdım ve başımı omzumun üzerinden arkaya doğru çevirerek masanın başında duran müstakbel görümceme baktım. Deniz'in verdiğim görevi eline yüzüne bulayacağı, daha baştan mırın kırın etmesinden belliydi zaten. E, ama herkese bir iş vermiş ve kimseyi boş oturtmamıştım, onu mu kayıracaktım?

Hele ki Batu, Mert, Egemen ve Barış terastaki büyük yemek masasını hazırlamaya çalışırlarken? Asla.

Bahar, yaptığı krep karışımını karıştırmayı bırakarak Deniz'in yanında dikildi ve kalçasıyla onu ittirerek "Çekil şuradan beceriksiz, çekil!" dedi. Ardından da kafasını dikleştirerek "İzle ve nasıl börek sarılırmış gör," diyerek hazır yufkaların içini haşladığım patatesle doldurup yuvarlamaya başladı. Özellikle ağır ağır yapıyordu ki, Deniz iyice kavrayabilsin. Gerçi deli görümcemin aklı bir karış havada olduğu için Bahar ne yaparsa yapsın Deniz'in anlayabileceğini düşünmüyordum ya, neyse.

"İyi bak, patatesi içine boca etmeyeceksin. Böyle az az koyacaksın."

Bahar, bir öğretmen edasıyla Deniz'e börek yapmanın püf noktalarını öğretirken dominant ve bir o kadar da tatlı duruyordu. Buna rağmen istifimi bozmadan onları izlemeye devam ettim, çünkü Bahar'ın sözlerinin ardından elini beline yerleştiren Deniz bir şeyler yumurtlayacağa benziyordu.

Ki beni hiç yanıltmadan konuşmaya başladı.

"Niye? Cimri miyiz biz de azar azar koyuyoruz? Bolca koyalım ki herkesin hem gözü hem de midesi doysun."

Bahar, gözlerini devirdikten sonra başını kaldırarak ciddi bir ifadeyle bana baktı. "Bu kızdan Egemen'ime hayır falan gelmez. Yazık olur kız çocuğa... En iyisi yol yakınken ayıralım bunları."

en daha tepki vermeye fırsat bulamazken, Deniz bir anda cırlayarak biraz önce yufkaları böldüğü bıçağı sapından kavradı ve sinirli bir halde Bahar'a uzattı. "Bana bak, her lafını sineye çekiyorum ama dilini Egemen'le bana uzattığında gözünün yaşına bakmam, yoluveririm o kızıl saçlarını ha!"

Bahar, bir müddet Deniz'in yüzüne boş boş baktı. Ardından da yalnızca dudaklarını oynatarak "Yalnız yolma işi için bıçak değil tırnak lazım tatlım," dedi. Ben gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken, Deniz ince kaşlarını çattı ve "Bıçakla keserim o zaman ben de," diye düzeltti.

Bu saçma muhabbetin daha da uzayacağını fark ettiğimde hafifçe boğazımı temizleyerek dikkatleri üzerime çektim.

"Hanımlar bence bu muhabbetleri bırakarak işimize dönelim, zira çocuklar geldiğinde masa hazır olmazsa hepinizi evden atacağım."

Deniz, hafifçe yan dönerek sinirli yüzünü bana çevirdi ve "Sen de hemen bozulmuşsun Melis ha," dedi. "Daha yeni tanıdığın birileri bizden önemli mi yani? Hadi ben ve abim neyse, bizle tanışalı çok da fazla olmadı ama ya diğerleri? Çocukluk arkadaşlarını, iki günlük kişilere tercih ediyorsun ya yani ne diyeyim ben sana..."

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin