BÖLÜM / 47

2.9K 179 47
                                    

Yolumuz bitmek üzere, kritik bölümlerdeyiz artık. Sindire sindire okuyun, oy ve yorumlarınızı da ihmal etmeyin lütfen. ❤️

Günler geçip giderken, zaman dur durak bilmiyordu. Her şey rutin bir şekilde ilerlerken mutluydum.

İş yerimde her şey yolundaydı. Görkem Bey'e ve Sıla Hanım'a gün geçtikçe daha çok ısınıyordum. Tecrübe kazanmıştım ve kazanmaya da devam ediyordum.

Batu'nun iş hayatında da her şey yolundaydı. Ali Bey'in mesaj attığı günün ertesi, Batu Ali Bey'in şirketine gitmişti. Anlattığına göre tam iki saat konuşmuşlardı. Ali Bey Banu'yu Ankara'daki şirketlerinin başına göndermişti. Yani bir daha bizi rahatsız etme gibi bir durumu yoktu. Tolga babamın ise olaylardan haberi yoktu. Tabii bunda benim parmağım vardı.

Batu Ali Bey'le konuşmaya gittiği gün şirkete gitmiş, bütün çalışanları toplantı odasında toplamıştım. Çaycıdan tutun güvenlik görevlilerine kadar herkese o gün olanları unutmaları gerektiğini söylemiştim. Tabii bunu ağır bir dille söylediğim için -tehdit de etmiş olabilirim- hemen çenelerini kapatmış ve bu olayı hafızalarından silmişlerdi. Bu sayede ne Tolga babam ne de Meral annem hiçbir şey bilmiyordu. Aslında bilen tek kişi annemdi ki ona da Batu beni bulabilmek için kendi söylemişti.

Yine aynı gün annemin yanına yani hastaneye gitmiş olanları hiç eksiksiz anlatmıştım. Bana kızmasını falan beklemiyordum ki zaten öyle olmuştu. Ayıptır söylemesi anasının kızı olanlardandım ben. Yani annem dışarıdan nasıl hanım hanımcık gibi gözükse de içini bir ben bilirdim bir de babam. İkimiz için yapmayacağı şey yoktu.

Annem sadece kimseye haber vermeden çekip gittiğim için azarlamıştı beni. Hamileymişim ya, böyle çekip gitmemeliymişim. Aslında haklıydı tabii ama benim o an ne hamileliği düşünecek halim vardı, ne de bebeği. Bir de Batu'yu o halde görünce çok üzülmüş. Ya benim onları gördükten sonraki halimi görseydi? Asıl o zaman üzülürdü ama bir şey demedim. Unutmaya çalışıyordum çünkü. O gün hiç yaşanmamış gibi hayatıma devam etmek istiyordum. Bu elbette çok zordu ama bir şekilde idare etmiştim. Daha doğrusu Batu'nun sevgisi olmuştu yine derdime derman. O sarmıştı açtığı yaraları.

Bebeğim ile ilgili her şey de yolundaydı çok şükür. İki haftada bir kontrole gidiyordum. Bir sonraki randevum yarındı. Yarın iş çıkışı gidecektim. Daha doğrusu Batu'yla gidecektik zira hiçbir kontrolde yalnız bırakmamıştı beni.

Gerçi beni en heyecanlandıran şey bebeğimin cinsiyetiydi. Bir önceki kontrolde doktorum bebeğin cinsiyetini görme ihtimalimizin olduğunu söylemişti. Ancak gelin görün ki benim miniğim bize dönmemişti. Doktor üzülmememi, bir sonraki kontrolde görme ihtimalimizin daha büyük olduğunu söylemişti. Bu yüzden iki haftadır heyecandan ölmek üzereydim. Tek ben değildim heyecandan yerinde duramayan. Batu da benim gibiydi.

"Ne düşünüyorsun?" diye mırıldandı Batu uzun bir sessizliğin ardından saçlarımı öperken. Evde sıkılınca bahçeye çıkmıştık ve bahçe salıncağında sarmaş dolaş oturuyorduk.

"Seni, beni, bebeğimizi..."

"Çok heyecanlısın değil mi?"

"Hem de çok. Uzun zamandır bekliyoruz sonuçta. Hem artık onun için ayarladığımız odaya eşya alabileceğim. En önemlisi de isim aramaya başlayacağım," dedim heyecanım sesimden yansırken.

"Sanki şimdiye kadar düşünmedin," dedi gülerek.

"Haklısın düşündüm ve hala da düşünüyorum," dedikten sonra kıkırdadım.

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin