Merhabaaa. Buraların bensiz tadı yoktu, ben de bir bölüm atayım hasret giderelim dedim.
Özleşmişiz sanki biraz🤭
Sizi daha fazla tutmadan yeni bölüme geçeyim hemen🤍
multi: sanoş ve safoş♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡
"Kimsesiz olduğunu kim söyledi?"
Tanımadığım kızı bir anda buraya gelirken görünce korktum. Hırsız olamazdı, bildiğim kadarıyla hırsızlar evlere gündüz soygun yapmazlardı. Peki ya kimdi bu kız? Kapı kilitli olduğu halde nasıl girmişti evime?
Baran kızı görünce sinirlendi.
"Sen kimsin kızım! Her yerde neden karşıma çıkıyorsun?"
Kız gözlerini kaçırdı.
"Ufak bir tesadüf diyelim."
Baran sinirle yüzünü sıvazladı.
"Ulan bu kaçıncı tesadüf! Öykü, sen bu kızı nereden tanıyorsun?"
Kızı iyice inceledim, yok, gerçekten tanımıyordum.
"İyi de ben bunu tanımıyorum ki." Tamam kabul ediyorum, kıza 'bu' diye hitap etmem biraz kabaydı, şaşkınlığıma verin.
Kız tebessüm etti.
"Öykü, ben senin arkadaşınım, ismim Sinem. Hafızanı kaybettiğin için hatırlamıyorsun muhtemelen."
Baran ellerini göğsünde bağladı.
"Nereden bilelim Öykü'nün arkadaşı olduğunu? Kız hiçbir şey hatırlamıyor belli, kanıtın var mı senin peki?"
Sinem çantasından telefonunu çıkartarak ses kaydı bölümünü açtı. Oradan açtığı sesi bize dinletecekti.
"Öykü..." Bu ses Ateş'in sesiydi. Gözlerim dolarken sesin devamını dinledim.
"Öncelikle merhaba kardeşim, umarım iyisindir."
Biraz soluklandı ve sonra devam etti.
"Öykü, beni özlediğini biliyorum bir tanem. Şuan belki de ben gittikten sonra arkamdan atılan iftiralar yüzünden benden nefret ediyorsun ama içten içe beni özlediğini çok iyi biliyorum. Ben bir risk aldım, aslında ben değil, Sinem aldı. Büyük bir oyun planladı ve hem beni hem de ailemizi kurtaracak yolu buldu. Sinem'i tanımıyorsun belki ama en yakın zamanda yanına göndereceğim onu, ki şuan bu sesi dinlediğine göre muhtemelen yanında."
Sinem alayla güldü. "Bu çocuk kahin olmalı, bu zeka nereden geliyor acaba?" Bu sırada Ateş konuşmaya devam ediyordu.
"Ona güven Öykü, belki hatırlamıyorsun ama bana ne kadar bağlıysan ona da o kadar bağlısın aslında. Senin şuan meraktan öldüğünü biliyorum, Sinem sana bilmen gerekenleri aktaracaktır. Bana gelince...Ben çok ama çok iyiyim, işlerimi hallettikten sonra yanınıza döneceğim. Bir süre sizi arayamam, lakin ilk fırsatta aramaya çalışacağımdan emin ol. Seni çok ama çok seviyorum. Hoşçakal."Baran şaşkın şaşkın baktı.
"Ey cemaati müslümin, bana Ateş'in ne dediğini tercüme edecek biri var mıdır aranızda? Hiçbir halt anlamadım çünkü."
Sinem sırıttı.
"Sen gerizekalıysan biz ne yapalım, düzgünce dinleseydin anlardın."
Kaşlarını çatan Baran ayağa kalkarak Sinem'in kolunu sıktı.
"Bana bak kızım, bir sıkımlık canın var onu de ben almayayım. Adam gibi bir şey diyorsak sen de adam gibi cevap ver. Asabımı bozma benim!"
Sinem korkuyla geri çekildi.
"Ta-tamam özür dilerim."
Baran geri çekildi.
"Şimdi anlat bakalım Ateş'in ne derdi var?"
Sinem gözlerini kaçırdı.
"Kusura bakma ama bunları söyleyemem, sana güvenmiyorum."
Baran yine kaşlarını çattı.
"Kızım kaç gündür peşimden ayrılmıyorsun, nereye gitsem oradasın, şüpheden kavruluyorum, gelmiş bana sana güvenmiyorum diyorsun. Sence asıl kim kime güvenmemeli?"
"Sen de bir tesadüfü çok abarttın canım!"
"Ben bu numaraları yemem, umarım başının altından türlü oyunlar çıkmıyordur. Yoksa o başını keserim ayık ol!"
"Artiste bak ya, pabucumun ergeni! Gel de kes yiyorsa!"
"Kadına şiddetten hiç hoşlanmam ama sen kadın değil, canavarsın! Geberticem lan seni!"
Korkuyla Baran'a baktım.
"Hey bir sakin olur musunuz? Ayrıca şu peşinden ayrılmama meselesi ne? Düzgünce açıklayabilir misiniz?"
Sinem Baran'dan ayrılıp yanıma geldi.
"Sonra açıklarım, zaten bundan sonra seninle konuşmak için uzun uzun vaktimiz olacak."
"Uzunca vaktim olacak derken, ne demek istiyorsun anlamadım?"
Sinem gülümseyerek bana sarıldı.
"Kızım anlasana! Bundan sonra beraber yaşayacağız! Hatta senin okuluna, sınıfına bile geldim."
Baran tiksinerek Sinem'e baktı.
"Allah kahretmesin seni, normalde sürekli gördüğüm yetmiyor bir de aynı sınıfta mı olacağız?"
Kahkaha attım, Baran neden Sinem'e böyle davranıyor bilmiyorum ama, atışmaları çok zevkliydi.
"Ben de sana bayılıyordum değil mi? Aptal şey seni!"
Baran Sinem'e yaklaştı.
"Kızım sen yürek mi yedin?"
Sinem damağını şaklattı.
"He valla Adanalı olmak bunu gerektirir, kahvaltıda bir yürek yemişim anlatamam. Efsaneydi tadı."
Midem bulanıyor sanırım. Yürek yemek ne demek ya? Öğk.
Baran da aynı şeyi düşünüyor olacak ki tiksinerek bakıyordu.
"Kızım çık git valla midemi bulandırıyorsun."
"Asıl sen çık git, burası Öykü ile benim evim. Sen kimi kimin evinden kovuyorsun?"
"Kaldık mı lan senin evine, ama hata bende ben daha ne bekliyorsam evden gitmek için. Gidiyorum!"
Baran kapıya doğru yönelirken arkasından koştum.
"Ya Baran böyle gitmesen keşke, sen ona bakma hem, benim misafirimsin sen."
Baran tebessümle bana baktı.
"Bacım ben senin misafirinim istediğim her an gelirim ama biraz tepem attı sakinleşmem lazım. Hem bizimkilere de bakmam lazım bir sürü işimiz gücümüz var. Ben gideyim yine uğrarım sana, imini timini tanımadığım bir kıza bırakmam zaten bacım dediğim kızı."
Bu çocuk çok delikanlıydı yahu.
"Baran, çok seviyorum seni be!"
Saçlarımı karıştırdı ve kapıyı açıp gitti. Ben de yeniden mutfağa, Sinem'in yanına döndüm.
"Ee, Ateş'in dediklerini anlatmayacak mısın Sinem?"
"Anlatırım kardeşim. Sen yeterki iste."
Memnuniyetle gülümsedim.
"Gel bakalım salona geçelim, bir kahve yapayım sana, onu içerken anlatırsın."
Sinem hayran hayran bana baktı.
"Görmeyeli fazlasıyla misafirperver olmuşsun bakıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Aydınlığı
Teen Fiction"Bak avuçlarına, gökyüzünü aydınlatan yıldızlar avuçlarımızdaki Karanlığı siler mi?" ☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆ Hayat hiçbir zaman onlara adil davranmamıştı. Bir düşmanlık yüzünden her bir zerresiyle karanlığa gömülen genç kız, ismini bile karanlıkla...