4. Bölüm: Kanıyorum

101 39 246
                                    

Selam Canlarım. İyi okumalarr.

♡♡♡♡♡♡♡Öykü'den♡♡♡♡♡♡♡

Ateş konuşmama dahi izin vermeden apar topar çıkmıştı. Ne bekliyordum? Yedi aydır sana kendini adam akıllı tanıtmayan, iki haftadır sırf açıklama yapmamak için yüzüne bile bakmayan biri şimdi mi açıklama yapacaktı?
İç sesim doğru diyordu. Yapmayacaktı. Akşama kadar beni burada oyalayıp akşam da başka bir bahane uyduracaktı ve yine içim içimi yiyecekti. Oflayarak başımı yemek masasının üzerine koydum, bir süre orada öylece durduktan sonra karnımdan gelen seslerle acıktığımı anladım. Kalktım ve kendime sucuklu yumurta yaptım. Sucuklu yumurta yapabildiğim sayılı yemeklerden biriydi.

Yemeğimi yedikten sonra en sevdiğim filmi izleyerek cips yedim. Aslında boş boş durmak istemiyordum bu sene son senem olduğu için ve ben konular hakkında hiç bilgi sahibi olmadığım için ders çalışmak zorundaydım. Gel gör ki bu kafayla ders çalışabileceğimi sanmıyordum. Bu sene gerçekten çok kötü bir seneydi, önümde geleceğimi belirleyecek bir sınav vardı ama ben hafıza kaybı geçirdiğim için önceki senelerin konularını hatırlamıyordum, şansa bakın ki sınavda son dört senenin konuları vardı. Ne yapacağımı bilmiyordum, dershaneye gitsem dört senenin konularını bir senede gördüğüm eğitimle toparlamam zor olacaktı. Şu an hafıza kaybım yüzünden konuları anlamıyordum sadece not tutuyordum ve geçtiğimiz konuların ismini Ateş'e anlatıyordum. Bir an önce hafızamın geri gelmesi lazımdı ama geri gelmeme ihtimali de vardı, bu sene sınıfta da kalırdım ben.

Off en iyisi bu konuları düşünmemekti, düşündükçe daha çok kafaya takıyordum ve başım ağrıyordu.Bu durumu akışına bırakmalıydım.
Akışına bırakacağımı hiç sanmıyorum.

Bu düşünceyi bırakıp Ateş'i kafaya takmaya devam ettim. Nereye gitmişti? Neler çeviriyordu? Neden yine beni geçiştirmişti? O mesajda ne vardı? O mesaj işkence videosu muydu? Kafamda türlü türlü sorular varken filme adapte olmak çok zordu. En iyisi uyumaktı çünkü uyursak geçerdi ve bu sorulardan kurtulurdum. Yavaşça kumandayı elime alıp televizyonun sesini kıstım ardından içindeki cipsleri bitmiş olan kâsemi sehpaya koyarak koltuğa yattım.

♥︎♥︎♥︎

Başım kanıyordu, karnım kanıyordu, camların girdiği ayaklarım kanıyordu. Kanıyordum. Ben böyle kanarken karşımda gördüğüm, çaresizlik içinde yalvaran yaklaşık ondört-onbeş yaşlarında üstü başı kan içinde, özenerek taradığı saçlarının kan rengi aldığı küçük bir kıza bakıyordum.

Pekala biri burda neler olduğunu anlatabilir mi?

Kızın kollarına jilet atıldıkça sanki canımdan can gidiyordu. Ama durmuyorlardı, üstelik o adamı da kanatıyorlardı. O adam kimdi? Onlar o adama eziyet ettikçe kız ağlayarak yalvarıyordu.

"Lü-lütfen babama zarar vermeyin ne olur yapmayın bunu bana. Bakın alın bedenimi. İstediğiniz bu değil mi? Bana sahip olmak istiyorsunuz. Alın beni ama ne olur ona bunları yapmayın. Lütfen durun artık."

Karanlığın Aydınlığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin