Devrim'le meyhaneye salına salına girişimiz bizi tanıyan tüm gözlerin odağı olmamızı sağlamıştı. Belki de yıllardır yan yana durmak bir yana, birbirini görünce yolunu çeviren iki kişi olduğumuz için bu bakışları görmek çok da şaşırtıcı değildi. Devrim'e yandan bir bakış attığımda benimkinin aynısı olduğuna emin olduğum o gülüşü yüzünde görmek içimde bir şeyleri yeşertmişti.Onu tanıyordum.
Masaya yaklaştığımızda Uğur, Ali ve Mehmet ayağa kalktı. Devrim ufak bir baş selamıyla direkt boş sandalyelerden birine yerleşti. Ben ise çocuklarla tek tek el sıkışıp Devrim'in yanına oturdum. Masadaki sessizliği bana dönerek Uğur bozmuştu.
"Davet ederken gelmeyeceğine emindim yine de şansımı denemek istemiştim. Beni şaşırttığını söylemeden geçemeyeceğim."
Yüzüme yalandan alıngan bir ifade yerleştirip gözlerimi Uğur'a diktim.
"Dil ucuyla öylesine davet edildiğim yerdeyim şu an öyle mi? Vay be Uğur, aşk olsun!"
Uğur gergin bir ifadeyle elini ensesine getirip kaşımaya başladı. Bu hareketin peşine uzun bir açıklama geleceğine emin olarak arkama yaslanıp kollarımı göğsümde kavuşturdum.
Panikle konuşmaya başladı Uğur. "Hayır kardeşim büyük bir özlem ve istekle çağrıldığın yerdesin."
"Yeni gelin gibi kaçtığın yerdesin oğlum boş trip yapma. Bu masada trip atma hakkına sahip olan en son insan olabilirsin."
Mehmet'in ağzındaki sigarayı yakmaya çalışırken kurduğu cümle, benim kaşlarımı çatmama sebep olurken diğerlerine kahkaha attırmıştı.
"Ocağı baş kurtlarını yeni gelin yaptığımızı duysa sinirden bayılırdı herhalde. Allahtan bizim çocukların yerine geldik de kimseye serum yedirmeden eve dönebileceğiz."
Tek umudum Aliyken kurduğu cümle ile kalan son sağlam kalem de yıkılmıştı. Bu gecenin hedef tahtası belli ki ben olacaktım. Hak etmiyor olduğumu düşünmüyordum. Fakat bu düşünce bile uzun bir süre tahammül edebileceğimi göstermiyordu.
"Kafa dağıtmaya gelmişken germeyin yavru kurdumu, zor ikna oldu zaten."
Devrim'in sahiplenici tavrı beni eski günlere götürünce özlemle yumruğumu sıktım. Elimin masanın altında kalıyor oluşu şu an benim adıma büyük bir şanstı.
Uğur aniden aklına bir şey gelmiş gibi kafasını kaldırıp bakışlarını Devrim'den çekip bana çevirmişti.
"Harbiden oğlum nasıl geldin lan buraya. Tamam derken bile siksem gelmezsin gibi bir ifade vardı yüzünde."
Devrim yüzünde beliren şeytani bir ifade ile yanağımdan bir makas almış Uğur'a çevirmişti bakışlarını.
"Uğurcum yüzündeki ifadeyi doğru okumuşsun sen siksen sahiden gelmezdi."
Mehmet şaşkın bakışlarıyla Devrim'e dönmüş takdir eden bir tavırla Devrim'in omuzuna pat pat yapmıştı.
"Oğlum ben çocukluktan beri Buğra seni siker diye düşünüyordum. Bu imaya hem çok şaşırdım hem de takdir ettim seni. Üşenmesem alnından bile öperdim."
Ben şokla ağzım aralanmış bir şekilde Mehmet'e bakarken diğerlerinin yüzünde bıkkın bir ifade vardı.
"Ne pis bir herifsin sen ya insanların yüzüne bakıp kim kimi siker diye mi düşünüyorsun?" demişti Ali yüzünü buruşturarak.
Mehmet omzunu silkerek gözlerini yüzümüzde gezdirdikten sonra Ali'ye cevap vermekten geri kalmamıştı.
"Düşünüyorum tabi ki. Mesela küçükken sorsalar ben seni sikerdim, ama şu an sorsanız sen beni sikersin.
Uğur hakkında emin değilim her yola gelebilir gibi duruyor.""Kardeşim götümde gözün olduğunu bilsem yanında soyunurken beş kere düşünürdüm."
"Uğur inan götünde gözüm hiç olmadı, bunu bir kere bile dert edinip düşünmene gerek yok. Senin götü gördükçe benimki sönüyor zaten."
Tam Uğur Mehmet'e yönelecekken rakıların ve mezelerin servis edilmesiyle önüne dönmek zorunda kaldı.
Herkes önüne dönüp rakısından birer yudum alırken Ali elinde rakısıyla donakalmıştı. Aklına bir şey gelmiş gibi eakısını sinirle masaya vurup delici bakışlarını Mehmet'e çevirdi.
"Geri zekalı senin benim götümde gözün mü var piç herif?"
Mehmet kafasını sağa sola sallayıp bakışlarını Devrim'e çevirdi."Senden taktik almam gerekiyor ya. Sen herifi sikerek ikna edebilmişsin bu salağın ihtimale bile tahammülü yok."
Ali iflah olmaz bir gerzeksin bakışlarını Mehmet'e atıp önündeki yemeğe döndü. Devrim ise keyifli bir gülüşle göz kırptı Mehmet'e.
"Eve gidince yaz püf noktaları vereceğim sana. Bu iyiliğimi sakın unutma kimseye yapmam çünkü."
Devrim'e ters ters bakmakla yetindim. O ise bu bakışlara kahkahalarla güldü. Onu bu kadar eğlendiren diyaloğun bana bir posta olarak dönecek olması büyük bir haksızlıktı.
Yüzümü buruşturdum. "Beyler şu göt muhabbetini kapatsak mı artık?"
Mehmet keyifle bana baktı. "Okul nasıl gidiyor ondan bahset o zaman reis."
"İyi gidiyor demeye gönlüm el vermiyor ama kötü desen kötü de değil."
Devrim sinirle kaşlarını çattı. "Bölümde bir hoca sana takmış Buğra, doğru mu bu?"
Elimdeki rakıdan bir yudum alıp onaylamak için başımı salladım. "Öyle bir durum var ama halledilmeyecek bir şey yok. Ezdirmiyorum kendimi pek."
"Biraz ezdir kendini de zamanında bitsin okul."
Devrim benim bir şey dememe izin vermeden tok bir sesle Ali'ye cevabını verdi. "Öyle bir dünya yok Ali. Kimse kimsenin sinir topu değil ki darbe aldıkça karşı tarafı rahatlatsın. Profesör de olsa saygısını bozamaz öğrencisine."
Uğur yanında oturan Devrim'in kadehine dokundurdu kadehine. "Al benden de o kadar. Ezildikçe daha da üzerine geliyor böyle tipler. Sanki 10 yıl bana eğitim almışlar da benim için bu mesleği seçmişler. Gerekirse şikayet edilir ezdirme sen kendini kardeşim."
Omzumu silktim. "Hiç dert etmiyorum. Başkan araya girmek istedi ama umrumda değil açıkçası. Adamın derdi ideolojik duruşum çünkü."
"Saçma." dedi Devrim sadece.
Gözlerinin içine baktım. "Saçma olan ne?"
"Sanki 80'lerde yaşıyormuşuz gibi ideolojilerimiz yüzüne sorun yaşıyor olmamız. İnsanların ayrı düşmek zorunda kalması çok saçma."
Ali alayla araya girdi. "Bu düşünceni önceliğin yap ve sonraki kavganızda Buğra'ya bir yumruk daha az at."
Devrim'in kaşları çatılırken sesi sertleşti. "Ben hiçbir kavgada Buğra'ya yumruk atmadım Ali."
Bu doğruydu, hiçbir kavga bizim açımızdan yumrukla sonuçlanmamıştı. Masadakileri şaşırtan bu durum bizim gerçeğimizdi. Birbirimize karşı elimiz hiç kalkmadı, kalkamazdı da.
Yalandan birbirimizi hırpalar, bir iki tokatla dağılırdık evlere.
Benim açımdan şaşırılacak bir şey de yoktu aslında. Bana kalırsa sevgimiz gözlerimizden okunabiliyordu. Kör olmayan herkesin görebileceği şeffaf bir gerçekti bu.
İçimizdeki bu sevgi sayesinde Devrim'le bin kavgaya da girsek karşı karşıya geldiğimizde özlemle birbirimize sayıp sövmekten ileriye gidememiştik.
Umarım keyif alarak okuduğunuz bir bölüm olmuştur.
İyi geceler herkese.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reisler de Sever |bxb|
General FictionSevgi kül olduğun yerden tutuşmak demekti, aşık olmasa bunu hiç bilemeyecekti.