"BORÇ"

2.6K 39 5
                                    

Babamın ayak seslerini duydum. "Günaydın" bile demeden masaya oturdu, çayından bir yudum alıp kalktı. Ceketinin kollarını koluna geçirirken çayından bir yudum daha aldı. Daha sonra bana döndü ve "Akşama beni bekleme geç gelirim" dedi. Ona soğuk bakışlar atarken çoktan kapıyı çekip çıkmıştı.Saate baktım ve masadan kalkıp siyah montuma yöneldim, fermuarını sonuna kadar çekip kapşonunu kafama geçirdim uzun dalgalı saçlarımı önüme aldıktan sonra anahtarı alıp çantama attım. Ve çok iyi bildiğim okul yolunu yürümeye başladım. Bu yollara o kadar aşinaydım ki rüzgardan gözümün önüne gelen saçlarımı çekme gereğinde bulunmadım. Okula yaklaştığımın farkındaydım. Sokaklar yaşıtlarımla doluydu, hemen hemen hepsinin elinde sigara kolunda manitası. Annemin ölümünden sonra etrafımda hiç arkadaşım kalmadı. Git gide daha soğuk kanlı içe dönük bir kız olmuştum. Bu halimden pek şikayetçi olduğumda söylenemez tabi. Okula girdim ve cam kenarında ki sonuncu sırada yerimi aldım. İlk ders edebiyattı Esma öğretmen içeri girdi "Günaydın" dedi ona hep bi' ağızdan yanıt verdik, "sağol". Hoca tam konuya başlamışken telefonumun o cırtlak sesi bütün sınıftaki öğrencilerin şaşkınlıkla bana dönmesini sağlamıştı. Esma hocaya dönüp " Çıkabilir miyim? Sanırım önemli" dedim. Esma hoca başıyla onaylamıştı. Dışarıya çıktığımda telefonumun üstünde bi' numara yazılı olduğunu gördüm. Şaşırmıştım beni kim niye arardı ki? Telefonu biraz korkarak bi o kadar da heyecanla açtım.
"Alo,hazal sen misin?" dedi bi adam boğuk bi sesle.
"Evet, siz kimsiniz?" Emin ol kim olduğumu öğrenmek istemezsin" demesiyle kaşlarımı kaldırmıştım. Bu konuşma değişik bir hal alırken adam " Baban burda, şuan hastaneye gitmesi gerekiyor, bence onu birazdan sana mesaj olarak atıcağım yerden al" demesiyle başım dönmüştü "Acaba babamda annem gibi ölür müydü?" Ben aklıma böyle korkunç şeyler getirirken telefonum titremişti, cebimde ki üç kuruş parayla okulun karşısında ki taksi durağına koştum. Adama beni götürmesi gereken yeri söyledim. Bi yandan da daha hızlı gitmesi için bağırdım ona. Sanırım o an yürek yemiştim benden yaşça büyük ve onun arabasında yalnız başımayım. Allah bilir babam başını yine nasıl bir belaya bulaştırmıştı ve gideceğim yerde beni ne beklediğini merak ediyordum fakat buna dair hiç bi' fikrim yoktu.
Taksici beni indirir indirmez etrafıma bakınmaya başladım. İçimdeki sinirli hazal "Ah baba inin cinin top oynadığı yerde senin ne işin var?" diyordu ve haklıydı. Bi an o sese son verip kendimi içeri attım. Ben daha kendimi bu sessiz ve karanlık ortama alıştırmadan birinin elini sağ kolumda hissettim. Mekana o kadar dikkatli bakıyordum ki o el ürkmeme sebep olmuştu. Hemen elimi geri çektim ve karşımda ki adamın bana sırıtarak baktığını farkettim sanki beni daha önceden tanıyormuş gibi bir hali vardı. Tam ağzımı açıp adama babamı sorucaktım ki "Haldun bey odasında seni bekliyor" dedi. Döndüm mekana baktım, adama baktım ve ordan kaçıp gitmek istedim. Öyle ürkütücü bi' yerdi ki sanki her an heryerden biri çıkıp üstüne saldırıcak gibi bir his uyandırıyordu içimde. Bi an gitmekle kalmak arasında tereddüt etsemde işin ucunda babam vardı onu bilmediğim bi' halde bırakamazdım, en azından durumunu öğrenmem lazımdı. Uzun boylu siyah giyimli adamı takip etmeya başladım. Adam kolidorun sonunda durdu. Derin bi' nefes aldım ve kapıyı tıklatmasını bekledim. Siyah giyimli adam kapıyı tıklattı ve "Haldun bey kız geldi" dedi. Haldun bey; "İçeriye gir küçük kız" dedi. Adam bana yol verdikten sonra kapıyı kapatıp çıktı. İster istemez odayı süzmeye başladım. Oda çok geniş siyah deri koltukları olan havasız bi' yerdi . Haldun bey yanında ki kısa boylu ve geniş omuzlu adama "Getirin" der gibi kafasıyla işaret verdi. Bu benim dahada heycanlanmama sebep oldu, kısa boylu adamın gittiği yeri takip ettim ve adamın geri gelişiyle gözlerimin dolması bir oldu. Babam kanlar içinde adamın kollarına tutunmuş vaziyetteydi. Şaşkınlıkla ona baka kalırken ne yapıcağımı bilemedim hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Hızlıca adamın kollarından babamı aldım ve haldun bey'e dönüp " neden bunu yaptın ona" diye bağırmaya başladım. Haldun bey yüzünde alaycı bi' ifadeyle "güzelim babana yaptıklarım hiç birsey bide sen sana yapıcaklarımı gör" dedi. O an ağlamayı kesip ter dökmeye başladığımı farkettim. Hiçbirşey söylemeden kapıya yöneldim. Kollarımda babam ve elime sinmiş henüz sıcak olan kanıyla yürümeye başladım. Babamın sağ kolu omzumdaydı ve sol kolunuda elimle sıkıca tutuyodum. Babam annem öldüğünden beri bayağı zayıflamıştı ve bu onu taşımamı kolaylaştırmıştı. Ama şuan tek sıkıntımız babamın ağırlığı değildi, başımızda ciddi bi bela olduğu kesindi. Dışarıya kendimi zar zor attım ve bi' taksi çevirdim. Normalde pek taksiye binen bir tip değilim genellikle minibüs ve otobüsler tercihimdir fakat bu durumda pekte mümkün gibi görünmüyodu. Eve yaklaştığımızda cebimde para olmadığını ve zaten çantamıda okulda unuttuğumu farkettim. Taksi metreye iyice yaklaştım ve 35tl yazdığını gördüm. Sanırım bugün kötü bi' günümdeydim, gerçi benim hiç bir günüm güzel geçmezdi o ayrı mesele. Kanlı elimi babamın cebine daldırdım ve elime gelen ilk 20 tlyi adama uzattım "üstümde fazla para yok ve cidden zor durumdayım" dedim. Adam "neyse" dermiş gibi başını salladı. Kapıyı zarla zorla açıp taksiden inmeyi başardım ve evin kapısına yöneldim. Babamı kollarımda düzeltip dengemi sağladım ve cebinden anahtarı alıp kapıyı açtım. İçeriye girdim, babamı koltuğa yatırdım. Ayakkabılarını çıkardım, elime bi' su ve bez alıp yanına geçtim. Dayanamayıp tekrar ağlarken sordum "Baba sana bunu neden yapıyorlar?" Bu gerçekten canımı yakmıştı hiçbirzaman yıkılmaz sandığın kollarında güvende hissettiğin adamın, babamın şuan tamamen güçsüz oluşunu izlemek, evet bu canımı yakmıştı. Babam gözlerini azıcıkta olsa aralamaya çalışıp " senin yüzünden" dedi. Gözlerimin dolduğunu farkettim. Benim yüzümden olan neydi? Yine mi annemin ölümü? Belkide babam haklıydı tüm bu olanlarım suçlusu bendim. Annem benim okul masraflarımı karşılaya bilmek için üst mahallede ki ayşe teyzelerin merdivenlerini silerdi. Bundan 2 yıl önce yine merdiven silmeye gitmişti. Silerken en üst kattan aşşağı yuvarlandı. Fazla kan kaybından hayatını kaybetti. Eğer bi' kaç dakika daha erken yetiştirile bilseydi hayatı kurtula bilirdi, ama olmadı. Sabah ter içinde uyandığımı farkettim. Rüyamda annemi görmüştüm bana "seni seviyorum bunu unutma" demişti. O an mutlu olsamda içimde hep bir yerlerde onun eksikliğini hissetmek bana acı veriyordu. Hızlıca kendimi toparlayıp yatağımdan kalktım. Banyoya geçip sıcak suyla duş aldım. Hızlıca duştan çıkıp giyindim, ben bunları yaparken babamın sesi soluğu çıkmıyordu. Derken salona doğru ilerledim pike koltuğun üzerine öylece bırakılmıştı. Askıda ceketi de yoktu, evde olmadığını anlamıştım. Annemi kaybettiğim gün aslında babamı da kaybetmiştim. Babam annemin ölümünden hep beni suçladı, görmezden geldi. Bu yüzden kendime bir iş bulmam gerektiğini biliyordum. Ve o gün okula gitmeyip evimizin ve okulun yakınlarında kendime göre iş aramaya karar verdim. Mutfağa yönelip tabağıma mısır gevreği doldurdum ve birazda süt. Azda olsa karnımı doyurduktan sonra evden çıktım. 18 senedir yani doğdumdan beri Üsküdar'da oturduğum için her yeri adım gibi biliyordum, yinede fazla uzaklaşmak istemiyordum. Üsküdar meydanını biraz turladıktan sonra aradığım işin burda olmadığını anladım ama bu küçük gezinti bana iyi gelmişti. Daha sonra okula doğru yürüdüm çıkışa yetişip miraydan ders notlarını aldım. Miray benim okulda ki tek arkadaşımdı çok iyi kalpli, temiz, saf bir kızdı. Miray'dan notları aldıktan sonra eve doğru yürümeye başladım. Okulun iki sokak üstündeyken bi' pastaneye rastladım, burası öğrencilerin okuldan kaçtıklarında vakit geçirdikleri yerdi. Daha önce bizimkiler aralarında konuşurken eleman aradıklarını duymuştum da pek dikkatimi çekmemişti. Şansımı denemek istedim pastanenin kapısını açtığımda suratıma bi sıcaklık ve sıcaklıkla birlikte pasta kokuları vurmuştu. Gerçekten güzel bi' kokuydu. İçeriyi gözlerimin ucuyla süzmeye başlarken bi' ses "Buyrun" dedi. "Ee, ben öğrenciyim ve işe ihtiyacım var acaba sizinde bi' çalışana daha ihtiyacınız var mı?" Adam biraz şaşırmış gibi yüzüme baktı ve "Kaç yaşındasın?" diye sordu. "18" dedim ve alt sokakta ki lisede okuduğumuda ekledim. "Daha önce böyle bir yerde deneyimin oldu mu?" dedi adam ben de kısa bi' cevapla "Hayır,yok" dedim. "O zaman bu ilk olsun pazartesi başla" dedi. Çok şaşırmıstım napıcağımı bile bilmediğim bu yerde işe alınmıştım. Ben şaşkınlıkla adama bakarken "Korkma ne yapıcağını pazartesi öğretirim çabuk kaparsan bu iş senindir" dedi. Adam sanki aklımı okumuştu. Bana pastanede yapıcaklarımı ayak üstü anlattıktan sonra elini sıktım ve koşar adımlarla eve yürüdüm. Atla kovalayanım yoktu tabikide ama bi' an önce eve gidip babama bu haberi vermek istiyordum. Sanırım bugün şanslı günümdeydim. 2 sene sonra az da olsa yüzümde bi' tebessüm olduğunu farkettim. Böyle küçük şeylerden mutlu olabilmek güzeldi. Eve girer girmez "Babaaa" diye bağırmaya başladım. Babam salondaydı öylece durmuş duvarlara bakıyordu. Derin bir nefes alıp tam karşısına oturdum." Bi' sorun mu var" dedim. Yüzüme baktı ve kafasını salladı. Gerçekten bi' sorun vardı, evet. Bi' günümde iyi geçemezdi dimi? Gözlerinin içine baktım "Baba neler oluyor, o adamlar seni neden bu hale soktular?" diye sordum. Bi süre cevap vermedi tam ağzımı açıp bi' şey söylicekken "O adamlar tefeci ve benim şuan onlara tam olarak 350 milyar borcum var" demesiyle kanın beynime çıkması bir oldu. Afalladım 350 milyar bizim için çok ciddi ve büyük bi' rakamdı ayrıca ödememiz imkansızdı. "Ve ödemezsem işim bitti" dedi. Bu yine gözlerimin dolup taşmasına sebep oldu. Annem öldüğünden beri böyleydim işte biraz sulu göz. Babama sinirli bi' şekilde baktım kelimer tükenmişti artık ne diyebilirdim ki. Babam "Bana bi teklif sundular hazal" dedi sibirya soğukları sesiyle. Kafamı "ne" dermiş gibi salladım."Bi genel evde yardımcısı olmamı, ona kız bulmamı istedi" demesiyle beynimde ki bütün sinir hücrelerimin gerildiğini hissettim. Biz nasıl bu hale gelmiştik, benim babam dediğim adam nasıl bu kadar utanç verici bi insan olmuştu? Hemde 18 yaşında genç bi' kızı varken bunu nasıl yapardı? Bi' an yüzüne tükürürcesine "Yazıklar olsun bide kabul ettin dimi?" dedim. Soğuk bi sesle "Bunların hepsi senin suçun bide hesap mı soruyosun" dedi. Artık benim bi' babamda yoktu. O gün genel evde çalışıcağını öğrenmiştim ve daha sonra benide yanına alıcağını bilemezdim...

Not:Arkadaşlar bu yeni ve ilk yazdığım hikayem beğenmenizi umuyorum. Bi' kusurum olmuşsa ya da beğenmediğiniz yerleri, yoruma yazabilirsiniz ☺

BİR ACIYA YATMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin