"HUZUR SEMTİ"

1.3K 22 3
                                    

Babamla girdiğim restoranın kapısından, başka bir adamla genelevden ayrılıyordum. Yankı bugün benim genelevden kurtuluşum olmuştu. Dışarının havasını alır almaz içime bir huzur çökmüştü, huzur olduğunu biliyordum ama tadını alamıyordum. Bu da başka bir acıydı işte. Annemin ölümünden sonra ne çok şey değişmişti hayatımda, başta ben bile olmak üzere herkes, herşey değişmiş gibi geliyordu. Değişiklik herkes için iyi olabilirdi tabi ama bu dozda değişikliği kim isterdi?
Yankıyla genelevden ayrıldıktan sonra arabasına doğru yürüdük. Yankı kapısını açıp oturmuştu bile. Ondan hemen sonra bende bindim arabaya ve burdan tamamen uzaklaşıyorduk. Bu uzaklaşmanın temelli olmadığını biliyor ve yine anı yaşıyordum. Bu benim hayat felsefemdi; "Anı yaşa!" diyordu hep içimde ki felsefeci. Bende onun dediğini yaptım, ağlamam gereken yerde ağladım, gülmem gereken yerde ise güldüm. Çünkü böylesi daha iyi hissettiriyordu. Arabanın içinden dışarıyı, sokakları, yolları seyrederken kendimi çok uzak bir yere gitmiş ve daha yeni Türkiye'ye geri dönmüş gibi hissediyordum. Genelev bana çok uzaktı, genelev bana tuzaktı,genelev bana duvardı, dört duvardı. Ve genelev ölen kadınları çürümesinler diye soğukta tutan bir morgtu. Bi' an aklıma Nehir geldi oda orda zorla tutuluyordu ve halinden hiç memnun değildi. Eğer bir gün elimi kolumu bu işten kurtara bilirsem onuda ordan alıcağıma and içmiştim.
Nereye geldiğimizi anlamaya çalışarak etrafıma bakındım. Burası sessiz bir yerdi. Yankı bana dönüp "Burası Çengelköy, diğer adıyla "Huzur Semti" dedi. Tam karşımda duran villaya baktım, sanırım burası onun eviydi ve muazzam görünüyordu. Ben büyülenmişcesine etrafıma bakarken "Hadi içeri geçelim konuşacak çok şey var daha" dedi. Ona ayak uydurdum ve eve doğru yürüdük. Ve tam da tahmin ettiğim gibi evin içide ayrı bi' görsel şölendi. Yankı ceketi çıkarttı ve kendini yumuşacık koltuğa yaydı. Bende çok yorgundum, çok rahat olamasam da boş koltuğa oturdum. Yankı biraz dinlendikten sonra "Kendime kahve yapacağım ne içersin?" diye sordu. Hiç düşünmeden "Nescafe" dedim. Yankı içeceklerimizi getirdikten sonra "Nerden başlasam anlatmaya bilemedim şimdi" dedi gülümseyerek. "Anlatmak istemiyorsan" dedim ve sözümü kesip anlatmaya başladı. "Annem ve babam seni aldığım genel evde beni dünyaya getirmiş ve bakamayacaklarını düşünüp yetimhanenin kapısına bırakmışlar. Aslında yetimhanede Selin vardı onunlayken hiç sıkılmazdım, onunla oynarken gülerken koşarken hatta ağlarken bile. Selin ve ben 6 yaşındayken, Selin'i koskoca araba galerisinin sahibi ve çocuğu olmayan ciddi anlamda zengin bir aile benden aldı. Onun yokluğu beni 8 yaşıma kadar süründürdü, köpek gibi. Bir gün aynı aile gelip benide almak istedi ve aldı. Beni almalarının sebebinin Selin olduğunu sonradan öğrenmiştim ve gerçekten hoşuma gitmişti. Ben büyüdükçe Seline aşık olmaya başladığımı farkettim. Aslında ben ona bir yaşından beri aşıktım ama farkına geç varmıştım. En kötüsüde yetimhanede aşık olduğum kızla artık kardeştik. Selinle tam 15 yaşındaydık ve benim duygularım gram değişmemişti. Bir gün hep birlikte babam bizi at çiftliğine götürüyordu, taa ki arkadan gelen tırın arabanın üstüne binmesiyle ikinci kez hayatım kararmıştı. Annem, babam, Selin ölmüş, bende kıl payı kurtulmuştum.Ve ben gelmeyecek bir gidene hala aşığım Hazal" dedi.
O bunları anlatırken ben olduğum yerde şok üstüne şok yaşıyordum. Gözlerim dolu doluydu bu sefer yalnız değildim onunda gözleri dolmuştu. Bu hikayenin bir yeri bana değişik bi' acı vermişti ama aldırmadım. Benden daha kötüleride var demek ki diye düşünüp şükr ettim. Kahvemden bir yudum daha alıp kendime gelmeye çalıştım ve Yankıya dönüp "İyi misin Yankı?" diye sordum. Soğuk bir şekilde kafa salladı ve kahvesinden bir yudum daha aldı. Ben hala olayın tek kısmında kalmıştım "Gelmeyecek bir gidene hala aşığım Hazal" kulağımda çınlıyor gibiydi. Yankının sevdiği vardı demek. Neden bu kadar şaşırıp üzüldüğümü bilmiyordum ama artık ayılmam için kalbim beni cimcikliyordu. Yankı kahvesini içtikten sonra bana bir oda gösterdi ve “Keyfine bak ben biraz kestiricem" dedi. O odasına gidip uyurken bende odaya geçip camdan dışarıyı seyretmeye başladım. Ben neredeydim ve böyle nereye gidicektim? diye düşünüp dururken uyuya kalmıştım. Sabaha karşı, birisi omuzlarımdan sarsmışcasına garip bir duyumsamayla fırladım yataktan. Bir daha da uyuyamadım. Gözlerim tavana dikili, yatağın bir yanına büzüşüp günün ağarmasını bekledim.
Bir türlü geçmek bilmeyen dakikalarım saatlerin umarsız tutsağı ben, bu acı dolu hayattan yakamı kurtara bilecek miydim acaba?
Gün ağarmıştı ve ben dizlerimin üstünde uyuya kalmıştım. Ayağa kalktım, sersem gibiydim. Salona doğru yürüdüm saate baktığımda dokuza geliyordu. Belli ki yankı uyanmamıştı, odasına doğru sessiz adımlarla yürüdüm ve kapısının aralık olduğunu farketmemle kafamı içeriye uzatmam bir oldu. Yankı uyuyordu ve çok masum gözüküyordu. Onunda yaşadıkları kolay değildi. Bi' an kıpırdadığını gördüm ve gözlerini bana dikmişti. Arkamı döndüm tam yürümeye başlarken "Hazal" dedi. Bu ses...
Bu ses bana tuhaf geliyordu içimde bi' burukluk oluşturuyordu. Döndüm ve "Efendim" dedim. "Günaydın" dedi, "Günaydın" dedim. Ve tekrar salona yürümeye başladım. Acıktığımı hissetmiştim ama burası benim evim değildi. Mutfaktan bir şeyler almaya utanmıştım. Biraz sonra yankı da salona geldi. "Hazırlan dışarda kahvaltı yapalım" dedi. İçimden hiç birşey yapmak gelmiyordu, öylece beni bıraksın istiyordum bıraksın ve gitsin. Ama beyimiz beni bir şartla kurtarmıştı ve biz bu saçma oyuna daha yeni başlamıştık, kimse hiç bir yere gidemezdi, ben bile. Odama yani, Yankının evinde bana uyumam için verilen odama girdim. Odanın içinde ki dolabın kapağını açtım içinde sadece bir kaç eşofman, pijama ve tişört olduğunu farkettim. Dışarıya eşofmanla çıkamazdım tabikide. Ben dolabı karıştırken Yankı içeriye girdi ve "Ah doğru ya sana giyicek bişeyler lazım" dedi. Evet giyicek tek birşeyim bile yoktu üstümdeki pijamalar dışında. Yankı biraz düşündü ve düşünürken birşeyden rahatsız olmuş gibi gözlerini kıstı. Kafasını kaldırıp derin bir nefes aldı, bana döndü ve "Gel benimle" dedi. Yankının aklından geçenleri anlamamıştım ama merak etmiştim. Odadan çıktık ve kolidorun sonunda ki odanın önünde durduk. Yankı elindeki anahtarla kapıyı açarken çok tedirgindi. Kapı açıldığında bu odanın bir genç kız odası olduğu çok belliydi. Duvar da kumral uzun saçlı, masum bir kızın resmi vardı. Tahmin edebiliyordum burası Selinin odasıydı ve yankı odaya o kadar ağlamaklı gözlerle bakıyordu ki bir an yığılıp kalıcak sanmıştım. Yankı, kırmızı etrafında değişik desenlerle Selin yazan dolaba yöneldi ve "İstediğini giyebilirsin" dedi. Buz gibiydi sesi ciddi anlamda buz gibiydi. Yankıya dönüp "Yankı ben böylede gelebilirim" dedim. Dedim demesine ama Yankı dinlemeden odadan çıkmıştı bile. Dolabı iyice süzdüm ve mavi bebe yaka günlük bir elbise seçtim. Altına siyah çizme,bir kaç makyaj malzemesi ve birde kol çantası alıp odadan çıktım. Kendi odamda hızlıca giyindim. Makyajıma geçtim, hafif bir pudra ve eyelinerle işi bitirdim. Saçlarım zaten dalgalı ve uzundu onlara dokunmadım. Çantayıda kapıp hızlıca odadan çıktım. Yankı hazırlanmıştı bile salonda beni bekliyordu. Yanına utana sıkıla gelebildim. Hem sevdiği kız hemde kardeşi ölmüştü ve ben ona ait olan kıyafetleri giyiyordum. Yankı benim geldiğimi farkedicek olmalı ki bana döndü ve baştan aşşağı beni süzdü. Yankı yaklaşık yarım dakika bana bakmıştı öylece. Sanırım selin gelmişti aklına derken Yankı gözlerini gözlerimle birleştirip "Ona benzemişsin" dedi. Kendimi babamdan sonra ikinci defa kullanılmış hissetmiştim. Bu sefer elbiselerle kullanılmıştım, elbiselerle onun sevdiği kıza benzemiştim ama bu düşünce bir an kendime kızmama sebep oldu ve bu bencillikti. Çocuk bana iyilik yapmıştı buna rağmen benim düşündüklerim saçmaydı. Bir kaç dakikalık bakışmadan sonra Yankıyla birlikte bir kahvaltıya çıkmak için hazırdık. Evet bu bir erkekle ilk yemeğimdi ve ben bundan sonra erkeklerden daha çok kazık yiceğimi hiç düşünmemiştim....

Arkadaşlar sınav haftasında olduğum için bir süre yazamayacağım. Anlayaşınız için teşekkürler.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİR ACIYA YATMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin