Uyandığında ahşaptan bir evdeydi.Yataktan doğruldu.Etrafına baktı.Ufak bir odadaydı.Eşyalar oldukça eski görünüyordu.Bizim antika diye nitelediğimiz eşyalar gibi.İki tane gaz lambası aydınlatıyordu odayı.Gaz lambası mı?Anlamamıştı.Tavana baktı.Florasan veya benzeri bir aydınlatma aleti yoktu.Sonra bazı ayak sesleri duydu.Biraz ürkmüştü.İçeri yaşlı bir adam girdi.Elinde bir sürahi vardı.Daha doğrusu testi.
-Uyandın mı delikanlı?
-Burası sizin eviniz mi?
-Evet.
-Ben nasıl geldim buraya.
-Yolda gelirken bi'ağacın dibine yığılmış kalmışsın.Arabama aldık seni.
-Afedersiniz ama hangi yıldayız?
-856. sene.
-Yani Miladi karşılığı 1452.Ne?1452 mi?
-Noldu evladım?Neden bu kadar şaşırdın?
-Be..ben gelecekten geldim.
-Hahaha!İlahi çocuk.
-Hayır ben gerçekten gelecekten geldim.Şu üstümdekilere bakın.Hiç bu zamanın kıyafetlerine benziyo mu?
-Belki farklı bi millettensindir.
-Hayır ben halis Türk'üm.
-Kafanı bir yere çarptın galiba.Sen en iyisi biraz dinlen.
-Hayır,bakın;sene 1452.Bundan bir yıl sonra İstanbul yani Konstantinapolis'i 2. Mehmet fethedecek ve ismi Fatih Sultan Mehmet olarak değişecek.
-Tamam evladım sen şimdi biraz dinlen,sonra konuşuruz.
Yaşlı adam kapıdan çıktı.Fatih'in kafası çok karışmıştı.En iyisi bunları düşünmemekti.O da öyle yaptı.Biraz dinlenmeye çalıştı.Ama yapamadı.Sonra içeri tekrar aynı amca geldi ve Fatih'e bazı kıyafetler getirdi.O arada tanıştılar.Adamın adı Abdullah'tı.Adam çıktıktan sonra Fatih üstünü değiştirdi.
Herkes uyumuştu ama Fatih hala uyuyamamıştı.Dışarı çıktı ve biraz hava aldı.Sonra nedense uykusu geldi ve yattı.
Sabah ev halkıyla beraber kahvaltı yapıldı.Sonra herkes bir yerlere dağıldı.Herkes işinin başındaydı.O da onlara yardım etti.Akşam oldu.Akşam yemeği yendi.Fatih biraz dolaşmak istedi ve evden çıktı.Bizim zamanımızdaki gibi değildi,her yer yemyeşildi.Güneş hala batmamış,batmak üzereydi.Kızıllığı gönlü temizliyordu.Ormana doğru yürüyordu.Bir çıtırtı duydu.İki üç saniye sonra boynunda bır bıçak hissetti.Kıpırdayamıyordu ama onun da silahı vardı.Birden kılıçtan kurtuldu.Kendi kılıcını kınından çıkardı ve savaşmaya başladılar.Karşısındaki dişli bir rakipti.Uzun süre mücadele ettiler.Fatih onun kılıcını kaybetmesine sebep oldu.Onu ağaçla arasına sıkıştırdı.Silahı boynuna getirdi.Ellerini de kelepçe gibi tuttu.Dikkatli dikkatli gözlerine baktı karşısındakinin.Kadındı.Fatih kalbinde bir şeyler hissetti,daha önce hiç böyle olmamıştı.
Kadın ona çok sinirli bakıyordu.Yüzü peçeyle kapalıydı ama gözlerine bakmak ona yetiyordu.Birden kız konuşmaya başladı.
-Kimsin?Ne işin var burada?
Sesi şiir gibiydi.Evet evet;şiir.İlk defa böyle bir benzetme yapmıştı.Fatih kıza karşılık verdi kahverengi gözlerinde kaybolarak.
-Benim adım Fatih.Gezmeye çıkmıştım,birden bana saldırdın.
-Benim peşimde değil miydin?
-Seni daha önce hiç görmemiştim.Hem neden senin peşinde olayım?
-Beni takip ettiğini sanmıştım sadece.
-Etmiyordum.
Fatih kızı bırakmıştı.Ama unutamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tarihe Kazınan Aşk
Teen FictionBir adam... Yıllarca tarih peşinden koşan bir adam. Bir gün bir yanlışlığa kurban gider. Ama bu onun için iyi olacaktır.Yıllardır karşısına çıkmayan şeyi "aşk"ı bulacaktır. Macera dolu serüvenler eşliğinde heyecanlanacak ,sıcak bir aşk hikayesiyle ı...