Aşk;kahverengi gözlere deryalar sığdırabilmekti...

85 4 0
                                    

Fatih eve varmıştı ama aklı hala o kızdaydı.Yüzünü görmemişti.Aklında sadece gözleri vardı.Kahverengi gözleri.İşte o zaman hayatındaki koca eksikliği fark etmişti.Aşk...Ama artık o da tamdı.Çok tuhaf gelmişti.Kalbi her zamankinden daha farklı çarpıyordu.Bunları düşündükçe aklına gözleri geliyordu ve tekrar tekrar mest oluyordu.Tamamlanmış hissediyordu.Ayaktaydı,oturmuyordu.Aslında oturamıyordu.Yüreği hopluyordu resmen.Tavşan gibi zıplıyordu.Yüzünde kocaman bir tebessüm vardı her zaman.Bunu ev halkı da fark etmişti.Evde bir delikanlı vardı.Kapıyı tıklayarak içeri girdi.

-Fatih abi,iyi misin?

-Evet.Noldu ki?

-Her zamankinden farklı davranıyorsun.Bi tuhaflık var sende.

-Yok bişey.Mutluyum biraz.

-Biraz!

-Evet,azcık.

-Tamam.Allah rahatlık versin.

-Sağol.Sana da.

Delikanlı odadan çıktı.Fatih uyuyamıyordu.Onu bir daha nasıl görebileceğinin hesabını yapıyordu.Düşündükçe heyecanlanıyor,kalbinin ritmi değişiyordu.Bir o yana döndü,bir bu yana.Ters yatmayı bile denedi.Olmadı,uyuyamadı.Onu düşünmeye karar verdi.Sonradan kendisi uyuyakalmıştı.

Sabah olduğunda ilk aklına gelen oydu.Kahvaltı yapamadı.Evdekiler onun için endişeleniyordu.Ama o bunun farkında değildi.Evdekilere ev işlerinde yardım etti.Sonra izin isteyerek o kızı gördüğü yere gitti.Aynı ormana girdi.Bayağı dolaştı.Bulamadı.Üzülmüştü.Yüzündeki tebessüm yerini hüzne ve özleme bırakmıştı.Arkasını dönüp gidiyorken birden karşısında belirdi.Bu sefer yüzü açıktı.Saçlarının bir tutamı dışarıdaydı.Dalgalı kahverengi ve göğsünün altına kadar uzanan saçlar.Düşündüğünden çok daha güzeldi.Nutku tutulmuştu.Ne yapacağını şaşırmıştı.Yavaş yavaş toparladı kendini.

-Seni arıyordum

-Farkındayım.

Gülüyordu.Gülmek ona çok yakışıyordu.

-Adını sormadım o gün...

-İstanbul!Senin adın?

-Fatih.

(sessizlik)

-Sen nerede oturuyosun?

(eliyle işaret eder)-Şurda,ilerde küçük bir kulübede yaşıyorum babamla.

-Annen?

(biraz hüzünlendi)-Annem....Annem ben küçükken hastalıktan ölmüş.

Fatih üzülmüştü onun üzüldüğünü görünce.

-Özür dilerim.

-Ne için?

-Seni üzdüğüm için.

(gülmeye çalışarak)-Önemli değil.

İstanbul kafasını eğdi.Belli ki ağlamaklı olmuştu.Fatih elini tutmak istedi ama vazgeçti.Sadece "ağlama" diyebildi.

-Ağlamıyorum.(sessizlik)-Eee..Sen nerede oturuyosun?

-Ya benim işler biraz karışık.Burdan biraz ilerde bir evde.Benim de annem babam öldü.

-Üzüldüm.

-Üzülme.

Fatih de İstanbul da utanmıştı.Başlarını önlerine eğdiler yanaklarında çıkan gülleri farkettirmemek için.Sonra İstanbul'un babası ona seslendi.

-Benim gitmem lazım.Görüşürüz.

-Görüşürüz.

İstanbul gözden kaybolana kadar onun tatlı koşuşunu izledi.Sonra o da yoluna.Eve varmıştı.

İstanbul babasına yemek hazırladı.Sofraya oturdular.Babası çorbasını içiyordu.İstanbul ise tebessümle çorbasıyla oynuyordu.Babası ona yan gözle bir baktı.

-Kızım!

-Buyur baba.

-Noldu?

-Bir şey yok baba.

-Emin misin?

-Eminim baba.

-E iyi.Çorba çok güzel olmuş.Ellerine sağlık.

-Afiyet olsun babam.

Babası bu işte bir tuhaflık olduğunun farkındaydı.Bir kaç saat sonra yattılar.İstanbul uyuyamadı,Fatih'i düşündü.Fatih'in İstanbul'u düşündüğü gibi...

Tarihe Kazınan AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin