GÜNÜMÜZ
Zııııııır.....zıııııırrrr......zııııırrr her zaman ki gibi beni üşenmeden rüyamdan uyandırdığın için teşekkür ederim 'bay saat' diye söylendim. Daha fazla sesini duymamak için elimi hızlıca kapatma düğmesine bastırdım. Uykum kaçtığı için daha fazla oyalanmadan sıcak yatağımdan ayrılıp kendimi duşa attım. Üzerimdeki bütün yorgunluğu suyun yumuşak dokunuşlarıyla arındırdım. Duştan çıkıp hızlıca saate baktım, daha okula gitmeme 1 saat vardı. Ama daha fazla oyalanmamak adına giyinmek için dolabımın önüne geçtim. Siyah bir kot ve üzerine ona uyum sağlaması adına üzerinde siyah yazılar olan gri bir t-shirt çektim. Aynanın önüne geçtim ve turuncu saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Aynadaki, hayattan bıkmış ve hep aynı monoton hayatı yaşayan bıkkın suratıma baktım. Evet kabul ediyorum çok neşeli bir arkadaş ortamım var ve beni neşelendirmek için birinin gülüşü yetiyor fakat eve girenceye kadar. Ben eve geldikten 1 saat sonra toplantıları uzamaması halinde evde olurdu. Bana her bakışında ' sanki ona yılların verdiği acıymışım veya annemin katiliymişim gibi ' bakışı beni çıldırtıyor. Ona yaranmak için geçen yaz hergün evde kalıp yemeğini , ütüsünü yaptım. Ama sadece soğuk bir ''teşekkür'' aldım. Fakat hiç cevap vermemesinden daha iyidir diye düşündüm. Ben tam bunları düşünürken beni düşüncelerimden sıyıran sesi kulaklarımda çınladı
''Artık aşağı inip kahvaltı yapmayı düşünüyor musun ?'' dedi.
''Tamam geliyorum baba '' diye söylenip hızlıca çantamı alıp aşağıya indim. Kahvaltıyı her zaman ki gibi hazırlamış ve tabiki mısır gevreğimide. Hızla mideme indirip ona 'bu telaş da neyin nesi ' dercesine bir bakış attım. Beni duymuşçasına
''Biraz daha hızlı ol . Bugün çok önemli toplantım var''
''Tamam sakin ol bitti işte hadi çıkalım'' dedim.
Aramızda pek fazla konuşma geçmediği için her zaman ki gibi elimi radyoya uzattım ve düğmeye bastım. En sevdiğim şarkılardan biri çalıyordu. ''Arctic monkeys- do i wanna know '' Şarkının bitmesiyle okul bahçesine vardık.Hızlıca arabadan inmeye çalışırken her günki harçlığım olan 100 doları uzattı '' Teşekkürler'' diyerek arabadan indim. Kapıda Annie'yi gördüm. Birbirimize sarılıp bizim grubun olduğu tarafa yöneldik. Tam o sırada okulun nefret kusmuğu olan Jessie ve grubu bize doğru yaklaşıp omuz attı. Sinirle dönüm arkalarından baktığımda ağızındaki sakızın balonunu suratıma patlattı 'çok pısırıksın(!)' dedim kendi kendime ve gerçektende öyleyim. Bu huyumdan nefret ediyorum. Annie
''şımarık sürtükler'' diye arkalarından bağırdı.
''Boşver değmez'' dedim ve kolundan çekip, bizim grubun yanına götürdüm.
''selam çocuklar'' diye seslendi. Hepsi anlaşmış gibi
''Selam turuncuuuuuuu'' diye benimle dalga geçtiler. Başka biri söylese bozulacağım bu kelimeyi onlar söyleyince gülümsememe sebep oluyordu. Zilin bizi sınıflara davet eden çalışıyla Patch elini boynuma atıp beni sınıfa götürene kadar bir sürü espiri yaptı. Nereden buluyor bu espirileri hiç bilmiyorum. Monoton olan bu hayatımın renk kaynağı olduğu kesin. Sıkıcı ders saatlerim en son Edebiyat sınıfından çıkınca sonlandı. Nihayet bizim çocuklarla her zamanki yerimizde toplanıp çıkışa doğru ilerledik. '' Eee millet bugün nereye gidiyoruz?'' diye bizi durdurdu Teddy. Bu grupta sevdiğim arkadaşlardan bir diğeriydi. Kumral saçları hep kısaydı ve makyaj yapmadan hayatta dışarı çıkmazdı.
''Millet bugünlük beni mazur görün eve gidip proje ödevimi tamamlamam gerek'' dedim isteksizce gerçekten şu proje ödevlerinden nefret ediyorum. Gruptan itiraz çığlıkları atılırken aralarından isteksizce ayrılıp
''Görüşürüz çocuklar'' dedim. Oyalanmadan yürüme mesafesin olan evime geldim. Üstümü değiştirip rahat bişeyler giyinip bilgisayarın başına geçtim. Babamın sesini işittiğimde zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Odama gelip
''Yemeğin hazır seni aşağıda bekliyorum'' dedi. İçimde garip duygular oluştu. Genelde ben bişey yaptığımda böyle emir verirdi. Ama bu sefer birşey yaptığımı hatırlamıyordum. Sessizce aşağı inip masaya oturdum. Tam karşımda oturup bana bakıyordu. Sonra öne doğru eğilip bana bir kutu uzattı. ''Senin olanı sana veriyorum'' dedi. Şaşırarak kutuya uzandım. Titreyen ellerimle kutuyu açtım ve siyah bir kolyeye bakıp kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İDEALAR
Genç Kız EdebiyatıPlaton'a göre asıl dünya idealardır. İki gençte idealar dünyasından gelen kolyelerin birbirini tamamlaması sonucu yollarının bir bütün oluşunu anlatan macera dolu bir yolculu...