Beyaz ışık kapalı göz kapaklarının arasından süzülerek göz bebeğine bir diken gibi saplanırken acıyla açtı gözlerini.
Bembeyaz.
Devasa uzunluktaki bembeyaz odada,bembeyaz ışıkla birlikte uyandığında üzerinde uzandığı bembeyaz geniş yatakta kalktı.
Penceresi olmayan lakin gün ışığının beyaz florasan lambalarla sağlandığı odada çıplak ayaklarıyla bastı sıcak ahşap zemine.Kaş çattı Özden.
Uzun ,geniş tavanlı bu delirtici beyazlıkta gözleri umrunda olan tek canlıyı aradı hararetle.
Kumral saçları ve fırtına grisi rengindeki gözleriyle güvenebileceği yegane bedene kavuşmak için içinde bastıramadığı bir arzu ve sonsuz endişeyle bakındı etrafa."Laçin?"diye fısıldadı.
Lakin bu penceresiz bembeyaz odada ne Laçin vardı ne de başka bir ruh.
Kendisi ve sonsuzluk kadar uzayıp giden beyazlık haricinde kocaman bir hiçlik vardı.
Kapı tıklanılıp ardına kadar savrulurken yumruklarını sıkıp hırsla kendini korumak üzere vücudunu kastı.Teraryum'u görmüştü.
Daha da kötüsü Teraryum'un Ötesini de görmüştü.
Her ikisinde de kişiliğinden tüm parçalar silinip giderken nefsi açlık,susuzluk ve ızdırap gibi etini kemiren soğukla terbiye edilmişti.
Zihnini bulanıklaştıran bir ilaç yordamıyla kendinden olan canlıları gözünü dahi kırpmadan nasıl canavar olarak gördüğünü anımsadıkça sanki bir kaya kalbini eziyordu acizce.
Sanki bir başkasından damlayan kan aynı kaya parçasıyla Özden'in kalbini yerden yere vurarak eziyordu.Lakin umrunda olan tek şey ailesinin akıbeti ve Laçin'in sağasalim oradan çıkıp çıkmamış oluşuydu.
En son hatırladığı şey mahşer günüydü.
Birbirine saldıran ve öldürmek üzere nefessiz biçimde panikle hareket eden kontrolü yitirmiş herkesin arasında sis dolu bir çamura saplanan bedenini animsiyordu.
Ve bedeninin tutunabileceği tek çıplak beden olan aşığının onu hayatta tutma çabasını,telkin etmek üzere saçlarındaki çamurlu ve kanlı keçeleri okşayarak yatıştırışı...Yutkundu.
Son hatırladığında soğuktan ayazda çırılçıplak titrerken çamurda oluşuydu.
İrinli ve kan dolu yaralarını,açlıktan delirecek hale gelen aciz bünyesini ve korkudan ,endişeden pişmanlık denizinde seyre dalmış psikolojisini anımsadı.Ne olursa olsun ,dünyada görüp görebileceği en büyük kabusu yaşamış olmak bazen iyiydi.
En azından şimdi bomboş beyaz bir odada uyandığında tepki verebilecek bir duygusu dahi kalmamıştı.
Zira Teraryum'un Ötesinde vahşetin avazlarını dinlemiş ,sefaletin ve nefsin açlıkla olan savaşını görmüştü.
Daha da kötüsü kendi elleriyle,kendinden olanları bir canavar motifiyle yok etmeye çalışmış olmanın aciziyetini hissediyordu kalbinin en karanlık noktasında.İçeriye giren kız gülümserken üzerindeki mavi-beyaz renkli üniformayı düzeltti.
"Uyanmışsınız Özden Bey."dedi kız sevinçle.
"Ben de sizi uyandırmak üzere gelmiştim.""Neresi burası?"dedi Özden sinirle.
"Teraryum Genel Merkez Şube."dedi kız zarifçe.
"Yarışma sonrasında bakım ve tedavi için buraya geldiniz.""Ne?"dedi Özden odada bir ayna ararken.
"Neresi burası.""Ah,Teraryum'un Ötesi."dedi kız kibar bir gülüşle.
"Yarışmadan elenen yarışmacılar buraya gelerek...""Teraryum'un Ötesini..."dedi lakin içindeki sesle birlikte yutkundu.
Turuncu ilaç.
Özden ne yaptığını hatırlamıyordu belki ama yarı kapalı zihni ilacı kustuktan sonra gördüklerini hala atlatamamıştı.
Ses etmeden kıza bakmayı sürdürdü Özden."Yaralarınızı iyileştirdik."dedi kız elinde bir ayna uzatıp tebessüm ederken.
"Sizi cilt bakımı ve spa için uyandırmaya gelmiştim ben de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teraryum
RomanceTeraryum; genellikle cam ve plastik maddelerden imal edilen ve içinde sürüngenler, böcekler, bazı bitki türleri için kara ortamının taklit edildiği akvaryum benzeri tanklardır. Farklı ölçülerde içinde bulundurulacak canlıya göre dekore edilir. "Baya...