twenty four

3.9K 330 475
                                    

jungwon

Uykunun o tatlı kollarından perdelerin arasından sızan güneş ışığı ile uyandım. Saat kaçtı bilmiyorum ama daha şimdiden üzerime yapışan miskinliğe bakılırsa baya uyumuştum. Gözlerimi ovuşturup yataktan kalkmaya çalıştım, ama bu mümkün olmamıştı. Belime ahtapot gibi sarılmış bir çift kol işimi zorlaştırıyordu.

Dönüp kolların sahibine baktığımda uykulu gözlerim, sanki daha yeni uyanmamışım gibi sonuna kadar açıldı. Jay hyung yarı çıplak halde mışıl mışıl uyuyordu. Ne yani ben tüm gece Jay hyung ile mi uyumuştum?! İçinde bulunduğum an bunu destekler nitelikteyken vücudumdaki bütün kan yanaklarıma toplanmıştı. Anlaşılan uykunun tatlı kollarında değil, Jay'in kaslı kolları arasında uyumuşsun. Ah, arsız bir iç sesim vardı. Zaten ben onu böyle gördüğüm için kendi içimde utanırken benim ne hissettiğimi hiç düşünmüyordu.

Onu uykusundan uyandırmamaya çalışarak kollarının arasından çıkmaya çalıştım ama ne yapsam boşunaydı. Nazikçe asla çıkamazdım. Ne kadar utanıyor bile olsam uyuyor olmasının getirdiği rahatlıkla kaderime boyun eğip geri yanına uzandım. Yanağım çıplak omzuna denk gelirken huzurlu yüz ifadesini izledim. Siyah saç tutamları özenle yastığa dağılmıştı. Vücudundan yayılan sıcaklık beni de ısıtırken elimi kaldırıp saçlarının arasına attım. Yumuşacık saçları vardı. Ellerini hareket ettirdikçe daha da oynayası geliyordu insanın. Parmaklarım saçlarından yüzüne indi. Şekilli burnu, gür kirpikleri, biçimli dudakları... Yüz hatları benimkisinin aksine daha sert ve belirgindi. Bu da ona erkeksi bir hava katıyordu.

Onu bu kadar yakından inceleme zamanım hiç olmamıştı şimdiye kadar. İzlediğimde ise kalp atışlarım her zaman olduğu gibi hızlanıyordu. Her böyle olduğuğunda, onunla birbirimizin özel alanlarını ihlal ettiğimiz zamanlarda kalbim içeride çaresizce çıpınıyordu.

Jay konusunda ablamdan ötürü bu zamana kadar yaşadığım duyguların önüne geçmeye çalışmıştım. Sonuçta ablam onu seviyordu, üzüntülerine şahit olduktan sonra gidip Jay'e hissettiklerimi söylesem kendimi kötü hissederdim. Fakat ben kalbimde olan değişimleri görmezden gelmeye devam ettikçe bu sefer ben hislerimin içinden çıkamaz hale geliyordum. Bir yandan aklım hissettiklerimin, düşündüklerimin yanlış olduğunu bas bas bağırırken, bir yandan da kalbim tam tersini savumuyordu. İç sesimle birlik olup bir krallık kurmuş ve Jay'e karşı olan duygularımı bana kabul ettirmeyi amaç edinmişlerdi kendilerine.

Ve ben ona bu kadar yakın olduktan sonra aramızdakilerin sadece arkadaşlıkla sınırlı kalmasını istemiyordum.

"Günaydın bebeğim." Jay'in yeni uyanmasından dolayı boğuk çıkan erkeksi sesiyle kendime geldim. O masum masum uyurken benim bu tarz şeyler düşünmem biraz utandırmıştı. Kısık gözlerini aralamaya çalıştığı sırada omzundan kalkıp sırtımı yatak başlığına yasladım, kolları ise hâlâ belimde duruyordu.

"Günaydın!"

"Ne zaman uyandın?"

"Çok olmadı, birkaç dakika."

Mırıltılar çıkararak ellerini saçlarıyla yüzünden gezdirdi. Alt dudağımı ısırıp yutkundum. Sanki her şey onu benim gözümde daha da kusursuz kılmak için vardı. Ki odanın içine sızan güneş ışınları bile tek başına bu görevi rahatlıkla üstleniyordu.

"Gece rahat uyuyabildin mi? Seni rahatsız etmiş olabilirim." dedim, yoksa giderek ona daha çok kapılacaktım. "Sana bir sır vereyim mi?" Yatağından içinde benim gibi doğrulurken kasları şişti, gözlerim vücuduna kaymamak için çok zor duruyordu. Azıcık baksana ya... Sabah sabah gözümüz gönlümüz açılır. Sırtını yatak başlığına yasladıktan sonra yüzüme doğru eğildi. Hazır yataktayken... Öhöm öhöm. Sabah sabah gözümüz gönlümüz açılır mıydı bilmem ama iç sesimin ağzı baya pis açılmıştı.

my friend's brother | jaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin