biraz uzun bir bölüm oldu ama umarım severek sıkılmadan okursunuz, iyi okumalar aşklar 💘
***
jungwon
"Of, giyicek hiçbir şeyim yok!" Acaba giyecek çok şeyin var da sen mi kararsızsın?Ağlayan sesler çıkararak yatağın üzerine attım bedenimi. Jay ile dışarı çıkıcaktım ve dolabımda hiçbir şey yoktu. Biraz abartmıyor musun? Abartmıyordum tabii ki de! Hepsini önceden giymiştim ve şimdi giymek istemiyordum. Hem nereye gidiceğimizi de bilmiyordum. O kadar sormama rağmen söylememişti. Bilsem elimdeki imkanlarla ona göre bir şeyler uydurmaya çalışırdım. Şu çocuk ne zaman ne giyerse giysin Jay'in gözünde her zaman güzel gözüktüğünü anlayacak?
Kapım birkaç kere tıklatıldığında gelenin annem olduğunu düşünerek "Gelebilirsin anne." dedim. "Tamam ablalar da anne yarısıdır ama annem kadar yaşlı olduğumu düşünmüyorum." Ablamın sesini duymamla yatakta toparlanıp şaşkınca ona baktım. Jiheon hem kendince espri yapmış hem kapını tıklatmış hem de sana gülümüyor muydu? Galiba dünyanın sonu geliyor. Evet, sadece bir tanesini yapması bile beni kocaman bir şaşkınlığa sokacakken üçünü de ablam yapmıştı.
"Sen miydin gelen?" Bana doğru yaklaşıp yatağıma otururken onaylayan mırıltılar çıkardı. "Odadan sesini duydum da ne yaptığına bakmak için gelmek istedim." Anlaşıldı neden gelmek istediği, seni annene şikayet edebilmek için gelmiş. "Bir şey yapmıyordum, anneme söylemeni gerektiricek bir durum yok." Huysuz çıkan sesimle yüzündeki tebessümün silinişini izledim. Ne yani ciddi ciddi bozulmuş muydu? Karşımdaki kişinin ablam olduğundan emin miydik?
"Jungwon, aslında buraya sadece ne yaptığına bakmak için gelmedim. Hatta amacım bu değildi. Seninle konuşabilmek için geldim, uzun süredir bazı konuları konuşmak istiyordum ama yüzüne bakıcak cesareti galiba kendimde bulamadım. Ama şimdi odamda oturup ders çalışmaya çalışırken senin sesini duyunca odaklanamadım geri derse ve aklım sende kaldı. İş öyle olunca da gelip seninle konuşmak istedim." Uzun uzun konuşmak, hele ki benimle uzun uzun konuşmak hiç ablamın yapıcağı bir iş değildi. Ya bana kızdığında cümlelerini esirgemezdi ya da bir istekte bulunacağında. Ama şimdiki hali pek bu ikisi gibi de değildi. "Biliyorum bu zamana kadar pek iyi ablalık yapmadım. Hiçbir kardeşin birbirine davranmaması gerektiği şekilde yaklaştım sana ama bundan pişmanım. Ciddi anlamda pişmanım."
Ben anın şoku içinde sessizce onu dinlerken boğazını temizleyip gözlerini gözlerimden çekti. "Senin kırdığım kalbini onaramaz ama özür dilerim. Sen bana her seferinde iyimser yaklaşmana rağmen ben seni kendimden olabildiğince uzağa ittim. Bunu nedensizce yapmadım ya da senden nefret ettiğimden... Belli nedenlerim vardı, o an bana mantıklıymış gibi gelen nedenlerim..."
Bu nedenlerin altında yatan en büyük gerçeğin bir şekilde Jay'e çıktığını hissediyordum. Ablam dillendirmese bile Jay'i uzun süredir seviyordu ve o benim Jay ile yakın olduğumu hissettiği anda kendini karşıma duvar olarak örmüştü. Sevdiği biri için kardeşini karşısına almasına değer miydi bilmiyorum hissettikleri, bu yüzden sessiz kaldım. Ben onun için Jay'i karşıma alır mıydım?
Önüne düşen saçı kulağının arkasına sıkıştırıp kirpiklerinin altından bana baktı. "Ve ben fark ettim ki ne olursa olsun, hiçbir neden küçük kardeşimin kalbini kıracağım kadar değerli değilmiş, olmamalıymış. Bu saatten sonra emin ol sen beni affetsen de affetmesen de ben senin için çok iyi bir abla olacağım. Geçmişte yaptığım bütün çocukça, saçma şeyleri geride bırakmak istiyorum. Tabii sen de istersen?" Gözlerimin içine o kadar büyük bir istekle bakıyordu ki ne diyeceğimi şaşırıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my friend's brother | jaywon
Fanfico etrafta olduğunda soğukkanlılığımı kaybediyorum ve bu sadece bir hoşlanma mı bilmiyorum ben jiheon'un erkek kardeşine aşığım | jay × jungwon |