"Eraaaaay!" Sabrım taştı artık kalkmıyo bir türlü. Okula geç kaldık beyfendi daha üzerini değiştircek. "Kızım bi bekle çatlama" sinirle soludum " İlk ders matematik Peri beni bekliyor daha onu alıcaz ve sen hala hazırlanamadın" merdivenlerden sallana sallana inip olduğu yerde döndü "Nasılım?" Gözlerimi devirip kapıya yöneldim. Hayır ben kız olduğum halde bu kadar süslü değilim. Sıkıntılı bi of çekip beni takip etti. Arabanın kapısını açarken telefonum çaldı. Eyvah Peri! "Efendim gülümm?" "Sen varya çok adisin kızım geç kaldık resmen ya ve sen hala ortalarda yoksun inanamıyorum çok sorumsuzsun" nefes almadan bana saydırırken Eray'a ölümcül bakışlarımı attım. "Tatlım haklısın ama Eray denen varlık hazırlanıp çıkamadı bir türlü çok üzgünüm 5dakika ya ordayım" cevap vermeden yüzüme kapattı telefonu. Trip varan:1 telefonu surata kapatma.
Eray arabayı çalıştırırken bana bakıp göz kırptı "Bir daha o hareketi yap o gözlerini oyarım Eray!" Nefret ettiğim bi harekettir o ne öyle! Eray kahkaha atarak arabayı sürmeye başladı. Peri'nin evine geldiğimizde kapı da bekliyordu. Hiç konuşmadan arka koltuğa yerleşip dışarıyı seyretmeye başladı. Trip varan:2 konuşmamak.
Okula geldiğimizde öğrenciler yeni içeriye giriyorlardı. Hemen inip koşturmaya başladık neyseki yetişmiştik. Sınıfa girdiğimizde Aksev koşarak yanımaza gelip okuldaki yeni dedikoduları anlatmaya başladı. "12 C deki Akın 11 lerden bir kızla yatmış. İnanabiliyor musunuz? Resmen koynumda yılan beslemişim. Sen Ey yakışıklı bunu bana nasıl yaparsın? Olan baklavaların şöbiyet tatlısına döner inşallah." Ellerini havaya dua eder gibi kaldırdığı anda bizim suratlarımızı görüp geri indirdi. "Hayırdır kankitoşlarım? Ne bu surat?" İkimizde aynı anda "ona sor!" Dedik. Aksev gözlerini devirip "anlaşılan Güneş yine geç kaldı Peri'de buna sinirlendi?" Derken ortamıza geçip kollarını bize dolamıştı. İkimizde onaylayınca kahkaha attı "hadi ama kankitoşlarım hep aynı sahne sıkılmadınız mı?" Tam ağzımı açacaktım ki sınıfa hocanın gelmesiyle yerlerimize yerleştik. Ben Eray'la , Peri de Aksev'le oturuyor. Sıraya yayılan Eray'ın ayağına tekme vurup toplanmasını işaret ettim. Sabahtan sinirliyim zaten bide sıraya yayılıyor öküz! Eray toparlanıp sırıtmaya başladı "Bak gülme!" Sinirle soludum. "Sinirlenince çok tatlı oluyorsun" burnuma dokununca dil çıkarıp önüme döndüm.
Eray'la 4 yaşından beri beraberiz. Annem ben 2 yaşında kanserden ölmüş. Anneme dair hiç birşey hatırlamıyorum. Babam ben 4 yaşındayken Eray'ın anne ve babasının yanında işe girdi özel korumaları olarak. Biz 6 yaşındayken Babam ve Eray'ın babası bir trafik kazasında hayatlarını kaybettiler. Benim babamdan başka ailem olmadığı için Eray'ında beni bırakmaması sebebinden Eray'larla birlikte kalmaya başladım. Hazal teyze Babalarımızın ölümünden sonra hastalığa yakalandı 16 yaşımızdayken Hazal teyze de vefat edince Eray'la birbirimize daha çok bağlandık. Arkadaştan, dostan öte kardeş gibiyiz. Ukala herifin teki de olsa benim tek ailem. Tabi bu söylediklerimi Peri ve Aksev duyarlarsa balkondan sallandırabilirler. Peri'yle ilk okulda tanışmıştık ve ilk gördüğüm günden beri hiç değişmedi. Kırılgan, nazik, nazlı bir kızdır ama dünyanın en temiz kalpli masumudur. Aksev'le lisede tanıştık onuda ilk gördüğümde anlamıştım çok iyi dost olcağımızı. Çok konuşkan, deli dolu, içi dışı birdir. Dedikoduya bayılır. Kim nerde? Ne yapıyor? Hepsi ondan sorulur.
Zilin çalmasıyla yerimden sıçradım. O kadar çok dalmışım ki tahta da yazan formüllere zil çalıdığında kotktum. Eray bu halime gülüp beni çekiştirmeye başladı. "Hadi kahvaltı yapalım kurt gibi açıktım" düşmekden son andan kurtulup ona ayak uydurdum. "Kızlar biz kahvaltı yapmadan çıktık kantine iniyoruz hadi sizde gelin" Aksev tamam anlamında başını sallayıp ayağa kalktı ama Peri yüzüme bile bakmadı. Ah hadi ama bu kadarıda fazla. "Pericim cim sende geliyorsun kalkar mısın?" Aksev Peri'yi çekiştirirken Eray'da beni çekiştiriyordu. Aç resmen. Bi doyamadı ayı!
Kantine geçip hepimiz oturduk. Peri yine bana surat yaparken , Aksev ha bire 11'deki yeni gelenleri sayıyor, Eray bize tost , kızlara da kahve almaya gidiyordu. Aksev dinlemediğimizi anlayıp sustu telefonuyla ilgilenmeye başladı. Pelin kaçamak bakışlar attığı sırada Eray geldi masaya tepsiyi koyar koyma tostunu alıp hemen bir ısırık kopardı. Aç diyordum da bu açlık değil bence. Pelin kahvesini almak için eğildiğinde hemen kahvesini kapıp ben uzattım " Al , benim canım kardeşim" Pelin gözlerini devirip arkasına yaslandı " Hadi ama Pelin özür dilerim hep bu Eray yüzünden geç kaldım" Eray itiraz etmek için ağzını açtı ama benim kötü bakışlarım lafı ağzına tıkadı. "Hep böyle oluyor ama" yerinde rahatsızmış gibi kıpırdadı. Sandalyemi biraz daha yanına kaydırıp sarıldım. " Söz veriyorum birdaha olmayacak Bay ego yığınını beklemeden erkenden çıkıcam" Pelin sırıtırken Eray lafa girdi "Güneş'cim Ego yığını falan ayıp olmuyo mu?" Eray'a gözlerimi devirip Pelin'e baktım " Tamam ozaman güzellik anlaştık" Pelin'le çak yaptıktan sonra Aksev'e döndüm. Bizim dinlemediğimizi sandığı için susmuştu ve trip atıyordu. " Eee Aksev şu Akın denen veletin yaptığını bir daha anlatırmısın? Hoşuma gitti" Aksev hemen heycanlanıp konuya girdi. Biz tostlarımızı yerken oda anlatıyordu. Zil çaldığında anca susabilmişti. Kalkıp sınıfa geldiğimizde sıramızda birinin oturduğunu gördüm. Eray huzursuzlanmıştı. Sanırım sırasını kıskanmış olmalı. Aksev beni çekiştirip yeni aldığı dergideki posterleri göstermeye başladı. Eray oturan çocuğun yanına gidip bişeyler konuştu ve oğlan yerimizden kalkıp sınıftan çıktı. Hoca geldi ve yerlerimize oturduk Eray'a o oğlanın kim olduğunu sorcağım zaman sınıfın kapısı çaldı ve içeriye 5 erkek girdi. Hepimiz anlamayan gözlerle onlara bakarken, birinin bizim sırada oturan çocuk olduğunu fark ettim. Sevilay hoca onların geldiğini görünce gülümseyerek ayağa kalktı "Hoşgeldiniz gençler sınıfımıza, ben Sevilay Gürsel edebiyat öğretmeniniz." Elini uzatıp hepsiyle tokalaşınca bizim sınıf ikinci şaşırmasını yaşıyordu. Sevilay hoca sınıfa dönüp "Gençler, arkadaşlarınız okulumuza yeni kayıt oldu ve sizin sınıfa yazıldılar." Tekrar onlara dönüp "İsimlerinizi söyleyip yerlerinize oturabilirsiniz çocuklar." İlk başta bizim sıraya oturan uzun boylu, geniş omuzlu t-şörtünden anlayabildiğim kadar baklavalı, kumral, buğdağ tenli olan "Merih, Merih Noyan." diyerek en arka sıradaki boşluğa doğru yürüdü. Yanımızdan geçerken Eray'la kısa ama keskin bi bakışma geçti. Eray'a -noluyoruz?- bakışı attığımda omuz silkelerek "Yok bişey" dedi. İkinci olarak yine uzun boylu, hafif esmer gözleri renkli sanırım "Mirza Atan" dedi soğukça ve oda ifadesizce arka sıradaki Merih denen oğlanın yanına kuruldu. Kafamı arkaya doğru çevirip baktığımda Merih bizim sıraya bakıyordu hemen önüme dönüp diğerlerinin isimlerini öğrenmeye devam ettim. "Sonat Vural" gülümsüyordu. Nihayet gülen birisi var aralarında. Sarışın mavi gözlü ve yine yapılı uzun boylu birisi. Oda arkaya Merih'lerin önlerindeki boş olan sıraya oturdu. Diğerleride isimlerini söylerken aynı anda konuşmuşlardı. "Samberk Erez" . "Aktan Ulu" . Adının Aktan olduğunu söyleyen kahkaha atınca Samberk de sinirli bakışlarını yolladı Aktan'ın üzerine. Aktan sustu ve Samberk Sonat'ın yanına gidip oturdu. Aktan oturcak yer bulamadı arka tarafda ve bizim önümüzde oturan Giray çağırdı Aktan'ı yanına oturabileceğini söyledi. Aktan teşekkür edip içten bir şekilde gülümsedi. Herkes yerlerine oturduğu anda hoca ders anlatmaya devam etti. Sınıfı soğuk hava sarıyordu sanki. Suratsız şeyler! Eray huzursuzda baya sevmedi yeni gelenleri. Tabi ondan yakışıklılar okulu basınca egosu söndü kardeşimin. Kıyamam. Eray'da uzun boyludur, kaslıdır, dış görünüşüne acayip önem verir. Yüz hatları yumuşaktır kıvrımlı bir çenesi gamzeli yanakları vardır ama yeni gelen Merih bizim yakışıklı Eray'ımızı esti geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPBOZ
Teen Fiction" Sen bi gezegensin Merih, bense Güneş'im. Benim ısı ve ışığıma muhtaçsın." Yapbozun parçalarını birleştirmeye var mısınız?