Telefonumun çalmasıyla zar zor açtım gözümü. Arayanın kim olduğuna bakmadan açtım. "Alo?" Sesim çatallaşmıştı. "Eray nerde?" Kalın ve duru bi sesi vardı. Kim olduğunu öğrenmek için telefona baktım ama kayıtlı değildi. "Siz kimsiniz?" "Merih" ne? Merih numara mı nerden almıştı ki benim? "Şey ben bilmiyorum, odasında olmalı." Hadi ama Güneş neden kekeledin şimdi alt tarafı Merih'le konuşuyorsun. "Aradım ulaşamadım" niye arıyordu ki Eray'ı? "Ben bir bakayım" ses vermedi. İnsan -tamam- falan der. Yerimden zar zor kalkıp çarpazım daki Eray'ın odasına doğru ilerledim. Kapıyı çaldım ama ses yok. Kapıyı yavaşça açtım uyuyordu. "Eraay?" Ses yok. Derin bir uykusu vardır. Bu sefer dürttüm. "Eraaaay?" Olduğu gibi uyuyor. "Eray kalk " mırıldanıyor. "Eray kristen swirte geldi aşağıda seni bekliyor" bunu söylememle telefondan hafif gülme sesi geldi. Merih gülüyormuydu? İnanmıyorum gülebiliryormuş. Eray söylediğimi duyarak. "Biliyordum birgün beni bulacağını hemen hazırlanmam gerek " diyerek yataktan zıpladı. Hayır hayır uçtu son anda kolundan yakalayıp durdurdum. Bu kadar saf olmasını seviyordum. Tutmamla kaşlarını çattı. Telefonu işaret edip "Merih seni aramış ulaşamamış" şaka yaptığımı son anda anlayıp, kızgın ve hayalkırıklığıyla elimden telefonu aldı. "Efendim?"
"...."
"Gece Güneş'le uğraştım uyamamamışım kusura bakmayın."
"...."
"Tamam yarım saate ordayım." Telefonu kapatıp bana uzattı. Suratına dik dik bakmaya başladım. Onlarla randevulaşıyor ve bana söylemiyor. Eray çabuk kaynaşan biri değildir. Ne kadar sıcak tavırları olsa bile yeni gördüğü biriyle asla bu kadar yakınlaşmaz. Dün resmen saatlerce sohbet ettiler Merih'le. Ömer amcanın çok aile dostu vardı ve onların çocuklarıda hiç bu kadar yakınlaşmamıştı onlarla. Sanırım egosunı tatmin etmek için onlarla takılıyor sonuçta yakışıklı çocuklar bir duruşları var. Hele Merih'in o sert ve derin bakışları insanı kendine çekiyor. Dur bir dakika. Banane onun derin sert bakışlarından niye o kadar incelediysem artık. Saçmalıyorum şuan da. Bana uzak olan konulara giriyorum. En son orta okulda bir sevgilim olmuştu. Eray zaten ayırdı bizi, neymiş efendim çocuk başka kızlara bakmış. Baksın abi sonuçta benim yanımdaydı. Ne diyorum ben ya. "Hadi çıkta üzerimi değiştiriyim, yetişmem gerekiyor." Açıklama beklercesine bakmaya devam ettim. "Ne var Güneş arkadaş edinmeye çalışıyorum." T-şhortunu çıkarmıştı bile. "Yanımda soyunmayacaksın heralde Eray?" Soruma karşılık gülmeye başladı. "Kaslarımı sevdiğini sanıyordum." Gözlerimi devirerek cevapladım. "Emin ol kaslarından da senden nefret ettiğim kadar nefret ediyorum Eray" odadan çıktım. Arkamdan kahkaha seslerini duyabiliyordum. Banyoya gidip sıcak bir duş almaya ihtiyacım vardı.
Mutfağa indiğimde Eray kocaman sandaviç yapmış yiyordu. "Hey! Bana da yapabilirdin" omuzuna hafifçe vurmuştum. Elindeki yarım sandaviçi bana vererek "Sen devam et ben kaçtım" yanağıma öpücük kondurup çıktı. Bugün pazar ve hiç bir planım yok. Sanırım geceye kadar dizi izliyecektim. Sandaviçimle salona doğru ilerleyip koca koltuğa yayıldım. "Evet Güneş bugün evde yalnızsın ve kimse seni rahatsız edemeyecek" dememle zil çaldı. Ayağa kalkıp ıslak saçlarımı toplayarak bileğimdeki tokayla dağınık bir topuz yapıp kapıyı açtım. Oha! Karşımda gördüğüm tabloyla donup kaldım. Derin bakışlarıyla beni süzerken hiç bir mimiği oynamıyordu. Bu kadar sert olmak zorunda mısın? "Eray?" Dedi tok sesiyle. Ne diyeceğimi biran bulamadım. Saçlarımın ıslak ve dağınık haline mi, üzerimdeki sadece bol kazağamı yanayım bilmiyorum şuan. "Iı şey, Eray çıktı sizinle buluşacağını söylemişti." Napıyorsun kızım sen? Sürekli kekelemek zorunda mısın? Biraz özgüvenli ol. İç sesime kızarken gözleri bi an bacaklarıma kaydı. Tabi sadece kazak giyersen ve mini şortla gezersen evde kayar çocuğun gözü. Kendime dipnot: yatarken bile asla açık giyinme Merih çıkabilir! Bi an düşüncelerime gülecek gibi oldum. "Tamam." Arkasını döndü ve gitti. Bu neydi şimdi? Nasılsın iyi misin? Halin vaktin yerinde mi? Diye sorabilirdi. Bu kadar umursamaz bir insan görmedim hayatımda. Kapıyı kapatıp geri koltuğuma kuruldum. Hayır Eray'la konuşmamışlar mıydı? Eray neden çıkıp gitti ki? Başına birşey mi geldi acaba? Düşüncelerimi sıralarken telefonumdan Eray numarasını bulup aradım.
Çalıyor.. çalıyor.. çalıyor ..
"Alo?"
"Nerdesin Eray?"
"Arabadayım, noldu birşey mi var?"
"Yok hayır, Merih geldi az önce seni almaya geldiğini söyledi."
"Ufak bir işim vardı haber vermeyi unuttum."
"Sorun yok değil mi?"
"Yok yok kapat hadi sen"
"Peki görüşürüz." Telefonu kapatıp arkama yaslandım. Birşeyler var Eray da şu aralar çözemediğim ama yakında çıkar kokusu.
"Güneeş" sarsıldığımı hissederek gözlerimi açtım. Eray gülümsemesiyle bana bakıyordu. Sanırım dizileri izlerken uyumuş kalmışım. "Saat kaç?" Toparlanıyordum. Off! Her yerim tutulmuş. Fena ağrı var. "Gecenin ikisi" ne? O kadar çok uyudum mu ben ya? Sabaha kadar koyun sayarım artık. "Sen yeni mi geldin?" "Şey, evet biraz dağıttık bizimkilerle." Bizimkiler? Vay vay Eray beyimiz hemen alışmışda aralarına da girivermiş. "Anladım, açıktım ben ya." Evet karnım da şuan ziller çalıyor. Sabah Eray'ın yaptığı sandaviçten bir ısırık almıştım. "sana en sevdiğin makarnadan yapıyım mı?" Beklediğim cevap buydu işte. "Gecenin bir saati bana makarna yapmana asla izin vermem" gülerek "bol tereyağlı" hayır, hayır,hayır yapma bunu bana kilo almak istemiyorum. "İstemiyorum mısır gevreğimi yer yatarım.." kalkıp mutfağa gidip mısır gevreğini bir kaba koyup dolaptan sütü alırken Eray da geldi. "Baksana Merih'le ne ayak?" Omuz silkti. "Hiç sadece takılıyoruz ne var bunda?" Huzursuzlanmış gibi devam etti. "Sende taktın bu gruba" taktığım falan yok. Sadece biraz tuhaflar ne biliyim soğuk, sert, korkusuz duruyorlar. En çok da Merih... Anlayamadığım birşeyler var onda. Anlayana kadar da peşlerindeyim. "Yok sadece merak işte Eray sen böyle hemen kaynaşan biri değildin" mısır gevreğinden bir kaşık alıp içeriye doğru yürümeye başladım. Cevap vermesini beklemiyordum, vermezdi de zaten.
Uykum geldiğinde saat 6:30 du ve okula yarım saatimiz vardı. Bende uykum açılsın diye soğuk bir duş alıp çıktım. Saçlarımı kurutup şekil verdim. Bizim kolejde forma kuralı yok isteyen istediğini giyebiliyor. Bu yüzden sürekli kıyafet seçmek zorunda kalıyorum. Dolabın önüne geçip baya oyalandım. Siyah şortumu ve üzerine bol siyah kazağımı seçtim içine beyaz atletimi de giyip makyajımı tamamladım. Artık hazırım. Yeni aldığım Morganville vampirleri serisinin 12. kitabını okumaya başladım. Ben salonda kitap okurken Eray'da çoktan uyanmış ,hazırlanmış bile. "Günaydın" . "Günaydın fıstık" yanağımdan makas alıp mutfağa yine o devasa sandaviçinden yapmaya gitti.
Elinde iki tabakla geri döndü. Bende dolaptan meyve suları bardaklara doldurup getirdim. Sandaviçlerimiz bitince kalktık. Postallarımı giyip çıktım. Okula geldiğimiz de kavga vardı. Kimin olduğunu görebilmek için biraz daha yaklaştığım da Peri yan sınıftaki Gül'le tartışıyordu. Gül tam elini kaldırdığı anda elini tuttum. "O elini indir!" sinirden tıslama gibi çıkan sesimle bian şaşırdı ama tekrar toparlayıp sırıtmaya başladı. "Bende bizim Güneş sürtüğümüz nerde diyordum" arkasındaki kızlara bakıp alayla "aaa burdaymışş" dedi kahkaha atarak . Sinirle sıktığım kolu hala ellerimdeydi. Acıtmış olucakki yüzünü buruşturup çekti kolunu. "Bakıyorum da Gül okulda sürtüklerin başını sen çekiyormuşsun, pornolarının nete düşmesi an meselesi" kollarımı göğüsümde birleştirip yaptığım konuşmanın şerefine piç bir gülümseme yerleştirdim suratıma. "Ne diyorsun sen be?" Bunu söylerken sesindeki endişenin tadını alıyorum. Bu beni daha çok tatmin ederken devam ettim. "Iı şey neydi adı?.. Bora?... Yada play boy Bora mı demeliydim?" Yüzü önce bunu bilmeme şaşırıp daha sonra öfkeye bulandı. "Seni ben varya..." Elini kaldırdığı anda kolundan tutup ters çevirdim dizlerini vurup diz çökrüp saçlarını kavrayıp bana bakmasını sağladım. "Bir daha benimle sesini yükselterek konuşursan Gül, o ses tellerini tek tek zevkle koparırım" düşünüyormuş gibi bakıp devam ettim. " ve birdaha Peri'ye yada bana el kaldırırsan o elini emin ol hiç acımadan kırarım. Bu arada benimle uğraşmamalıydın! " göz kıprıp tuttuğum kolunu ve saçlarını öne savurarak fırlattım. Herkes şok içinde izlerken Gül yerden bile kalkamadı. Peri'nin kolundan tutup içeriye doğru yürüteceğim anda üzerimde olan gözlere döndüm. Sert, derin, memnun ve şevhet.. Gözlerimi hemen kaçırıp yürümeye devam ettim. Hayır Merih bana öyle bakmış olamaz beynimin oynadığı bir oyun.
Tıpkı annemin saçımın okşadığını , babamın beni kucakladığını hissettiğimi sandığım gibi. Hayal..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPBOZ
Novela Juvenil" Sen bi gezegensin Merih, bense Güneş'im. Benim ısı ve ışığıma muhtaçsın." Yapbozun parçalarını birleştirmeye var mısınız?