Sınıfa girdiğimizde bir alkış tufanı koptu. Gülümseyip yerime oturduğumda Eray geldi yanıma, üzeri hep toz içinde ,kolunu tutuyordu. "Ne oldu sana?" gözlerimi sonuna kadar açıp, onu baştan aşağı süzdüm. "Senin eserin" dedi kırgınca. "Benim mi?" Ah tabi kolumdan tutmuştu Gül'e doğru giderken. Sanırım fena halde savurmuş olmalıyım. "Evet tutuyum seni dedim demez olaydım, yere kapaklandım." kolunu ovuşturup oturdu. "Özür dilerim." dedim burukça. Sinirlendiğimde kendimi tanıyamıyordum ve tutamıyordum. "Önemli değil fıstık." diyip üzerini temizledi. Gül'le sorunumuz 11. Sınıfta voleybol kaptanı seçildiğimde başlamıştı. Okulun popiler ve sürtük kızı olduğu için hep ön planda olmak istiyor. Bana bi kaç kere çattı, kaptanlığı bırakmam konusunda tehditler savurdu. Tabi ben bunların altında asla kalmam. Ezdirmem ne olursa olsun kendimi. O gün bugündür uğraşır bizimle. Bundan sonra uğraşacağını sanmıyorum. Tüm okulun gözleri önünde rezil oldu sonuçta. Bende iyi iş çıkardım ama.
Arka sıraya gözüm kaydığında o gruptan kimse yoktu. Bahçede görmüştüm onları yada hayaldi bilmiyorum. Nerdeler acaba?
Okul tüm gün boyunca yaptığımız kavgadan bahsedip durdu. Gül ortalarda yoktu. Tabi bana da böyle bir posta koyulsa bi kaç hafta okula gelmezdim.
"Dolaptaaa" son ses bağırdım. Hayır süt nerde olabilir? Ayrıca Eray'ın bana kek yapmasıda ayrı bir şaşırtıcı olay. "Bi bakar mısın?" Off! Bi işide kendisi halletse ölürdü. Kalkıp mutfağa doğru ilerledim. O ne! "Naptın Eray sen?" Gözlerim yuvalarından çıkıcaktı sanki. Tezgahın üstü ve yerler un, yumurta kabukları sanırım bir koli kadar tezgahta hazin halde. Eray'ın üstünü başını saymıyorum bile. "Sanırım kek işleri bana göre değil." Ellerini havaya kaldırıp söylemişti bunu. "İnanamıyorum sana cidden." O haline gülmeye başladığımda oda gülmeye başladı ve tezgahtan biraz un alıp üzerime serpti. "Savaş istiyorsan, come on baby" diyerek bende elime un alıp serpmeye başladım. Kahkahalarla mutfağı ve kendimizi mahvederken zil çaldı. "Ateşkes." Ellerimi havaya kaldırıp durdurdum. "İnşallah söylediğim pizzalardır." diyerek kapıya koştu. Bende yukarıya üzerimi değiştirmeye ve duş almaya gittim. Sıcacık sudan zar zor çıkabildim. Üzerime bol bir kazak ve altıma mini bir şort giyip saçlarımı kuruttum. Merdivenlerden inerken gördüğüm manzarayla donup kaldım. Bütün gözler bana döndüğünde rahatsız hissettim , yanaklarım yanıyordu. Kesin kıpkırmızı olmuşlardı. "Gelsene Güneş ne dikiliyorsun?" diyerek Eray yan tarafındaki boşluğu gösterdi. "Iı şey, ben rahatsız etmeyim sizi, takılın yukardayım ben." Arkamı dönüp gideceğim sırada o tok sesi duymamla durakladım. "Sorun değil gel" sert ve tok sesi emir verir gibi çıktı. İradem dışında ayaklarım beni salona sürükledi. Eray'ın yanına oturup tek kelime etmedim. "Konuştuğumuz gibi ben halledicem bu konuyu" Merih'in sözleri üzerine bakışlarım Eray'a kaydı. Ortada bi sorun var gibi duruyor ve benim bundan haberim yok. Üstelik esintili bir hava var salonda. Onlardan sıcak olan Aktan bile gülümsemiyor. "Sorun mu var Eray?" Dedim dayanamayarak. "Yok güzelim." Derin bir nefes alıp devam etti. "Okulda bi kaç gevşek sorun çıkartıyor Merih de hallediceğini söyledi. " yalan söylüyor. Yalan söylediği zaman hep sağ bacağını sallar. Fazla deşmek istemediğimden sustum. Merih'in derin bakışları beni bulduğunda ürperdim. Ne Eray'ın bakışı ne de başkasının bakışının aynısıydı. Çok yoğun olan birşey vardı. Sertlik, soğukluk, acı ve şevhet.. "Kahve alırmısınız?" Dedim herkeze sorarak. "Kalkıcaz gerek yok Güneş'cim." Aktan'a gülümseyip "peki" diyebildim. Merih kaltığında hepsi ayaklandı. Sonat, Samberk, Altan ve Aktan'la tokalaştım. Mirza zaten soğuk nevale ağzını bıçak bile açmıyor. Bazen dili olup olmadığından şüpheleniyorum. Merih Eray'la tokalaşıp bana göz ucuyla bakıp kapıyı kapatıp çıktı. -iyi geceler-, -görüşürüz- hiç birşey demeden bana ,çıktı ve gitti.. Neden önemsiyorum ki bu kadar. Demesin gerek yok!
Sabah gözlerimi açtığımda üzerimde halsizlik vardı. Boğazım acıyor nefes alamıyorum. Sanırım grip oldum. Tekrar kendimi uykuya bırakacağım anda Eray girdi odaya. "Kalk hadi geç kalıcaz ben bile hazırlandım." Üzerimi açtığında soğuk hava dalgası bütün bedenimi sardı. Titreyerek bacaklarımı kendime doğru çektim. "Kalk hadiii" başım patlıyacak gibi. Eray'ın sesi kulaklarımı tırmalıyor. "Kalkıyorum çık sen" Eray hasta olduğumu anlamamalı kesinlikle. Ne okula gidebilirim ne de Merih'i görebilirim. Bir dakika Merih'i görmek mi istiyordum ben? Hayır tabi ki.. iç sesime kızarken zar zor ayağa kalkıp üzerimi değiştirdim, saçımı baştan savma yaparak ayakkabılarımı giyip çıktım. Eray koltuğa yayılmış sandaviçini yiyordu. Ayakta zor duruyorum , nasıl tüm gün boyunca bu halde dolaşıcam? "Hadi." Dedim kapıya doğru ilerlerken. "Sandaviçini yemiyecek misin?" Hayır anlamında başımı sallayıp kapıyı açtım. Hemen ardımdan gelip arabanın kapılarını açtı. Oturduğumda heryerim , her hücrem yatmam için isyan edercesine sızlıyordu. "İyi misin?" Arabayı sürerken endişeli gözlerle bana bakıyordu. "İyiyim uykusuzum sadece." İnanmamışa benziyordu ama hiç birşey demeden yola tekrar odaklandı. Okula geldiğimizde inmem gerektiği için kendimi zorlamak zorunda kaldım. Etlerim parçalanıyordu sanki. Üşüyordum. Esen rüzgar tenime işledikçe titriyordum. Koşar adımlarla sınıfa geçip hemen oturdum. "Kankitoşkom." Aksev gelip kulağımın dibinde bağırınca beynim uğuldadı resmen. "Efendim Aksev?" Diyebildim göz kapaklarım kapanmak için direniyordu . " iyi misin sen?" Hadi ama ya sormak zorunda mısınız? "Süperim" gülümsedim. "Peki" . İki ders boyunca sesimi bile çıkarmamıştım. Artık dayanamayacağımı anlayıp kantindeki Eray'ları bulmak için kalktım. Zar zor tutunarak kantine doğru ilerledim. Herkes bana bakıyor. Ne bakıyorsunuz be? Hiç hasta insan görmediniz mi? Kantine geldiğimde karşı masada bizimkilerle Merih'lerin grubu oturmuş sohbet ediyorlardı. Yanlarına gittiğimde bacaklarım titremekten uyuşmuşdu gözlerim yanıyor ve göz kapaklarım kapanıyordu. Ve karanlık... Güçlü kolların arasına kendimi bırakmıştım. Tok ses endişeyle fısıldadı "Güneş?"..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPBOZ
Teen Fiction" Sen bi gezegensin Merih, bense Güneş'im. Benim ısı ve ışığıma muhtaçsın." Yapbozun parçalarını birleştirmeye var mısınız?