Gözlerimi uykudan zar zor araladığımda okula geç kaldığım aklıma gelip hemen yataktan fırladım. Dün o kadar çok ağlamıştım ki aynada olan yansımamla yüzümü buruşturdum. Eray'la tartışmış, aslında tamamen tartışma sayılmaz içimde olan bütün öfkemi kusmuştum o ise sadece dinlemişti. Huzur bulduğum yere gittiğimde huzur yoktu acı ve göz yaşı vardı. Merih'in bana söyledikleri, dokunması, bakışı, sert ve cüretkar ses tonu kulaklarımı doldururken telefonum çaldı. Başım o kadar ağrıyor ki telefonumun zil sesi beynimi tırlamalıyor. "Alo?"
"Çık kapıdayım." tok ve sesinin emir tonu beynimde uğultulara yol açarken telefonuma bakmayıp açtığım aklıma geldi kendime bir küfür savurdum. Dün sana posta koyup gitti sen ise onun telefonunu açıyorsun. İç sesim bana kızarken telefonda sinirle soluduğunu hissettim daha cevap vermemiştim ve aradan saniyeler geçmişti.
"Hemen!" Bu sefer bağırmıştı yerimden sıçradığımda iyi ki beni görmedi diye şükürler ettim.
"Hazırlanmam gerekiyor. " dediğimde kendime tekrar bir küfür daha savurdum. Bana karar veremeyeceğimi söyleyip gitti ve ben şuan onun yanına gidicekmişim gibi konuşuyorum.
"Sana hemen dedim! Getirtme beni oraya!" dedi sanırım sol tarafından kalktı bugün gerçi her konuşmamızda öfkeli ve sert, bazen sorun bende mi diye düşünmüyor değilim.
"Bana emir vermeyi kes!" Bende en az onun kadar bağırmıştım. Ne sanıyor bu kendini? Bana kimse emir veremez heleki beni hıçkırıklara boğarak aldırış etmeden çekip giden adam asla! Telefonu suratına kapatıp banyoya doğru ilerledim, duş alsam çok iyi olacak. Banyodan ılık bir duş alıp zar zor çıktım okula zaten çok geç kalmıştım oyalanmadım. Saçımı havluyla kurutarak odaya geldiğimde gördüğüm manzarayla donup kaldım. Odamda bulunan tekli koltukların birine oturup bacak bacak üstüne atıp sigarasını çekiştiriyordu. Sigara içmesine mi şaşırsam odamda bulunmasına mı yada şuan çıplak oluşumamı şaşırsam karar veremedim. Ağzımdan hafif bir çığlık koptuğunda kaşlarını çattı. Beni baştan aşağı süzerken bütün vücudum elektrik akımına uğramış gibi titremeye başladı. Olan bütün kanım yüzüme ponpalanmaya başlamıştı bile. Üzürimde sütyenim ve kilodum vardı , çıplaktım ben ve Merih tam karşımda kaşları çatık bir şekilde bana bakıyor. Şaşkınlığımın yerini öfke alarak yatağın üzerindeki çarşafı üzerime geçirip yastığı suratına fırlattım.
"Ne işin var senin burda sapık mısın?" yavaşca ayağa kalkıp yüzündeki öfkeyi sildi ve yerini alayla gülümsemeye bıraktı. "Yaklaşma bana valla çok fena olur çık odamdan!" avazım çıktığı kadar bağırırken yavaş adımlarla bana doğru ilerliyordu. Bedenimin kas katı kitlendiğini, nefes alışverişimin bozulduğunu, midemin içinde kelebekler uçuşup heyecanlandığımı anladığımda kendime kızdım. "Sana getirtme oraya demiştim" dedi sakin ve alayla. Daha çok yaklaşırken elindeki ona fırlattığım yastığı farkettim. Beni o yastıkla boğucak kesin! Sesim çıkmıycak kimse beni duyamıycak! Bağırsam mı acaba? Eray? Eray nerde? O beni kurtarır kesinlikle. "Yaklaşma ciddi söylüyorum öldürürüm seni." Ah hadi ama salak sen kim adam öldürmek kim. Tamam bazen çirkefleşe biliyorsun ama adam öldüremezsin. Hem sesin titredi blöf yaptığın ap açık ortada. İç sesim bunları söylerken kesinlikle benim yanımda olmadığını anladım. Yüzüme çarpan şeyle kendime geldiğimde karşımda zevkle gülen Merih'i gördüm. Bana yastık fırlatmıştı resmen. Elinin ağırlığını saymıyorum bile. O hırsla yastığı yerden alıp tekrar bende ona fırlattım. Yastığı havada kaparak -bittin kızım sen- bakışı attı. Bu sefer kesin boğacak beni! Hızlı adımlarla yürürken bir çığlık kopartıp yatağın üzerine atladım. Arkamda yatağa doğru gelirken odamın geniş olduğu için şükürler ettim. Yataktan atlayıp karşı tarafa geçtiğimde oda yatağın üzerinden peşimden geldi arkamı dönüp kaçacağım esnada belimden güçlü kollarıyla yakalayıp yatağa doğru savurdu beni. İçimden son duaları ederken tüm bedeninin ağırlığını hissedebiliyordum. "Boğma beni lütfen valla özür dilerim.! yalvarırcasına çıkan sesime kahkaha atarak hiç birşey demedi. Benim yanımda ilk kahkahasının sarhoşluğunu yaşarken gözlerimiz birbirine kilitlendi resmen. O kadar yakın duruyoruz ki nefeslerimiz birbirine karşıp onun verdiği nefesi soluyordum. Gülen gözleri söndü ardında tarifi olmayan anlamlar bıraktı. İstek? Arzu? Heyecan? Şehvet? Özlem? Adını koyamadığım bakışlar altında ezilirken üzerimdeki çarşafın olmadığını hissettim. Merih'i iterek kalktım yerdeki çarşafı hemen üzerime aldım. İtmeme şaşırmış dururken birden öfkeyle parladı gözü "Sen Eray'la aynı evde yaşarken böylemi dolaşıyorsun evde?!" sesindeki öfkenin tadını alırken bir yandan da söylediği sözleri idrak etmeye çalışıyordum. "Sa.. sanane bundan?" dediğimde sertçe yerinden kalkıp kolumu kavradı. Sıkıca kavradığı kolum sızlarken öfkeli gözlerini bana dikti "Eray bir erkek ne kadarda kardeş gibi olsanız kan bağınız yok! Bundan sonra duşunu aldığında banyoda giyin öyle çık!" emir , öfke, kıslançlıl kokan sesi beni heyecana boğarken bir taraftanda sinirlendirmişti. "Çık odamdan!" Sıkıca tutan kolumu sertçe bırakıp bir müddet gözlerime bakarak "Bana sen emir veremezsin güzelim istediğimi istediğim zaman yaparım. Şimdi çıkıyorum aşağıda, bekliyorum hızlı ol!" Diyerek kapıdan çıktı. Sinirden dolan gözlerimi havaya dikerek ağlama isteğimi geçiştirdim. Pis egoist! Eray'a derdim bay ego yığını diye asıl ego yığını bu herif. Aptal! Arkasından saydırırken dolabımdan bulduğum kıyafetleri giyerek saçımı toplayıp aşağı İndim, arka bahçeden çıktım. Madem ben karar veremezmişim bekle orda!
Okula geldiğimde ikinci ders bitmek üzereydi. Eray okulda yoktu Peri ve Aksev beni gördüklerinde dün için çok endişelendiklerini neden böyle davrandığımı sorup durdular. Sıraya geçip oturduğumda karşımda duran sinirli öfkeli bakışlarıyla bana bakan Merih'le karşılaştım. Çok sinirlenmiş olmalı ama oh olsun! Öldürücü bakışlarıyla beni sırada ezerken rahatsız hissesip kıpırdandım. Bana doğru yaklaşırken Mirza omzuna dokununca duraksadı. Birşeyler konuşurken gözlerini benden hiç ayırmıyordu. Gözlerimi ne kadar kaçırsamda dönüp dolaşıp bakmak zorunda kalıyordum. Seninle hesaplaşcaz bu burda bitmedi bakışı atıp çıktı sınıftan. Ne demek istediğini artık bakışlarından anlayabiliyorum. Dersin boş olduğunu öğrenince kantinde test çözmeye karar verip, kızlara kantinde olduğumu söyleyip çıktım sınıftan. Kantinde boş denilecek kadar az kişi vardı. Geçip bir masaya oturdum. Test çözmeye yoğunlaşmaya başladığımda Tuna geldi yanıma izin istemeden oturdu gerçi istese ne olacak zaten izin verirdim. "Naber Güneş?" dedi masada bana doğru eğilerek "Gördüğün gibi iyiyim senden?" "İyi" testime geri döndüğümde boğazını temizledi "ıı şey bu akşam Merih'lerin mekanda parti varmış şey istersen beraber gidelim mi?" dedi oturduğu yerde rahatsızmış gibi kıpırdandı. Bu akşam parti vardı ve benim haberim yoktu sanırım Aksev'i dinlemediğim zaman söylemiş olamalı diyerek düşünüp cevapladım "aslında olabilir. " dediğimde şaşırmış olacakki suratıma baktı kaldı. Tamam Tuna lise boyunca peşimde dolanmış, ilanı aşk etmiş bende reddetmiş olabilirim, bana -partiye gidelim mi?- diye hiç sormadı. Yerinden kalkarak kocaman gülümsedi ve sarıldı "Teşekkür ederim ozaman saat 6da hazır ol." diyerek uzaklaştı. Onun o haline aptal gibi sırıtarak teste devam edeceğim sıra bana öfkeyle öldürücü bakışlar atan bir çift gözle karşılaştım, yüzümdeki gülümseme solarak kayboldu. Merih beni izliyordu ve Tuna'nın bana sarıldığını gördü. Ah kahretsin yanlış anlayabilir! Ne diyorum ben ya anlasın Allah Allah. Kitaplarımı toplayıp kantinin merdivenlerine doğru ilerledim. Belimden tutulup duvara çarpıldığımda ağzımdan ufak bir çığlık koptu. Bugün yeterince çığlık atmıştım bu Merih yüzünden yeter! "Bırak beni!" sesim korku ve heycandan çatallanmıştı. "Sana hiç bir erkek dokunamaz, sana hiç bir erkek nasıl olup olmadığını soramaz, önce seni sonra o piçi gebertirim!" bağırmamıştı ama sesindeki öfke, sertlik ve keskinlik boğazımın kuramasına neden olmuştu. Gözlerimi kapatıp bunun bitmesini bekledim. "Anladın mı beni!" bu sefer yeterince keskinlik kokarak bağırmıştı "Anladım.." diyebildim sesimin titremesine engel olamadan "Güzel" dedi ve duvara sıkıştırdığı bedenimi rahat bıraktı. Ne yapıyorum ben Merih'e sürekli boyun eğiyorum. Söylediklerini yapıyorum.. Ah kesinlikle bu akşam Tuna'yla gidip Merih'e meydan okumalıyım.Ne giyeceğime karar vermeye çalışırken yine siyah bir kombin yaptığımı fark ettim. Süper mini staplez siyah bir elbise giyip, çorap çizmelerimle tamamladım. Saçlarımı kalın bukleler halinde açık bırakıp koyu bir göz makyajı yaptım. Hazır olduğumda zil çalmıştı Tuna gelmiş olmalı. Aşağı hızla inip kapıyı açtım. "Uu harika görünüyorsun" ağzı kulaklarına varana kadar gülümsedi "Teşekkürler " aynı gülümsemeyi bende ona gönderip kapıyı kapattım. Mekana geldiğimizde çok kalabalık ve gürültülüydü. İçeri girip içeriye göz attım ter , pahalı parfüm kokusu burnumu sızlatmaya yetmişti yüzümü buruşturup yürümeye devam ettim. Bir masada birşeyler içerken gözlerim bizimkileri arıyordu. Telefonlarına cevap vermemiştim hala tavırlıyım onlara. Tuna saçlarımı geriye atarak gülümsedi "Partinin yıldızı sen olmalısın" dedi daha çok gülümserken. Gözlerim bir an bana öfkeyle bakan gözlerle buluştu. Evet Merih beni görmüştü oyun sırası bendeydi. "Ben partinin Güneş'iyim yanılıyosun" göz kırparak gülümsedim. Elimde hissettiğim başka bi elle donup kaldım. Tuna elimi tutmuştu fazla kapıldı bu konuşmaya. Elimi tekrar geri çekeceğim sırada nerden geldiğini anlamadığım bir yumruk Tuna'nın suratının ortasına sertçe çarptı. Tuna düşerken bir çığlık kopardım. Yumruğun geldiği yöne baktığımda sinirden tüm kasları şişmiş gözleri öfkeyle parlayan Merih'le karşı karşıya kaldım. Gözlerim irikeşirken Tuna'nın yakasından tutup kaldırdı "Senin Ağzını yüzünü sikerim piç! Benim olana dokunamazsın! Dokunan parmaklarını tektek kırarım! " öfkeyle kükrer gibi çıkan sesi beni yerime çivilemişti gözlerim ağlamak için direnirken mantığım Tuna'yı bu manyak herifin elinden kurtarmamı söylüyordu. "O benim kızım bir daha etrafında seni görmiyecem yoksa elimden seni kimse alamaz!" kafasını geriye atıp Tuna'nın suratına okkalıca bir kafa atıp yere fırlattı. Elimden sıkıca kavrayıp beni dışarıya doğru sürükledi. Yerde kıvranan Tuna'ya bakınca ne kadarda yanlış yaptığımı anladım. Vicdanım beni sıkıştırırken ciğerlerimi dolduran temiz hava dalgasıyla beni kendime getirdi. 'Ne yaptığını sanıyorsun sen?" bağırmadım ama sesimde o kadar az çıkmamıştı. "Seni uyardım.." elimi bırakıp bana bakmaya başladı bütün bedeni kaskatı kesilmişti sivri çenesi kasılmış burnundan sakinleşmek istercesine derin nefesler alıp vermeye başladı "sana inanamıyorum şehir mandası mısın sen?" dedim ondan uzaklaşarak. Sağı solu belli olmaz benide döver bu manda! "Sen benimsin bundan sonra, sana benden başkası yasak !" Sert sesinin tınısı kulaklarımı doldurmuştu. Ben Merih'in miydim? Merih beni mi istiyordu? İçimdeki ufak Güneş deliler gibi dans ederken ağlama isteğimi daha fazla bastıramadım, gözümden düşen yaşları gördüğünde dönüp durduğu yerde durdu "Ağlama! Kahretsin kes şunu." beni kendine çekip kaslı kaskatı kesilmiş kollarıyla tüm bedenimi sardı. Bana sarıldığında başım ancak göğüsüne yetişiyordu, düzensiz kalp ritmi bana huzur vermeye başladığında derin bir nefes aldım. Vanilyalı parfüm Kokusu ciğerlerime akın ediyor. "Beni gerçekten seviyor musun?" fısıltı gibi çıkan sesim nefesini tutmasını sağlamıştı. "Bu sevgimi bilmiyorum ama senin hep yanımda olmanı, benden başka erkeğin dokunmasını.. o güzel deniz mavisi gözlerinin başkası için gülmemesini istiyorum. " tuttuğu nefesini sözleriyle bırakmıştı. Kalbim ağzımda atarken bu manyak herifin beni sevdiğine inanmak istiyordum. Merih tamamen çözülmesi zor bir adam ve ben çözmek istiyorum. Çenemden tutup başımı koyduğum göğüsünden ayırıp gözlerimizi sabitledi. "Bundan sonra ben varım hayatında ağlamanı istemiyorum" söylediği sözler ninni gibi gelirken bana dudaklarını dudaklarımın üzerine kapattı. Başta karşılık vermediğimde diliyle dudaklarımı aralayıp karşılık vermeye zorladı beceriksizce dudaklarımı hareket ettirirken hafifce gülümsedi. Artık Merih benim, ben ise Merih'indim.. Bu aşk karmaşasıçözüldü sıra Eray ve Merih beyimizin sakladığı o büyük sıra geldi.
Eğer bu bir yapboz'sa ben yapboz oynamayı çok severim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPBOZ
Jugendliteratur" Sen bi gezegensin Merih, bense Güneş'im. Benim ısı ve ışığıma muhtaçsın." Yapbozun parçalarını birleştirmeye var mısınız?