Sabah saatin yedisi ve ben Eray'ın dürtülmelerine maruz kalıyorum ayrıca bugün cumartesi. Haksızlık! "Ne var?" "Kalk hadi Güneş işlerimiz var?" Gözlerimi bi anda açtım. Ne demişti o? İşlerimiz var mı? "Hayırdır sevgili falan yaptında benim mi haberim yok?" " Ne alaka şimdi?" Dudaklarını sarkıttı. " En son beni sabahın yedisinde daha kargalar kahvaltı yapmadan kaldırdığında sevgilin olacak o yelloza hediye aramıştık tüm cumartesi günü boyunca" kafasını geriye atıp gülmeye başladı "Hiç hatırlatma bu konuyu kurban oluyum, terketti beni cidden yelloz" bende gülmeye başlayınca uykum açılmıştı. Yorganı üzerimden atıp yataktan kalktım. "E sevgili yapmadıysan ne işimiz var?" Meraklı gözlerle bakarken ciddileşti. " Dünkü sınıfa yeni gelenlerle tanışma yemeği yiyecez" bi dakka idrak edemedim ben. Ne alaka? Ne zamandan beri okula yeni gelenlerle tanışma yemeği yiyorduk biz? "Anlamadım?" Şaşırmış olmama aldırmadan devam etti. "Merih babamların eski dostlarının oğlu o yüzden. Hem okula yeni geldiler yardımcı olalım." Bu iş hiç hoşuma gitmemişti. Ya onlar suratsızın teki ne işimiz olur onlarla. " Peri'yle Aksev'ide çağırdım." İşte bu iyi olmuştu hiç değilse sıkılmazdım. Gerçi Eray'ın olduğu zamanda sıkılmıyordum ama onlarla ilgileneceği için sıkılabilirdim. Yada ben çok ön yargılıyım bilmiyorum. "Peki ozaman kaçta buluşucaz?" Kabul etmeme sevinerek yataktan kalktı. "1 gibi bizim şu mekanda buluşcaz. " itiraz edercesine tepindim. "Ya hayır Eray, ben sevmiyorum orayı teyze bana takık resmen" evet kafenin sahibi Hilmiye teyze bana takmış durumda Erkan diye bi torunu var. Seni torunuma alacam diyr sürekli laf çarpıtıyor. Eray kahkahalarla gülmeye başladı "Kızım saçmalama ya nolcak?" Hala gülüyordu. "Bak eğer beni rezil edecek bişeyler söylerse Hilmi'ye teyze koyar giderim heee." Tamam anlamında başını sallayıp odadan gülerek çıktı. Bende duş almak için banyoya doğru ilerledim. Sıcak suyun altında parmaklarım buruşana kadar oyalandıktan sonra çıktım banyodan. Havluyu kafama sarıp dolabımın önünde dikilmeye başladım. Eveet! Ne giyicektim? Hava biraz soğuk bahar olmasına rağmen ürpertici soğuk vardı havada. Beyaz diz kapaklarıma kadar gelen bir elbise çıkardım. Beğenmeyip yatağın üzerine attım. Beyaz rengini seven birisi değilim acaba kim almıştı o elbiseyi bana? Kesin Eray alıp koymuştur dolabıma. Bi kaç tane daha elbise çıkartıp yatağın üzerine attım. En son siyah diz kapağımın üzerine gelen uzun kollu sırt dekoltesi olan elbisemi seçtim. İç çamaşırlarımı giyinip saçımı kuruttum. Elbisemi de giyinip saçlarımı yaptım hafif makyajıda yapınca tamamım. Aşağı inip Eray'ı beklemeye başladım. Beyefendimiz hazırlanıp aşağı inene kadar yarım saat geçmişti aradan. Artık sabredemeyip bağırdım. "Eraaaaaaaaaay!" Bağırdım mı dedim ben? Yok yok böğürdüm resmen. Eray merdivenleri ikişer üçer inerek hızlıca önümde bitti. "Nasılım?" Ben sormadım daha ya sana noldu? "Harika Eray harika!" Diyerek ayakkabıları mı giymeye başladım. Cevabımdan tatmin olmamış gibi kaşlarını kaldırdı. "Ne?" Derin bi nefes alıp devam ettim. O bakışlara asla kıyamam. "Tamam cidden harikasın." Hala bakıyor. "Valla bak" hala bakıyor. "Yemin ettim be" hala bakıyor. "Sen dünyada gördüğüm en tatlı, en sempatik, en yakışıklı erkeksin ve muhteşem görünüyorsun dostum" işte bu dercesine sol yumruğunu havaya kaldırdı bay ego yığını. " Senden nefret ediyorum Eray" gülüşüp arabaya doğru ilerledik.
Önce Peri'yi alacaktık. Evlerinin önüne gelince kornaya bastık Peri çıktı ve arabaya bindi. Siyah uzun saçlarını at kuruğu yapmış, mavi gözlerini ortaya çıkaracak derecede makyajını yapıp şort ve üzerins bol kazak giymiş. Seviyorum bı kızın masum duruşunu. Eray gaza basarak kafenin yolunu tuttu. Aksev bizden sonra gelecekti annesiyle alışverişe gitmek zorundaymış. Bak bak! Alışveriş manyağı olduğunu bilmiyoruz sanki. Kafeye varana kadar kimse konuşmadı. Arabayı park edip indik. Kafenin kapısında bekleyen Hilmiye teyze beni görünce gözleri parladı. Ah hadi ama bugün olmaz Hilmiye teyze! Kafeye doğru ilerken Hilmiye teyze yerinden kalktı. "Hoşgeldin Güneş kızım uzun zamandır gelmiyordun merak ettim seni" diyerek sarıldı. Neden gelmiyordum acaba? "Okul çok yoğundu uğrayamadım" diyerek karşılık verdim sarılmasına. Ne kadar da davranışlarını onaylamasam da seviyordum bu kadını. Anaç tavırları kendine tatlılık veriyordu. "Anlamıştım zaten okul yüzünden gelmediğini yoksa Hilmiye teyzeni ziyaret etmeden duramazsın sen" evet anlamında başımı sallayıp içeriye girdim. Çoktan Eray'la Peri oturmuş tartışıyorlardı bile. İkisi pek anlaşamaz aslında tatlı atışmaları var. Onları tartışırken izlemek keyif verir bana. Bence Peri ve Eray çok iyi çift olabilirler. Bu düşüncemle gülümseyip yanlarına oturdum. "Ya Güneş şu bay ego yığınına bişey söyler misin? Waffle istiyorum yiyip kilo alacaksın diyip moralimi bozuyor." Ben ağzıma açacakken Eray hemen atladı. " Bir bana ego yığını demezsen sevirim bayan masum, iki senin kilolu halin çok kötü görünür kimse beğenmez başımıza kalırsın valla" ben gülerken Peri kızgın şekilde Eray'a dönüp " Ne? Ne dedin sen? Ben bayan masum falan değilim saçmalama hem sanane sanki senin başına kalıcam" Peri elini kaldırıp garsonu çağırdı. Eray gülüyordu. " Bi porsiyon waffle" durdu bi sonra " yok yok iki olsun" Eray gözlerini açıp Peri'i izliyordu. Garson bizimde siparişlerimizi alıp gitti. Eray'la Peri hala tartışırken kapıdan onların geldiklerini gördüm. Bu sefer altı kişilerdi. Yanlarında Aktan'a benzeyen birisi daha vardı. Sanırım Aktan'ın abisi olmalı baya benziyorlar. Eray'ı dürtüp susturdum Peri'de gelmiş olduklarını görmüş olmalı ki sustu. Eray kapıya doğru bakınca ayağa kalktı el işaretiyle burda oturduğumuzu gösterdi. Merih, Mirza, Sonat, Samberk, Aktan ve ismini bilmediğim ama Aktan'nın abisi yada kardeşi olarak tahmin ettiğim kişi bize doğru gelmeye başladılar. Suratlarında sert bir ifade vardı. Hey hadi ama bu kadar taş olup neden sert mizaç? Ben düşüncelerimi savuştururken Eray yan masadan bi kaç sandalye çekip oturttu hepsini. "Hoşgeldiniz, biz siparişleri verdik ne içersiniz?" Eray'ın bu sorusuna Sonat cevap verdi. "Sade kahve" grubundakilere onay beklercesine baktı hepsi farketmez diyerek siparişi verdiler. "Hoşgeldiniz, ben Güneş" kendimi tanıtma isteği uyandı içimde. Tanışma kaynaşma yemeği sonuçta oturup somurtma çok saçma. "Bende Aktan" elini uzattı bende uzatıp tokalaştık. "Bende sonat" gülümsedi. "Bende samberk" tebessüm. "Bende Alkan Aktan'ın abisi" bak işte doğru tahmin. İç güdülerimin sonuna kadar arkasındayım. "Sen bizim okulda değilsin sanırım.?" Dedim. " sizin sınıftayım, dün biraz rahatsızdım gelemedim" diyerek kahvesini yudumladı. "E sen Aktan'ın abisiysen nasıl aynı sınıfta oluyorsunuz?" Merakıma yine yenik düştüm. Belki sınıfta kaldı sanane Güneş. "Aktan'ı bir sene büyük yazdırdık benimle birlikte olması için." İç güdülerim iyi iş çıkarıyor ama iç sesim bir işe yaramaz. "Anladım" gözüm Merih'le Mirza'ya kaydı hiç konuşmuyorlardı. Merih benim baktığı görünce "Bende Merih" elini uzattı. Bende elimi uzatım onunlada tokalaştık. Elleri Aktan'ın aksine buz gibiydi hissiz.. Mirza'da ellerini masaya dayayıp. "Mirza" dedi. Soğuk nevale ne olacak. Hiç bir mimiği oynamadı çocuğun. Pelin'de herkesle tanışınca muhabbet uzadı gitti. Merih 20 yaşındaymış iki sene okula ara vermiş son sınıfta ve şimdi devam etmeye karar vermiş. Tabi bunları Bay soğuklar anlatmıyor. Onlardan daha sıcak kanlı olan Aktan anlatıyor. Bunlar çocuklukdan beri arkadaşlarmış hiç ayrılmamışlar. Merih'in annesi babası ölmüş. Mirza'nım ailesi hiç olmamış yetim hanede büyümüş. Bende çocuk hakkında neler söyledim haklı böyle olmakda. Sonat'la Samberk'lede orda tanışmışlar zaten. Altan'la orta okulda arkadaş olmuşlar Aktan'da Altan'nın kardeşi olduğu için aralarına almışlar. Aktan bize bunlardan bahsederken Merih'le Eray konuşuyorlardı. Mirza'yla Sonat, Samberk'le de Altan. Herşey gayet güzeldi tahmin ettiğim gibi sıkıcı olmadı iyi çocuklar. Aksev geldi daha sonradan bize acele acele annesiyle alışveriş esnasında kavga ettiğini annesinin baygınlık geçirdiğini bu yüzden babasıyla tartıştığını ve eve gitmek zorunda olduğunu söyleyip gitti. Kadıncağızı nasıl çileden çıkardı acaba?
Herkesle tokalaşıp ayrıldık kafeden. Aktan çok iyi bir çocuk onu çok sevdim. Diğerlerine nazaran çok sıcak kanlı. "Eray?" Diyerek dürttüm. "Kız dürtme araba kullanıyorum noldu?" Gülerek bir daha dürttüm. "Arabayı sağa çekip ağlayana kadar gıdıklıyım mı Güneş'cim?" Tek kaşını kaldırıp baktı " yok yok şaka yaptım şey diyecektim ben" . "Ne diyecekti sen?" Alayla söylemişti bunu. "Aktan çok tatlı birisi çok sevdim diğerleri gibi değil." Eray yola bakıyordu cevap vermedi. "Bişey demiyecek misin?" Sıkıntıyla iç çekip "evet çok iyi birisi ama diğerleride öyle emin ol sadece yetiştirilme tarzları farklı" olabilir ama bu kadar soğuk olmaları tuhaf. "Haklısın ben ve sen bir değilsin mesela" der demez pişman oldum. "Kaç kere konuşcaz bu konuyu Güneş? Ha sen ha ben farkedrn bişey yok tamam mı? Aynı evde büyüdük ve aynı kişiye anne dedik. Ne sen farklı ne ben farklıyız bir elmanın iki yarısıyız seninle" bağırmıştı. Söylediğime pişman olmuştum evet herzaman bu yüzden kavgalar ediyorduk. O zengin bir ailenin çocuğu bense korumalarının kızıyım. Farklıydık ama kabul etmek istemiyordu. "Bağırma ,üzgünüm" boğazımdan bir hıçkırık koptu. Ne zaman ağlıyordum ben? göz yaşlarımı hemen silip dışarıyı izlemeye başladım. Ne Eray konuştu ne de ben. Eve geldiğimizde hemen inip odama çıktım kapıyı kitleyip yatağa uzandım. Tutamıyordum göz yaşlarımı. Tek ailem olarak onı görürken bana bağırmasını kaldıramıyordum işte. Ben ağlarken kapı çaldı. "Güneş?" Ses yok. "Hadi ama güzelim aç kapıyı, özür dilerim." Ses yok. "Biliyorum eşşek herifin tekiyim" ses yok. " hatta ayıyım ben" ses yok. "Tamam sen istedin kapıyı kırıp içeri gircem ve sen gülmekden ölene kadar gıdıklıycam" ses yok. "Bir.." "iki.." kapının kilidini açıp geri yatağa döndüm tabikide yapar bu deli dediğini. Gıdıklanarak öldürülmek istemiyorum. Yanıma gelip oturdu. "Özür dilerim" sarılıp kocaman sulu bi öpücük attı yanağıma. Bende gülümseyip "önemsiz" dedim. Evet hemen yelkenleri suya indirdim çünkü Eray benim en yakın dostum, arkadaşım , kardeşim. Asla yarım saatten fazla küs kalamam. Beni bırakıp "iyi geceler cadı " diyerek odadan çıktı. Arkasından "iyi geceler Bay ego yığını"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPBOZ
Novela Juvenil" Sen bi gezegensin Merih, bense Güneş'im. Benim ısı ve ışığıma muhtaçsın." Yapbozun parçalarını birleştirmeye var mısınız?