(Düzenlenmiştir)
"Aşkım ablaya bir yanak uzat bakıyım" söyledikten sonra Gökalp'e yaklaşıp yanaklarına kocaman öpücük kondurdum. Ardından dayanamayıp bacaklarını da ısırıp kaçtım.
Dış kapının önüne geldiğimde "Anne ben çıkıyorum" diye bağırıp mutfağa doğru baktım.
Bu kadın akşama kesin yine döktürecek. Kadına bak hem ünlü bir doktor yanında harika bir ev hanımı ve mükemmel bir anne. Nasıl bu kadar başarılı her konuda?
Daha sonra annem, mutfağın kapısından kafasını uzatıp " Tamam 11 den önce gel bir tanem babanla bir yere gitmemiz gerekiyor Gökalp'e bugünlük sen bakacaksın."dedi.
Sen yeter ki iste ben o bacaksıza bakmaz mıyım? Bak şimdi şeytan diyor git tekrar ısır. Yok Effal yok hadi çık yoksa geç kalacaksın...
"Tamam aşkitoşum " diyerek spor ayakkabılarımın bağcıklarını bağladım. Ardından oğlumun zincirini çözüp yola koyulduk. Yola çıktığımda daha gelmediğini görünce oğlumla beraber evine doğru yürümeye başladık.
Kaan'la tanıştıktan sonra şu iki hafta nasıl geçti anlamadım. Hatta arkadaş olmuştuk. İlk defa adam akıllı arkadaşım oldu. Arada didişiyoruz bile ve birbirimize böyle takılmamız çok sarıyor.Cidden çok tuhaf hissettiriyor bu duygu. Hatta sabahları ben ve oğlumla yürüyüşlerimize katılmaya başlamıştı. Bende her sabah erkenden yürüyüş etmeye başladım normalde haftada üç ya da dört kez ben çıkıyordum ama onunla yürüyüş yapmak sarıyor ve sohbet edip, gülüp eğleniyoruz. Bu yüzden her gün yapmaya başladık. Biraz kendini beğenmiş olsa da tek başıma sıkılıyordum ve hiç arkadaşım yoktu. Yalnızlığımı unutturdu şu iki hafta. Beklide buna ihtiyacım varmış. Galiba Kaan bana iyi geliyor, arada akşam yemeğine bize katılıyor ama sazla sohbet edemiyoruz o zaman çünkü babamla çalışma odasına geçip işler hakkında konuşuyorlar. Kaan'da mühendismiş meğer tabi ilk öğrendiğimde şaşırdım evde oturan, baba parası yiyen sanıyordum onu ama o evden işlerini hallediyormuş şirkete gitmeyi gereksiz buluyormuş. Tuhaf, deli, kaba hatta öküz olsa da yine de yaşıtım yani yaşıma yakın biriyle sohbet etmek vakit geçirmek güzel. Artık tek başıma kalmaktan Gökalp'i ben tek sıkılıyorum diye etmişler diye düşünmeye başlayacaktım. Aklımdan geçmedi değil yani.
Kaan uzun boylu kalıplı yani belli spor salonlarına uyuya kaldığı. Öyle kalıplı derken tam kıvamında bazıları hani çok abartıyorlar ya bence hiç yakışmıyor ama Kaan tam yani...
Kumral ve kocaman kahverengi gözler, yalan yok yakışıklı çocuk maşallah Allah sahibine bağışlasın tabi bu görünümünün ardında aslında kendileri bir öküz. Hele geçen merkezde yaptığı neydi ya. Ne kadar gülmüştüm. Ben birkaç kitap ve resim malzemesi alacaktım o da alışveriş yapacaktı diye beraber inelim dedik ve alışveriş merkezine gittik. Alışveriş merkezinde ben hemen kitapçıya girdiğim gibi kitapları kurcalamaya başladığımda, Kaan yan taraftaki müzik albümlerine bakıyordu. Daha sonra yanına çok güzel bir kız geldi cidden aşırı güzeldi sinirlenmiştim bile yani. Kız bildiğiniz at. Kesinlikle üzerine bahis oynardım.
Tabi kız çok güzel olunca kitaplardaki ilgim o tarafa kaydığından hemen kulaklarım dikkat kesildi.
Ardından kız merhaba gibi bir şey söyleyip Kaan'ın ilgisini çekmeye çalıştı. Öküz Kaan ise kafa sallamakla yetindi, tabi kızda konuşmaya başladı. O mesafeden pek bir şey duyamasam da en son kız "Bana bir albüm önere bilir misiniz falan" dedi. Tabi bizim öküz hiç kapağa bakmadan rastgele bir tane aldı ve uzattı. Ardından kız albümün kapağını okuduktan sonra sert bir şekilde Kaan'ın göğsüne bastırdı ve dönüp arkasını gitti. Bende durur muyum? Hemen Kaan'ın yanına gidip, meraktan ne olduğunu sordum.
"Manyak mı ne bana albüm öner dedi bir tane verdim ve sonuç bu anlamadım" dedi. Albümü elinden alıp baktığımda o an gülmekten ölebilirdim. Dakikalarca kahkahalarla boğulduktan sonra Kaan delirdiğimi düşünmeye başladığında elimdeki albümü ona uzatım. Bir an gözleri kocaman açıldı ve ardından o da benim gibi kahkahalara boğuldu. O an ki surat ifadesi harikaydı. Ben boş yere öküz demiyorum bu çocuğa, kıza Hüseyin Turan'ın Acayip Hayvanlara Benzeyisen albümü vermiş. Yine gülmeye başlamıştım hayatımda unutamayacağım en komik anlardan biriydi. Beterin beteri de varmış. Bende kendimi reziller ordusunun önde gideniyim sanıyordum, meğer Kaan önden bayrak sallayanıymış...
"Ştttt komşu"
Bir anda yanımda beliren ses ile sıçradım. Kaan ne zaman yanıma gelmişti bilmiyorum, gülmekten fark edemedim.
Hemen kendimi toplayıp "Bugün geç kaldın komşu" diye çıkıştım.
Kaan ise ufo gören masum köylü gibi suratıma dikmiş gözlerini bakıp"İyi misin? " diye sordu.
Dediği şey ile bende sırıtmayı kesip "İyiyim..Ne oldu ki?" diyip onun bana baktığı gibi bende yüzüne diktim gözlerimi.
Ardından Kaan sırıtmaya başlayıp "Kızım sen tırlatmışsın da haberimiz yok. Kendi kendine gülmeye başlamışsın. " deyip dalga geçmeye başlayınca "Ha-ha-ha çok komik. Aklıma sen gelince sırıtmamak mümkün mü?" deyip sırıtmaya başladım.
Bir dakika ya ben bunu demiş olamam dimi ben... AAAAAAAAAAA...
Kaan parmağıyla kendini gösterip "Sende haklısın bu cazibeden etkilenmen normal" dedi.
Beni öldürün uçurumdan atın ya da diri, diri toprağın yedi kat altına gömün. Bunu nasıl dedirttim. Öküz cidden öküz bir de dalga geçiyor...
"Öküzsün oğlum sen, eksik dedim. Geçen kız, verdiğin albüm aklıma geldi. Manken gibi kızı nasıl kaçırdın ya." deyip yine aklıma gelince sinirim bir anda uçup yerini kahkahalara bıraktı.
Ardından Kaan derin bir nefes alıp verdikten sonra "Cidden kız manken gibiydi. " dediği an ikimizde tekrar gülmeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BeKLeMeK
Teen FictionHayat zaten seçimlerden ibaret değil mi? Bana da sunulan iki seçenek var; ya elimde kalan sevdiklerimle kaçmak ya da intikam için çamura bulanmak... Benim seçimim ise; eğer içimdeki acı dinecekse ben çamur olmaya kararlıyım... BEKLEM...