30

35.6K 3.3K 3.1K
                                    

:))


...

Aracımın kapısını bir hışımla kapatıp, sık sık gelmeye alışkın olduğum eve doğru ilerledim. Zile bir kere basıp kapının açılmasını beklerken aynı zamanda hoş bir halde olup olmadığımı kontrol ediyordum.

Parfüm, tamam.
Saçlar düzenli, tamam.
Kıyafetler günlük ama güzel, tamam.
Yüzümde herhangi bir şey yok, tamam.
Heyecan, fazlasıyla tamam.

"Taehyung-sshi, sana gelme demişt-"

Kapının açılmasıyla birlikte çenesi de açılan kıskanç tavşan Jeon Jeongguk'un gazabından çekinmeyip içeri girdim ve onu da beraberimde sürükledim. Hızlı bir manevra yaparak sırtını kapıya yasladığımda cümlesi de yarıda kalmıştı.

Parlak, iri gözleri benim gözlerim üzerindeyken ben de elimi kapıya dayamıştım. Bakışlarımız bir an olsun ayrılmıyordu ve göğüs kafesimin içinde hızla atan kalbimin güçlü ritmimi duyabiliyordum. Fakat Jeongguk'unkini duymayı yeğlerdim.

"Taehyung-sshi ne yap-"

"Jeon...madem imalarımı anlamıyor ve hislerimi duymak istemiyorsun, o zaman bunu sana farklı bir yoldan aktaracağım."

Kurduğum cümleyi anlamış olsa gerek - nihayet- ki gözleri daha da irice açılmıştı, alt ve üst kirpikleri birkaç kez birbirine çarpmış, ardından dudaklarını yaşamıştı hızlıca.

Yapmak üzere olduğum şeyin daha önceki provalardaki gibi olmayacağını biliyordum, Jeongguk'un ne tepki vereceğinden emin değildim, sadece öpmek istiyordum onu. Öpmek istiyordum çünkü apaçık imalarım ve hareketlerime rağmen bir türlü anlamıyordu ona karşı hisler beslediğimi.

Zaten yakın olan yüzlerimizi daha da yakınlaştırırken gözlerinin usulca kapandığına şahit oldum. Bir nevi, sana izin veriyorum demek değil miydi bu? Öyle değildiyse bile ben öyleymiş kabul edecektim.

"Hyung..."

Gözlerini açmadan, sadece usul bir ses tonuyla fısıldamıştı. İlk başta aklıma farklı derecelerde kötü kötü şeyler geldi, hislerimi reddedecek sandım, öpücüğü reddedecek diye düşündüm, aniden böyle bir şey yapmaya kalkıştığım için kızacak sandım ama hayır. Hiçbiri değildi.

"Hyung...kalbim...benim de."

Tek yanağı avucumun içinde, kirpikleri titrerken konuşmaya çalıştı. Zorlandığı belliydi ama susmadı, geri de çekilmedi. İlk baştaki yakın pozisyonumuzu koruyorduk, aynı anda konuşmaya başlasak dudaklarımız değecek kadar yakındık.

"Benim de kalbime...sıcaklık vuruyor hyung. Senin de öyle mi yani?"

Fısıltıdan farksız ipeksi ses tonu kulaklarımı, sıcak nefesi ise dudaklarımı kutsarken ben de onun gibi konuşmayı tercih etmiştim. Susmak yoktu bundan sonra, ne de olsa benim sevdiğim oğlan icraatten anlıyordu.

"Öyle Jeon, uzun bir zamandır sadece senin için sıcaklıyor kalbim."

"Hyung..." ağlamaklı başlayan cümlenin devamını duyabilmek için araya girmedim, o da hemen eklemişti zaten.

how to live life |taekook✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin