sanselie | ep 6

505 23 16
                                    

Tatlı ve küçük bir üşütme tartışmasından sonra Eda'nın halasının evine gelmişlerdi. Halası zaten bahçede olduğu için Eda'yı görmüş kapıya karşılamaya gelmişti. Eda'yla sarıldılar.
"Eda'mmm çok özledim seni kuzum benim"
Onlar da uzun süredir görüşmemişlerdi.
"Ben de seni çok özledim"
"Gel, geç içeri sana çok güzel yemekler hazırladım, özlemişsindir"
"Özlemez olur muyum!"
Serkan yanlarına ancak gelmişti çünkü dışarıda telefon konuşması yapıyordu. Ayfer, Serkan'ı görmediği için Eda'yı içeri alıp tam kapıyı kapatıyordu ki Eda kapıyı geri açtı. Ayfer anlamaz gözlerle bakarken;
"Hala niye çocuğun yüzüne kapıyorsun"
"Ne çocuğu, onca süre görmedik çocukla mı döndün"
"Ne alakası var ya" Kapıyı tamamen açıp;
"Bunu diyorum ben bunun neresi çocuk"
Serkan gülmemek için zor duruyor, alttan alttan gülüyordu. Eda, Serkan'ın dirseğine vurdu.
"Merhaba Ayfer hanım"
"Merhaba Serkan. Senin burada ne işin var?"
"Evet çok mantıklı bir soru sordunuz... Eda anlatır, ben hiç aranıza girmeyeyim"
"Eda? Dinliyorum"
"Hala peşime takıldı benlik bir şey yok"
"Nasıl yani?"
"İtiraz ediyorum"
"Dinliyorum"
"Ayfer hanım tamamen Eda çağırdı hatta dedim ki işim var olmaz sensiz nefes alamıyorum canım sevgilim dedi"
"Sevgili derken?"
"Serkan ya işte komik çocuk seni. Hem itirazım var sen değil miydin ben de geleyim bir şey olmaz oradan bana geçeriz diyen"
"Katiyen öyle bir şey olmadı. Hem bana geçeriz falan... Ne kadar ayıp şeyler bunlar Eda'cığım"
"Serkan'a mı geçersiniz? Ne?"
"Yalan Ayfer hanım. Bana benimle gel yoksa, nefes alamam dedi"
"Atma"
"Atmıyorum"
"AY! Yeter! Düzgün anlatın. Dalga geçişmeden, sırayla"
"Bu beni kendine çağırdı olmaz halama sözüm var yemek yiyeceğiz dedim ben de geleyim oradan bana geçeriz dedi niye dedim çünkü seni özlüyorum dedi çünkü bana takmış"
"Rahatsız mı ediyor bu seni?"
"Evet"
"Hayır!"
"Serkan! Eda'yı rahat bırak!"
"Ya gerçekten etmiyorum ya. Pırıl'ın doğum gününde beni öpen sen değil miydin sabahında da yok canım pişman olmadım ayrılmayacağım senden çünkü seni seviyorum diyen"
"Böyle mi dedi tam olarak?"
"Evet"
"Bunu dedi yani"
"Evet. Öyle dedi"
"Eda?"
"Hala niye dışardayız biz içeri geçsek de konuşsak"
"Bahçeye kurdum geçin bahçeye"
Bahçeye geçip masaya oturdular.
"Sizi dinliyorum, ne oluyor"
"Ya Eda kızmaz boşver düz söyleyelim"
"Kızar"
"Kızmaz"
"Kızar dedim"
"Banane"
"Bir şey dedim sana Serkan"
"Ayfer hanım, Eda'ya kızmayın bana kızın. Banane değil yani kızmayın bakın nasıl kıyabilirsiniz ne kadar melek güzel, etkileyici, olağanüstü, bebek gibi, sevgi dolu, tatl-"
"Ay! Serkan sus sen Allah aşkına ya! Anladık aşıksın. Tamam kızmam ne var dökülün anladıkta sizden duyalım bir de"
"Sevgiliyiz biz"
"Onu anladık. Ne zamandır?"
"Dün akşamdan beri"
"Peki. Ne diyeyim onca şeye rağmen Eda affediyorsa ben bir yorum yapamam... Eminim biz her şeyin yüz de sadece birlik bir kısmını yarım yamalak biliyoruz. Bizim bildiklerimiz bile çok fazla zaten o ayrı da"
"Yani bir şey demiyorsun öyle mi?"
"Hayır. Sağlıklı bir ilişki olduğunu da güzel bir sonu olduğunu da düşünmüyorum ben. Ama sen affediyorsan... Bir şey demeyeceğim halacığım"
"Peki, teşekkürler"
"Tabii. Hadi o zaman yemek yiyelim"
"Off ne güzel şeyler yapmışsın! Eline sağlık"
"Afiyet olsun aşkım benim! Ye istediğin kadar ye hepsini senin için yaptım"
Eda ve Ayfer bir çok şeyden azar azar alıp yiyordu. Serkan'sa telefonla uğraşıyor bir şey yemiyor arada su içiyordu.
"Damat"
Eda halası birden öyle diyince hem utanmış hem şaşırmıştı. İçtiği su boğazında kaldı ve öksürmeye başladı.
"Eda! İyi misin halacığım"
"Aşkım iyi misin, su iç su"
"Serkan sen biraz alık mısın oğlum suyla tıkandı ya kız su iç diyor ya"
"Ama içerse geçer"
"Eda, su iç halacığım"
"Ben ne dedim ya az önce"
"Bir şey mi dedin Serkan'cığım"
"Yok"
Eda, suyunu içmiş kendisine gelmişti
"N'oldu Eda"
"Ne damadı hala Allah aşkına"
"Derken"
"Saçma sapan şeyler..."
"Böyle mi düşünüyorsun Eda gerçekten"
"Tamam halacığım, sakin. Demem bir daha"
"İyi olur"
Serkan, sanki Eda sevgili olduklarını tersler gibi dediği için epeyce kırılmış telefonuna dönmüş ne konuşuyor ne hareket ediyordu.
"Serkan sen de bir şeyler yesene oğlum"
"Teşekkür ederim, ben aç değilim. Belli bir saatten sonra da yemiyorum zaten"
"Aman incileriniz dökülür çünkü beyefendi. Yeme. Çok lazımdı"
"Edaa. Halacığım öyle demesene. Niye yemesin çocuk ölsün mü aç kalıp"
"Olabilir ben ne yapayım, herkes kendisine baksın"
Serkan, tarifsizce kırılmıştı. Sinirli bir ifadesi vardı ancak gözleri dolmuş, karmaşık bir yüz ifadesi oluşmuştu.
"Eda, çok ayıp kızım. 6 Yaşında mısın sen"
"6 Yaşında olsam bu hareketim çok küçük kalırdı"
"O niye"
"Hala, biliyorsun"
"Evet Eda, haklısın. Ancak bu terbiyesizlik yapabileceğin ya da birilerini kırabileceğin anlamına gelmiyor. Özellikle bu birileri çok değer verdiğin, sana çok değer veren sevgilinken. Değil mi halacığım"
"Ayfer hanım o bana değer veriyor gibi mi duruyor oradan"
"Haklı, ağzımdan öyle bir şey çıkmadı"
"Ciddi misin"
"Güler gibi bir halim mi var oradan bakınca Serkan"
"Pardon, özür dilerim"
"Eda! Sınırları biraz zorlamıyor musun canım benim. Ne oldu birden böyle sinir küpü oldun çocuğa karşı, sonra çok pişmanlarsın Eda. Eminim ki çok fazla kırdın Serkan'ı"
"Yok, niye kırılayım"
"Serkan, oğlum siz giderken ben dönüyordum. Herkes kırılır zaten böyle bir şeye... Özellikle de sevdiği insandan duyduğunda"
"Off hala, duysun ne yapalım? Hayat acı"
"Eda, haddini aşıyorsun. Sabrımı da sınıyorsun halacığım. Sana güzel dille konuşuyorum lütfen hareketlerine çeki düzen ver"
"Çeki düzen vermem gerekirse ben veririm halacığım. Teşekkürler, ihtiyacım yok. Tamamen memnunum"
"Eda, sesimi yükseltmeyi sevmem biliyorsun. Rica ediyorum beni zorlama"
"Hıhı" dedi ve yemeğine devam etti Eda. Ayfer olanlar karşısında epey şaşırmış sakinleşip yemeğine geri dönmüştü. Serkan'sa boş boş bakınıyor arada telefonuna bakıyordu. Dokunsan ağlayacak kadar gözü dolmuştu ancak hala sert bir yüz ifadesi vardı. Eda, yemeğini bitirdi;
"Eline sağlık hala. Hepsi çok güzel olmuş"
"Afiyet olsun Eda, Serkan keşke sen de bir şeyler yeseydi"
"Başka sefer için söz veriyorum en azından tadacağım. Ama hiç iştahım yoktu daha da kapandı zaten... Eminim hepsi çok güzeldir"
"Daha fazla edebiyat yapmayacaksanız Serkan bey kalkalım mı? Mâlum geçte oldu"
"Olur, kalkalım"
"İyi geceler hala"
"İyi geceler Ayfer hanım"
"Sağolun, size de"
Ayfer, Eda ve Serkan'ı uğurladıktan sonra arabaya bindiler.
"Eda, bu tavırların neydi böyle? Bir şey mi yaptım istemeden"
"Ne görüp duyduysan oydu işte"
"Bir şey mi yaptım? Özür dilerim fark etmedim ki"
"Hayır yapmadın. Ne uzatıyorsun Serkan"
"Peki, pardon. Gidiyoruz değil mi bana?"
"Hayır ben eve gideceğim"
"Neden"
"Zamanım yok"
"Niye ne işin var Eda"
"Kitap okumak, uyumak, telefonla uğraşmak, yoga gibi?"
"Bunlar benden daha mı önemli"
"Off Serkan. Bak yolunu da hiç değiştirmeyeyim hazır hızlanmadan ben taksiyle gideyim Allah aşkına"
"Yok onu mu dedim ben. İnme bir yere bırakırım ben"
"Zahmet olacak beyefendiye incileri falan dökülecek ama neyse"
"Ne alakası var şimdi? Seni evine bırakmak zahmet mi benim için?" dedi ve arabayı çalıştırdı.
"Anladığım kadarıyla evet" Serkan arabayı tekte park halinden hızlıca çıkardı ve sürmeye başladı.
"Sakin. Ölüme mi gidiyorsun? Bari beni bıraksaydın ya"
"Ha ben gideyim yani"
"Beni indir müsait bir yerde takıl kafana göre"
"Ciddi misin ya Eda"
"Halam çok güzel irmik helvası yapar, aklıma geldi"
"Eda!"
"Efendim, ne ya irmikli olmasın mı of çok kırıldım buna. Sen beni sevmiyorsun"
"Ciddi misin? Bu mu derdin?"
"İrmikli olsun irmikli"
Eda'nın evine gelmişlerdi. Serkan arabayı aniden durdurdu.
"Yavaşş, deli misin manyak mısın ya. Başımıza bela aldık iyi ki beni bırakta git dedik, ben de ölüyordum az kalsın"
"İyi geceler Eda, seni seviyorum"
"Sağol canım. Ben de kendimi seviyorum"
diyip indi Eda
...
(Depresyonda değilim önümüzde ki bölüm toparlarlar azıcık dram arkadaşlar. Hayat pembe fasulyelerden ibaret değil...)

sanselieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin