Serkan yine erkenden uyanan olmuştu. Aşağı inip kahvesini içtiği sıralarda kapı çaldı bir mektuptu ancak Eda'ya gelmişti. Beraber yaşadıklarından henüz kimsenin haberi yoktu.. Her neyse diye düşündü ve işine döndü Serkan. Çok geçmeden Eda da uyanıp aşağı indi.
"Günaydın sevgilimm"
"Günaydın güzelim"
Eda, arkasından Serkan'ın boynuna sarılmış, öpücüklerine boğuyordu sevgilisini... Sonra Eda da Serkan'ın yanına oturdu.
"Kahve ister misin"
"Olurr"
Serkan kendi kahvesini tazeledi ve Eda'ya da bir kahve aldı.
"Buyur bakalım"
"Teşekkür ederim"
Serkan, kahvesinden bir yudum aldıktan sonra;
"Eda sana bir mektup geldi"
"Mektup mu? Kimden? Niye ki?"
"Bilmiyorum, açmadım"
"Beraber yaşadığımızı kimse bilmiyor ki? Nasıl ya"
"Aynısını ben de düşündüm. Açsana bakalım şu mektubu"
Eda, mektubu açtı. Açtığı gibi kimden geldiğini anlamak üzere aşağı baktı ve bu babaannesiydi.
"Babaannem"
"Şaka mı, ne yazmış"
"Bekle okuyorum"
Eda okuduktan sonra "off"layarak Serkan'a döndü.
"N'oldu bitanem, suratın asıldı"
"Ya yine aynı şeyler, yok Serkan'dan ayrıl yok evine dön bilmem ne"
"Sevgili olduğumuzu daha bir çok kişi bilmiyor, beraber yaşadığımızı hiç kimse bu kadın nereden biliyor?"
"Aman hiç oraya dalma bence.. Nasıl ben de bilmiyorum ama o istediği her şeyi kolaylıkla öğreniyor"
"Bu seferki tehdidi neymiş hanımefendinin peki?"
"Bir tehdit yok. Sadece ayrıl diyor"
"Allah Allah"
"Evet, hatta bu sefer tehdit etmeyeceğini sadece bana nasihat verdiğini söylemiş. Benim kararımmış"
"Pff, boşuna yollamış o zaman. Benden ayrılmazsın sonuçta"
Dalmış ve düşünceli bir şekilde "Hayır ayrılmam" dedi Eda da. Bir şeylerden şüpheleniyor içi rahat etmiyordu. İlla ki bir şey çıkacak diye düşünüyor, içi içini kemiriyordu ancak yine de sevgilisinden ayrılmayıp hayatına devam etmeye karar verdi. Bir şey olursa bunları o zaman düşünecekti.
"Edaa, takma güzelim"
"Yok, yok takmıyorum"
"Emin misin"
"Evet"
"O zaman normalce günümüze devam edebilir miyiz? Ben neşe dolu Eda'mı istiyorum"
Eda, eğilip yanağına bir öpücük kondurdu Serkan'ın.
"Edebiliriz, boşverdim gitti"
"Harika!"
Eda, Serkan'ın huzur verici gülüşünü görmesiyle biraz da olsa gülmüştü. Serkan oturduğu yerden kalkıp sevgilisine arkasından sarıldı ve onu öpücüklere boğdu. Eda da sandalyeden inip ellerini Serkan'ın boynuna sarmıştı. Serkan Eda'yı kucağına aldı ve tam bu sırada kapıları tıklatılmıştı.
"Off, cidden mi ya"
Serkan, kafasını döndürdüğünde hemen kimin geldiğini anlamıştı çünkü mutfak barında oturuyorlardı.
"Allah cezanı vermesin Engin"
"Şş, saçma sapan konuşma kapıyı aç"
Engin kapıda gülme krizine girmişti. Serkan kapıyı açtığında içeri girerek kahkaha krizine devam etti. Serkan son derece ciddi ve kızgın bir ifadeyle "Komik mi!" dedi. Enginse;
"Çok!"
Serkan, göz devirdi.
"Ya abicim, Eda kusura bakmayın, ben bir şeyleri böldüm galiba"
"Yok ya, bir şeyi böldüğün yok" dedi Eda.
"Yok mu? Dalga mı geçiyorsun Eda? Bütün pazar günümü mahvettin"
"Puhahahaha"
"Gülme Engin gülme! Dost dedik düşman çıktın"
"Evet Sezar.. Ben de!" dedi Engin. Buna karşılık Eda da güldü. Şimdi her ikiside gülüyor Serkan ise sinir krizi geçiriyordu.
"Sen de mi Eda ya"
Eda gülmesini durdurmaya çalışarak kahkahalarla karışık
"Evet ben de Sezar.." dedi.
Bu gülmelerini daha da arttırmıştı. Bir süre sonra gülmeleri durduğunda Serkan konuştu;
"Noldu Engin sen niye geldin başımın belası"
"Tatlı belasıyım ama di mi aşkıım"
"Engin, deli misin. Doktora gerek var mı, bak bana söyleyebilirsin. Dostunum"
"Dalga geçiyoruz be manyak. Sen de hemen 46'lı ettin bizi. Sıkıldım geldim"
"Ne? Sıkıldım ve geldin burası lunaparka mı benziyor Engin"
"Yo ne alaka, kankamızın evine de gelemiyoruz ya neler oluyor tanrım. Eda niye burada ona soruyor musun? Beni niye dışlıyorsun"
Eda biraz güldü.
"Sen Eda'yla aynı mısın"
"N'olmuş ben de giyerim etekler, elbiseler, senin için ama sadece..."
"Engin kafayı mı yedin sen"
"Haha aynen yedim abicim"
"Elbiseyle etekle ne alakası var ya sevgilim o benim"
"Ben de best friend forever'ınım"
"Of Engin of! Bir şey yoksa gitsen mi hani? Bana çok şey kaybettirdin çünkü bu 20 dakika da"
"Eda ayrıl bundan sapık bu"
"Ne ahaha, yok yaa"
"Yok yok sapık bu sapık. Çiğ çiğ yer valla bu bizi"
"Hahaha çok komikmiş ne kadar güldüm"
"Ne oğlum, dediğine bak. Azmış mıdır nedir gidiyorum ben ya ne haliniz varsa görün tövbe estağfurullah"
"Harika olur, harika"
Engin, gitti. Eda mutfak barına yaslanmış gülüyordu Serkan kapıyı kapadıktan sonra Eda'nın yanına gitti.
"Komik mi Eda hala gülüyorsun"
"Evet çok"
Serkan oflayıp başını tuttu. Eda'nın gülmesi durduğunda Serkan ellerini Eda'nın beline doladı.
"Boşver şimdi başka şeyleri, biz nerede kalmıştık?"
"Bilmem, nerede?"
Serkan, Eda'yla dudaklarını birleştirdi ve yukarı çıktılar... O gün beraber kutu oyunu oynayarak geçti ve ve birbirlerine sarılıp uyudular.
...