Bu hafta böylece işle ve beraber yaşamanın ilk günlerinin tatlı telaşıyla geçti. Hafta sonu geldiğinde saat 05.00'a yaklaşırken Serkan uyandı. Spora gitti, spor yaptı ve döndü.
Dönünce duş almaya gitti. Eda da uyanmıştı ve saat 08.00'a geliyordu. Duştan gelen su sesi ile Serkan'ın duşta olduğunu anladı ve kahve almak için sabahlığını giyip aşağı indi. Kahvesini alıp odaya geri döndü ve yatağın ucuna oturup telefonunu kontrol etmeye başladı. O sırada Serkan belinde havlusuyla saçını kurulayarak duştan çıkmıştı.
"Günaydın bebeğim"
Eda, başını kaldırmadan;
"Günaydın"
"Tokat atsaydın, insan bir yüzüme bakar ya"
Bu sefer döndü ve konuştu Eda;
"Ayy önemli bir şey bakıyordum pardon"
"Tamam, tamam. Boşver önemi yok"
Serkan yanına gelip saçlarına bir öpücük kondurdu Eda'nın. Ve yanağına, ve boynuna...
Gülüşerek sabahı açmışlardı.
"Ben de bir duş alayım"
"Kahvaltı hazırlayayım ben de o zaman"
"Tamam olur"
Tam o sırada Eda'nın telefonu çaldı. Arayan halasıydı.
"Kim"
Eda; "Halam" dedi ve telefonu açtı.
"Efendim halacı'm"
"Hah, Eda'm nasılsın aşkım"
"İyi, hala. Sen"
"İyiyim iyi, bana kahvaltıya gelsene etmediysen daha"
"Yok etmedim"
"O zaman geliyorsun"
"Tamam, bir duş alayım çıkarım 40 dakikaya falan"
"Tamam canım benim, tamam. Hadi görüşürüz"
Telefonu kapadı.
"Noldu? Nereye ya"
"Halam kahvaltıya çağırdı"
"Yani?"
"E gid'icem yani"
"E ben n'olucam. Hafta sonu beraber bir şeyler yaparız demiştim. Satılıyor muyum yani ben?"
"Hayııır, hayır. Bak sen de gel benimle kahvaltıya gidelim halama işte n'olucak a aa. Sonra beraber yaparız bir şeyler"
"Ne yaparız"
"Bilmem, konuşuruz. Hadi ben duşa gireyim sen de giyin artık lütfen. Hazırlanayım çıkalım"
"İyi tamam, ben de bilgisayarı kontrol edeyim sen gelene kadar"
"Tamam, takıl sen"
Eda, duşa girdi. Serkan'sa giyindi ve aşağı inip bilgisayarının başına oturdu. Eda'da duştan çıktı ve giyinmeye başladı. Şort kot, üstüne siyah bir crop. Siyah bir omuz çantası ve altına da topuklu bir sandalet giyip aşağı indi.
"Hadi çıkalım madem"
"E hadi"
Arabaya binip halasına geldiler. Eda kapıyı tıklattı.
"Hoşgeldiin"
"Hoşbuldum"
"Sen de mi gelmiştin Serkan"
Serkan, bıyık altı güldü. "Halaa!" dedi Eda sessizce.
"Ne" diye cevap verdi Ayfer aynı tonla. Eda ayıp, öyle deme der gibi kaş göz yaptı ve konuştu;
"Neyse içeri geçelim mi hadi ben çook açım"
"Geç halacı'm. Bahçeye koydum"
Eda, içeri girmiş salona doğru yürürken; "Tamaaam" diye seslendi ve bahçeye çıktı.
Masaya oturduklarında;
"Çok güzel şeyler hazırlamışsın halaa"
"Afiyet olsun canım, afiyet olsun. E hadi başlayalım"
Kahvaltılarını ettikten sonra da yarım saat ya da kırk dakika kadar sohbet ettikten sonra kalkmak için izin istediler ve kalktılar. Arabaya binince Serkan sordu;
"Ne yapıyoruz bugün Eda hanım?"
"Gezelim"
"Harika fikir ama nereyi?"
"Bilmem. Nereyi?"
"Bildiğim güzel ve gizli yerler seni oraya götürü'cem"
"Heyecanlandım"
Serkan, güzelce güldü. Eda da olduğu yerden uzanıp Serkan'ın çenesini tuttu ve onu öpücüklere boğdu.
"Seni çok seviyorum Serkan Bolat"
"Duygularımız... Karşılıklı Eda Yıldız"
Gülüştüler ve Serkan'ın götürdüğü yerleri gezmeye başladılar. Bir şehrin tepesinden ormanlık bir yerini, bir sahilde martılarla olan yeri, bir gölle ortalanmış ormanları geziyorlardı. İkisi de durumlarından çok memnun ve pek keyifliydi günün sonunda Serkan, harika bir restorant bildiğini söyledi ve güzel bir akşam yemeği yiyip eve gittiler. Evde sarmaş dolaş gerek film izlediler gerek kitap okudular. Ardından güzel bir uyku için yatmak için odalarına çıktılar.
...