4; nefret etmen gereken oda arkadaşına geçmişe sünger çektiğini söyleme

360 48 23
                                    

the weeknd - until i bleed out

i wanna cut you outta my dreams

'til i'm bleeding out

'til i'm bleeding

*

nefret etmen gereken oda arkadaşına geçmişe sünger çektiğini söyleme

Geçmiş tonluk taş bloklar misali ikilinin üzerine çöktüğünde, Jimin yerde biraz daha pustu. O gecenin uğursuz hayaleti, ikisini de gafil avlıyordu ancak şüphesiz ki ikili içinde en çok yükü taşıyan Jimin idi.

"Bak," Jimin, aralarındaki sessizliği böldü ancak devamında ne diyeceğini bilmediğinden sustu, yeniden konuşabilmesi için biraz zamanın geçmesi gerekmişti. Kelimelerini derlemeli ve bu tatsız konuyu nihayete erdirmeliydi. "Şuna açıklık getirmek istiyorum, o gece istemediğin hiçbir şey olmadı."

Sessizlik sürdü, Jimin karşı tarafın konuşmaya hevesli olmadığının farkındaydı, kendisi de pek hevesli değildi ancak en azından çabalıyordu ve karşı taraftan da benzer bir çaba görse daha iyi hissedebilirdi.

"Sen istedin, ben istedim..." Karşı tarafın sessizliği üzerine konuşmayı sürdürdü ancak birinin sessizliği üzerine konuşmak hiç de kolay değildi. "Olanlar için üzgünüm, senin kadar ben de sarhoştum, yine de üzgünüm çünkü biliyorum sarhoş olmak bahane değil ve söylediklerim..." Durup düşündü, Jungkook'un ters tarafına gelmeyecek şekilde kendini ifade etmesi gerektiğinin fazlasıyla farkındaydı. "Aramızda yaşananlardan iğrendiğini değiştirmeyecek."

Jungkook yorgun bir soluk bıraktı, dizleri üzerinde oturmaktan vazgeçip deponun pek de temiz olmayan zemininde bağdaş kurdu ve mırıldandı: "Ben de üzgünüm, gereğinden fazla ileri gittim." Eğer lokantanın mutfağından gelen sesler birazcık daha yüksek olsaydı Jimin'in onu işitmesi mümkün olmazdı.

"Ben de pişmanım, eğer o geceye geri dönebilseydim asla beraber içmeyi kabul etmezdim." Kelimeler dudaklarından yuvarlanır yuvarlanmaz, Jungkook'un inatla deponun zemine çevirili bekleyen gözleri yukarı çıktı ve yüzünde okunması imkansız ifade asılıyken Jimin'i inceledi. "Yaşanmaması gereken bir geceydi, o yüzden yaşanmamış gibi davranalım? En azından bir sene boyunca aynı yaşam alanını paylaşacak olmamız hatırına."

Milyonlarca düşüncenin kol gezindiği sessizlik altında, Jimin onu izledi. Cevap istediği bazı soruları olduğunu, çatılı kaşlarının alnında oluşturduğu çizgilerden anlayabiliyordu: "Arkadaşların... " Nihayet konuştuğunda Jimin soluğunu tuttu. "Yaşananların ne kadarını biliyor?" Beklemediği soru karşısında aralık kalmış dudaklarla baktı ona.

O geceye dair kesik kesik anılar doluştu zihnine; Jungkook'un sıcak dudaklarının göbek deliğinin etrafında bıraktığı cayır cayır yanan ıslak öpücükler, hırıltılı soluklar... Aptal gibi hissetti, aklı neredeydi böyle? Jungkook defterini çoktan kapatmıştı zaten.

Konuşmadan evvel, tuttuğu soluğu omuzlarının rahatlamasına neden olacak şekilde bıraktı ve diliyle kurumuş dudaklarını ıslattı. "O gece hakkında hiçbir şey bilmiyorlar... Durduk yere soyunma odalarında puştluk yapmaya başladığını düşünüyorlar, hepsi bu."

"Neden onlara bir şey demedin?"

"İyi misin sen? Tek bir kul duyarsa hesabını benden soracağını bağırdın ya yüzüme? Ben de söylemedim işte." Omuz silkti, mini mini parmaklarıyla pantolonu üzerinde anlamsız şekiller çizmeye başladı.

VENÜS // jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin