10; nefret etmen gereken oda arkadaşının tatlı şehvet tuzaklarına(yeniden)düşme

221 23 13
                                    

taylor swift - lover

can i go where you go?

can we always be this close forever and ever?

and ah, take me out, and take me home

*

nefret etmen gereken oda arkadaşının tatlı şehvet tuzaklarına(yeniden)düşme

"İyileşmene sevindim Jimin-ah," tepeleme pirinçle dolu kâseyi Jimin'in önüne koydu Seokjin ve çoktan yemeğe gömülmüş Taehyung'un karşısındaki sandalyeye yerleşti. Şekilli uzun parmaklarını masanın üstünde birbirine kenetlerken sitemle ekledi, "Öldüm burada meraktan. Konu sağlık olunca sınırlarını bilmiyorsun hiç."

"Söyle hyung, söyle. Güzelce fırçala da aklı başına gelsin! Beni biliyorsun, sözünden çıkmışlığım yoktur," dedi Taehyung yemek çubuklarıyla Jimin'i işaret edip pembe saçlı delikanlıyı Seokjin'in fırçasının göbeğine atıverdi. "Yemin olsun bu inatçı keçi kendinden başka kimseyi dinlemiyor," başını yaşlı ve huysuz bir adam misali salladı ve pirincinin üzerine biraz kimçiyle meze koyarak ağzına tıkıştırdı.

Masanın altından kaval kemiğine yediği sağlam tepmeyle beraber lokması boğazında kaldı Taehyung'un. Öksürükler arasında içeceğine uzanıp devasa bir yudumla zar zor yuttu lokmasını, "Ölüyordum be," diye çıkıştı Jimin'e "Yavaş vursaydın bari, canımsın, ruhumun öbür yarısısın dedim bağrıma bastım canımı çıkarmadığın kaldı!"

"Sen de yalan yanlış şeyler uydurma burnumun dibinde!"

"Ay tamam tamam!" Seokjin, kedi köpek gibi tartışan ikilinin arasına girerek "Al birini vur ötekine," diye söylendi.

"İkiniz de birbirinizden betersiniz ayol." Parmağıyla Jimin'i işaret edip, "Sen söz dinlemeyen hergelenin tekisin," dedi ardından parmağını pis pis sırıtan Taehyung'a çevirip "Sırıtma boş yere! Sen de hayırsız hergelenin tekisin. Nerelerdesin sen? Yanıma uğradığın yok."

"Hem derslerin hem de Jimin efendinin sağlığının peşinden koşuyordum hyung, yeminle benim suçum günahım yok." Seokjin'e nazının geçeceğini bilen Taehyung, sağ elinin üç parmağını havaya kaldırdı, parmaklarını sallayarak sızlanmaya devam etti, "Üç dersten bütünlemeye kaldım hyung, üç."

"Sıkı çalışsaydın derslerine serseri," dedi Seokjin.

"Yeminle çalıştım hyung ama aklım bizim inatçı pembe kafada kaldığından..."

Jimin, Taehyung'a ters bir bakış attı ve lokantanın amblemini taşıyan siyah peçete üstündeki metal çubukları kavradı. Yemeye başlamadan evvel dudaklarını bükerek Seokjin'e sevimli bir bakış attı.

"Üzgünüm hyung, bir dahaki sefere daha dikkatli olacağım söz," sesinden damlayan bal üzerine Seokjin içini çekip başını salladı. Jimin sevimli yüz ifadesini takınıp boncuk gözlerini kırpıştırarak bakmaya başladığında fırça çekmenin alemi kalmıyordu.

"Ay, kerata seni... Şu surata bak," uzanıp Jimin'in yanaklarını kavradı ve dudaklarının iyiden bükülmesine neden olacak şekilde nazikçe yanaklarını sıkıştırdı. "Kızamıyorum bile sana ama hyungunu endişelendirmeye hiç utanmıyorsun, bir de üstüne sevimlilik yapıyorsun... Ay ay."

Jimin başını sallayarak Seokjin'in yüzünü kavrayan şekilli parmaklarından kurtuldu. Kocaman açılmış boncuk özleriyle baktı ona, "Hyung!" diye sitem etti ve dudaklarını bükerek "Üzgün olduğumu söyledim ya..."

VENÜS // jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin