the weeknd - in your eyes
in your eyes
i see there's something burning inside you
*
nefret etmen gereken oda arkadaşınla ilk karı izleme
Lokantadan çıktığında, yüzüne minik iğneler gibi batan soğukla karşılaştı Jimin. Ansızın değişen ortam sıcaklığı altında hafifçe titredi. Kapıda asılı KAPALI yazısının kırmızı ışığı altında, elindeki anahtar demeti içinde lokantaya ait olanı bulup parmaklarını kesen soğukta zar zor kilitledi kapıyı. Ellerini yüzünün iki tarafına koyarak içeriyi son kez kontrol etti. Lokanta parlak ışıkların yoksunluğunda tuhaf şekilde ürperticiydi; karanlıkta seçebildiği kadarıyla her şeyin yerli yerinde olduğunu ve alarm sisteminin etkin olduğunu gösteren minik yeşil ışığın yanıp söndüğünü görmek içini rahatlattı. Omuzlarındaki gerginliği sıyıran bir soluk bırakıp yoluna gitmek için geri çekildi ancak sırtı başka bir bedene çarptığında omzu üzerinden ardında baktı.
Jeon Jungkook'un hain parıltıları saklayan yabanıl gözleri, kendi gözlerine dokunduğunda içinde minik bir deprem olduğunu hissetti. Midesinde göllenen duygularına rağmen gözlerini çekmek yerine tam gözlerine bakmayı sürdürdü. Kaşları çatık, gözleri kararlı. Jimin'in mini mini kararlı halleri Jungkook'u eğlendirmiş olacak ki, sırıttı. KAPALI yazısının kırmızı ışığı yüzünün yarısını aydınlattığından, yeraltının karanlık kuyularından kaçıp gelmiş kötücül bir canavarı andırıyordu. Tehlikeli ancak bir o kadar da cazip.
Jimin, onu ardında bırakıp yoluna gitmek için hamle yaptığında geniş göğüs yolunu kesti. "N'apıyorsun? Çekilsene."
"Acelen ne? Oda arkadaşını arkada mı bırakacaksın?"
"Mümkünse, evet."
Jimin delikanlıyı geçmek için iki hamle daha yaptı ancak yolu her defasında Jungkook'un iri cüssesiyle kesildi. Olduğu yerde durdu ve burnundan en az öfkesi kadar sıcak bir soluk bıraktı. Soluğu soğuk havada buğu bırakarak dağıldı ancak Jimin'in içini saran öfke dağılmadı. Hülyalı gözleri öfkeyle kısıldıysa da bakışları Jungkook'un derisinin altına inmedi. Amma da kalın deriliydi bu Jeon Jungkook, Jimin de kavgalı oldukları zamanda yaptıklarına utanmaz arlanmaz derdi.
"İyi geçinmeye çalışma işine ne oldu? Bozuk muyuz?"
"Bozuk falan değiliz," diye kesip attı konuyu. Geçmek için faydasız bir hamle daha yaptı ancak sonuçsuz kaldı.
Girişimlerinin ölü doğumuna kafası bozulan Jimin yumruklarını sıktı. Jungkook'u geçmek için başka hamle yapmadı, karşısındakinin pişkin gülüşüne bakılırsa ne yaparsa yapsın fayda etmeyecekti. Direnmek yerine kollarını göğsünde bağladı. Sol topuğunu ritme uydurarak vurmaya başladı.
"Bozuk muyuz?" yeniledi kendini Jungkook. Hafiften Jimin'e doğru eğilerek gözlerine daha yakından baktı.
Jimin bir süre cevap vermek yerine dudağının içini dişledi. Nihayet, "Değiliz ama," dediğinde Jungkook tek kaşını kaldırdı. "Sana anlayışlı davranmak için çok çabalıyorum ancak bugün Taehyung'a olan hareketin hoş değildi."
"Taehyung biraz hırçın galiba, yoksa özellikle onu sinir etmek için yaptığım bir şey yoktu."
Topuğunu vurmayı kesti, dilinin ucuna gelen kelimeleri söylemek için ağzı aralandı ancak kelimeler dudakları arasında can bulmadı. Boynunu ileri uzatıp yüzünü, öbür delikanlının yüzüne yaklaştırdı. Meydan okuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VENÜS // jikook
FanfictionNefret etmen gereken ateşli oda arkadaşınla bir yılı (365 gün) sevişmeden geçirmenin yolları. (İşe yaramaz bir kılavuz.) 23-09-2021