8; nefret etmen gereken oda arkadaşının kafası karmakarışık

323 40 18
                                    

lauv ft. bts - who

outlines of new eyes and visions of you
boy, i think i need a minute to figure out what is, what isn't

*
nefret etmen gereken oda arkadaşının kafası karmakarışık

"Ne yaptın ulan sen?" Taehyung, yurt odasına başına buyruk bir fırtına olarak daldığı vakit Jimin ve Jungkook arasındaki yeminli sessizlik iki saatini doldurmak üzereydi.

Jungkook'un ısrarla çalan kapıyı açmasıyla Taehyug'un odaya dalıp yakasına yapışması arasında saniyeler vardı.

"Ne yaptın Jimin'e, it herif?!" Jungkook'u adamakıllı sarsarak geriye iteleyen Taehyung, tedbir alınmamış bir felaketti. Sırtı şiddetle duvara çarpan Jungkook'un suratı acıyla büküldü. Aylar süren açlığın ardından öfkeyle avına saldıran bir kaplan vardı karşısında. Jungkook, saldırıya hazırlıksız yakalanmanın etkisiyle yalpalayarak tutunacak bir yer aradı ancak bulamadı. Biçimli parmakları kalıp kalıp parça sökmek istercesine dümdüz duvar üzerinde boğumları bembeyaz kesilene kadar kıvrıldı.

Kendisini gafil avlayan saldırının şokundan sıyrılır sıyrılmaz kaşları çatıldı. Badem gözlerinde ölümcül, yabani fişekler patlamaktaydı.

Taehyung'un kanı ne kadar deli akıyorsa, Jungkook'un kanı onun on misli kadar deli akıyordu. Taehyung tedbiri alınmamış bir felaketse, Jungkook yıkımın ta kendisiydi.

"Ne diyorsun ulan sen?" Tükürükler saçarak çıkıştı. Karşısındakinin ne denli öfkeli olduğu umurunda değildi.

"Kafayı yedin herhalde hepten? Dünya orta yerinden ikiye bölünse beni suçlayacaksın."

Utanıp mahcup olacağı yerde celallenmesine iyiden deliren Taehyung, Jungkook'u yakasından tutarak kendisine çekti. Olağanca gücüyle yakasına yapıştığı delikanlının sırtını yeniden duvara çarptırmak için hamle yaptı. Ne var ki, bu kez Jungkook'u gafil avlaması mümkün değildi. Yakasını kavramış elleri tutarak serçe çekiştirdi. Bir anlığında Taehyung'un sıkı tutuşundan kurutlaysa da özgürlüğü uzun sürmedi. Taehyung yeniden yakasına yapıştığında, her daim sakin ve ölçülü bir ifadenin takılı olduğu suratı öfkeden kırmızıya dönmüştü.

"Ulan puşt, senin bir gün Jimin'in başına dert olacağını biliyordum zaten. Başından beri biliyordum. Özür dileyeceğin yerde pişkin pişkin cevap veriyorsun bir de."

Işık hızında karman çorman hale gelen olayların ayırdına yenice varan Jimin, "Durun iki dakika," diyerek araya girmeye çalıştı. Ancak nafile. Gırtlak gırtlağa gelmiş ikilinin pembe nevresimleri içinde çaresiz yatan Jimin'i ne gördüğü vardı ne de işittiği. Jimin de yastıkla desteklediği sıkı sıkıya sarılı bileğiyle kalkıp ikiliyi ayıracak durumda değildi.

"Ne diyorsun ulan sen? Dinlemeden etmeden öyle konuya dalmak var mı kardeşim? Hangi dağın ayısısın sen?"

"Düzgün konuş," Taehyung sıkılı dişleri arasından konuştu. "Düzgün konuş o ağzınla burnunun yerini değiştirmek zorunda bırakma beni, puşt herif. Denyo."

Sonu büyük ihtimalle nezarette bitecek bir kavganın sinyalini veren birkaç itişme yaşandı ikili arasında. Küçük yurt odasındaki havada asılı gerginlik o kadar yoğundu ki nefes almak neredeyse imkansızdı.

"Ya durun bi', delirmeyin!"

Küçücük odada yankılanacak biçimde yükselen Jimin, nihayet ikili arasında süregelen itişmeyi bıçak misali kesti. Birbirlerine gönderdikleri bakışlar hala son derece ölümcül olsa da artık gırtlak gırtlağa değillerdi. Jimin'e çevrilen gözler öfkenin vahşi parıltılarıyla boyalıydı. Ne kadar öfkeli olduklarına aldırmadan sırasıyla ikisine de ters ters baktı Jimin.

VENÜS // jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin