Bölüm şarkısı: Hozier - Arsonist's Lullabye
Keyifli okumalar.
Yorum atarsanız çok sevinirim.•
O gece uyuyamadım. Odanın içinde dört döndüm sabaha kadar. Sabah olunca ise bedenim odanın içindeki sıcaklığa dayanamamış, yatağın bir köşesinde uyuyakalmıştım. Tekrar uyandığımda ise çoktan akşam olmuştu bile. Dışarının ve odanın karanlık olması beni olduğumdan daha rahatsız hissettirdi. Dışarıdaki yağmurlu havayla bir alakası yoktu belki, bir yabancının evinde olmanın getirdiği bir duygu da olabilirdi.
Kaldığım odanın kapısı iki kere hafifçe çalındığında yattığım yerde doğruldum, fakat kapı açılmadı. Nihayet aklıma, "Gel." diyebilmeyi akıl edebildiğimde karanlık oda aralanan kapıdan sızan ışıkla bir bütün oldu.
İri yarı, uzun boylu bir adamdı aralanan kapının ardındaki beden. Açılan kapıdan girmeden öylece durdu. Sonra saygıyla kafasını eğip, bana selam verdi. Bu yaptığı hareket kendimi kötü hissetmeme neden oldu. Hayatım boyunca köpek muamelesi gördükten sonra ilk defa saygıyla birilerinin önümde durması aynaya bakıyormuşum gibi iğrenç hissettirmişti çünkü.
"Akşam yemeği hazır Yiğit Bey. Patron, yemek salonunda sizi bekliyor." dedi, kibar bir sesle. Onun gibi iri cüsseli bir adamdan çıkmayacak bir sesti bu, eğreti duruyordu. Ona cevap vermeyince eliyle açık kapıdan gözüken geniş koridoru gösterdi ve dışarı çıkmamı belli etti.
Zorlukla kalktım oturduğum yerden ve isteksizce odadan dışarıya çıktım. Az önce odanın içinde benimle birlikte olan rahatsızlık hissi biraz da olsa geçmişti. Sanırım Esved denilen adamla bu evin içinde bir başıma olmadığımı bilmek keyfimi yerine getirmişti.
Ben önde, o arkada yürümeye başladığımızda ilk defa evin başka bölümlerini görebilmiştim. Koskocaman bir evdi. Koskocaman bir koridora sahipti. Sağlı, sollu uzun duvarlara büyük büyük tablolar asılmış ve tepelerine konulmuş ufak ışıklarla aydınlatılmıştı. İç ferahlatan bir koridordu. Bazı yerlere ise tablolar yerine heykeller kondurulmuştu. Heykeller korkunç geldiği için fazla bakamadım onlara ve uzun merdivenden aşağıya inmeye başladım.
Hole inince sol tarafa giden koridora saptık. Önümdeki adamın liderliğinde yemek salonuna geldiğimde kapalı kapıyı benim için açmış, geçmemi beklemişti. Bir süre ben de bekledim. En sonunda açık kapıdan içeriye girdim.
Girdiğim gibi karşıma geniş masanın en başındaki sandalyede oturan simsiyah takımı, geriye doğru taranmış siyah saçları ve bir şahin kadar keskin gözleri bana dikili Esved çıkmıştı.
Sert, neredeyse aşağılayıcı bakışlarından mütevellit olduğum yere saplandığımda Esved çenesinin keskin köşesiyle sandalyeyi işaret etti, oturmamı belli etti. Onun siyahlarının hapsinde, küçük adımlarla yanına ilerledim. Çaprazında kalan sandelyenin ucunda olacak şekilde sessizce oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKİS
General Fiction"Bunun ne olduğunu biliyor musun Yiğit?" dedi ve aynı tonda bana sorduğu soruyu cevapladı. "Vücudunun verdiği bu reaksiyonların hepsinin adı, zevk." Çenemdeki parmakları yukarıya tırmanıp aralık dudaklarımı okşamaya başladığında belimin altındaki e...