Klaus, odasında yatağının üstüne oturmuş, Elijah'a yaptıklarının onun iyiliği için olduğuna kendini ikna etmeye çalışıyordu. Marcel'in Elijah'ın Hayley'e olan bariz sevgisini zayıflığı olarak kullanacağına ve onu ortadan kaldıracağına inanıyordu. Bunları daha fazla düşünmemek adına ayağa kalktı ve resim yapmak için stüdyosuna gitti. Boş tuvali şövale üzerine koydu ve bir kızın attığı çığlığı duymadan önce onu boyamaya hazırlanıyordu. Çığlığın kime ait olabileceğini merak ederek bir an durdu ve sonra onun Hayley olduğunu anladı. Onların yanına taşındığını bile tamamen unutmuştu. Odadan fırladı ve merdivenin son basamağında durup etrafa bakındığını gördü.
"Lanet olsun! Neden bağırıyordun? Kertenkele falan mı gördün?"
Hayley merdivenlerin dibinde durup onunla konuşan adama baktı ve 'yakışıklı ama görünüşe göre görgü yok' diye düşünmekten kendini alıkoyamadı.
"Sende kimsin?"
Klaus ilk başta şaşırdı ve sonra biraz güldü.
"Aptalca ama aynı zamanda akıllıca. Bundan kurtulmak için yeni bir taktik, sanırım?"
Hayley ona kafa karışıklıyla baktı.
"Neyden kurtulmak?"
Klaus karnını işaret etti.
"Bundan!"
"Elbiseden mi?!"
Adam ona aklını kaçırmış gibi baktı.
"Senin saçmalıklarına ayıracak vaktim yok, Hayley."
Stüdyosuna geri gidebilmek için arkasını döndü. Resme yeni başlıyordu ki biri onu kendisine çekip öfkeyle seslendi.
"Bak, ne olduğunu bilmiyorum ama benimle böyle konuşamazsın!"
Klaus onun kızgın olduğunu anlamadan hemen önce bir şey söylemek üzereydi. Boya paletini dikkatlice yerine koydu ve onunla uzlaşmaya çalıştı.
"Tamam o zaman, ne istiyorsun?"
"Öncelikle bana kim olduğunu söylemelisin."
Klaus sırıttı.
"Eh, bu ilginç. Beni o lanet cadıların önünde hatırlamıştın."
"Cadılar mı?! Deli misin? Seninle hayatım boyunca hiç karşılaşmadım!"
Şimdi Klaus bir şeylerin yanlış olduğunu anlamış ama aynı zamanda sabrını da kaybetmeye başlamıştı. Bin yıllık deneyimi ona çok şey öğretmesine rağmen sabır, asla öğrenmek istemediği bir şeydi.
"Burada neler oluyor?"
"Nasıl bileyim? Bu evde uyandım ve ben seni tanımıyorken bana seni tanıyormuşum gibi davranıyorsun!"
"Hayley-"
"Neden bana Hayley deyip duruyorsun?"
"O zaman sana ne diyeyim? Küçük Kurdu sevdiğini biliyordum fakat Hayley'e tercih edeceğini düşünmemiştim."
Hayley kasıtlı olarak derin bir nefes aldı ve alaycı cümlesinin kalanını görmezden geldi.
"Hayley kim?"
"Şu anda hangi oyunu oynuyorsun bilmiyorum ama bunu asla kazanamayacaksın."
"Oyun oynamıyorum. Hayley'nin kim olduğunu söyle bana!"
Ardından şaşkınlıkla ekledi.
"Bu benim adım mı?!"
Klaus, çok fazla kafa karışıklığı içeren suratına baktı ve bu sefer oldukça sakin bir şekilde konuştu.
"Bu benim adım mı? derken ne demek istiyorsun? Elbette kendi adını hatırlıyorsun."
Hayley zihnini araştırdı ve sonra kendisi ya da önünde duran adam hakkında hiçbir şeyi bilmediğini fark ederek panikledi.
"Hatırlamıyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amnesia [Fanfiction]
FanfictionHayley Marshall, bütün hafızasını kaybetti. Bebeğini taşıdığı Klaus Mikaelson ise önce ne yapacağını bilemez, ancak daha sonra bebeğine hamile kalmadan önce Hayley'nin ona yaptıkları şeyler yüzünden intikamını almaya karar verir. Ondan intikamını na...